ŞEYH SA’DULLAH EL-HALVETÎ’NİN İŞARETİYLE KALEME ALINAN VE DARENDE ŞEYHZADEOĞLU ÖZEL KİTAPLIĞINDA BULUNAN “KASÎDE-İ BÜRDE” TERCEMESİ
İmâm-ı Busûrî’nin (ö.695/1296 [?]) Hz.
Peygamber (s.a.v.)’i övmek, O’nun
fizikî ve ahlâkî yönlerini dile getirmek için kaleme aldığı
“el-Kevâkibü’d-dürriye fî medḥi ḫayri’l-beriyye” adlı çalışması daha çok
“Kasîde-i Mîmiyye” ve “Kasîde-i Bürde” olarak tanınmıştır. Kaynaklarda yer alan
bilgiye göre Mısırlı âlim Busûrî, yakalandığı felçten bu kasîde vesilesiyle
kurtulmuş ve kasîde bu özelliği ile yüzyıllar boyunca müslümanların gündeminden
hiç düşmemiştir. Busûrî hayattayken Abdüsselâm b. İdrîs el-Merrâküşî ve Ebû
Şâme el-Makdisî gibi isimler tarafından şerhi yapılan bu eser üzerinde şerh,
hâşiye, tahmîs, tesdîs, tesbî‘, taştîr ve nazîreler şeklinde yaklaşık üç yüz
otuz civarında çalışma yapılmıştır.[1] İmâm-ı
Busûrî’nin bu çalışmasını şerh edenlerden biri de Sa’dullah el-Halvetî’nin
işaretiyle eser üzerinde çalışma yapan ve ismi tespit edilemeyen bir mürididir.
Bu makalede, Kasîde-i Bürde’ye dair yapılan Türkçe şerhler arasında ismi
zikredilmeyen bu çalışmanın[2] Darende
Şeyhzâdeoğlu Kütüphanesi’nde bulunan nüshasını tanıtmaya çalışacağız.
Sa’dullah el-Halvetî’nin Delâletiyle Kaleme Alınan “Kasîde-i Bürde”
Tercemesi ve Darende Şeyhzâdeoğlu Kütüphanesi Nüshası
Sa’dullah
el-Halvetî’ye atfedilen “Kasîde-i Bürde” adlı eserle ilgili araştırmaları olan
Mine Taşdemir, bahsi geçen şerhin Sa’dullah el-Halvetî’ye değil onun bir
müridine ait olduğunu söylemiş ve şerh üzerinde bu minvalde birkaç çalışma
kaleme almıştır.[3]
Damla Taşdelen de bu kanaati paylaşmıştır.[4]
el-Halvetî’nin delaletiyle kaleme alındığı anlaşılan tercemenin Darende’deki
nüshası, Hacı Hulûsî Ateş Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığı’nda 200 numara ile kayıt
altına alınmıştır. Tercemenin Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih, Demirbaş Nu:
3976’da yer alan nüshası ile hemen hemen aynı özellikleri taşıyan Darende
nüshasının girişinde, mütercim yani Sa’dullah el-Halvetî’nin müridi, tercemeyi
üstadının yönlendirmesi ile kaleme aldığını açıkça ifade etmiştir.[5] Yine
tıpkı Süleymaniye nüshasında olduğu gibi, eseri, Farsça yazılan bir şerhten
Türkçeye terceme ettiğini belirten müellif, çalışmada her beytin sonunda ismi
tespit edilemeyen bir başka müellifin manzûm tercemesine de yer vermiştir.
Darende nüshasında eserin kaleme alınış ve istinsah tarihine dair bir veri
bulunmaktadır. Yapılan bir çalışmada bu şerhin, Le’âlî’nin tercemede yer alan bir
şiirinden hareketle 1563’den sonra kaleme alındığı belirtilmiştir.[6]
Şeyhzâdeoğlu nüshasında müellif, şerhte takip edilen usul olarak “Bu kasîdenin
mefhûmı on fasl üzerinedür” tabirini kullanmış ve her faslın konusunu küçük bir
tanıtım kısmı ile takdim etmiştir. Daha sonra beyitleri şerh eden müellif, her
beyitte kapalı gördüğü kelimeleri gramer yönünden tahlillere tâbi tuttuktan
sonra beytin manasını takdim etmiştir. Açıklamalarında çeşitli örneklemelere
yer veren şârih, çalışmanın en sonunda Le’âlî’nin manzûm tercemesini
kaydetmiştir. Şerhini yaptığı beyitleri büyük oranda kırmızı renkle nakleden
müellif, çalışmanın sonunda şu ifadeye yer vermiştir: “Kasîde-i Bür’e isimli
mübarek şerh tamam oldu. Allah Teâlâ, onu yazana, okuyana, dinleyene ve kadın
erkek, yaşayan vefat etmiş bütün mü’minlere rahmet eylesin. Âmin, ey âlemlerin
Rabbi!”[7]
Kasîde-i
Bürde’yi müridine terceme ve şerh etmesi tavsiyesinde bulunan Şeyh Sa’dullâh
el-Halvetî’nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. On beşinci yüzyılda
yaşamış bir sûfî olduğu bilinmektedir. Halvetî, 840/1477’de vefat etmiştir.
Şeyhin hayatı, eğitimi ve faaliyetlerine dair neredeyse hiçbir bilgi
bulunmamaktadır.[8]
Tanıtımını yaptığımız “Kasîde-i Bürde” şerhinin Sa’dullah el-Halvetî’ye ait
olduğu düşüncesiyle bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Bu tezde, tercemenin
Ankara Millî Kütüphane’de bulunan iki nüshası esas alınmıştır. 599 ve 5499
numaralı kayıtlarda yer alan nüshalar 78 ve 49 varaktan oluşmaktadır. Bu
nüshalardan ilki Ma’ruf-i Kerhî adlı biri tarafından 1022/1613-1614 tarihinde,
diğeri ise Hâlid b. Yusuf tarafından 1289/1871-1872’de istinsah etmiştir.[9] Bu tezde
tercemenin Süleymaniye Kütüphanesi ve Darende Şeyhzâdeoğlu Kütüphanesi’nde
bulunan nüshalarının görülmediği anlaşılmaktadır. Yukarda işaret ettiğimiz
gibi, bu nüshalarda eserin Sa’dullâh’ın yönlendirmesi ile bir müridi tarafından
kaleme alındığı açıkça dile getirilmiştir. Ayrıca tezde transkripti yapılan
tercemenin girişinde de eserin Şeyh Sa’dullâh Efendi’ye değil onun bir müridine
ait olduğu açıkça anlaşılmaktadır.[10]
Netice olarak
ifade etmemiz gerekirse Şeyh Sa’dullâh el-Halvetî’nin teşviki ile bir müridi
tarafından kaleme alınan Kasîde-i Bürde tercemesi, Anadolu’da, eser üzerinde
yapılan ilk çalışmalardandır. Tercemede takip edilen usûl, manzûm bir tercemeye
yer verilmesi ve tercemenin içeriği üzerinde detaylı araştırma ve incelemelerin
yapılması bu yönüyle önem arz etmektedir. Terceme üzerinde yapılan birkaç
çalışmada tercemenin bütün nüshalarının görülmediği ve bu nedenle farklı
çıkarımların elde edildiği gözlemlenmektedir. Bu tercemeye dair çalışmalar
Ankara Milllî Kütüphane ve Süleymaniye nüshaları üzerinden şekillendirilmiştir.
Yapılması gereken ise Darende Şeyhzâdeoğlu Kütüphanesi’ndeki nüsha başta olmak
üzere tercemenin, varsa başka kütüphanelerde bulunan bütün nüshaları bir araya
getirilmeli, bütün nüshaların benzer yönleri ve farklılıkları ortaya
konulmalıdır. Bu yöntemle çalışmanın kime ait olduğu, yazılış ve istinsah
tarihi, müellifi ve içeriği ile ilgili birçok sorunun doğru şekilde cevaplanabileceği
kanaatindeyiz.
[1] İsmail Hakkı
Sezer, “Kasîde-i Bürde ve Nesir ve Manzum Tercümesi”, Selçuk Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: X, (Konya 2000), s.65-88; Mahmut Kaya,
“Kasîdetü’l-Bürde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, c.XXIV, s.568-569.
[2]
Bahattin Kahraman, “Busûrî'nin Kasîde-i Bürde’si Etrafında Yazılmış Türkçe Eserler”, Selçuk
Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Edebiyat Dergisi, Konya 1991,
Sayı: VI, s.167-174.
[3]
Mine Taşdemir, Sa’dullah el-Halvetî’ye İsnâd Edilen Anonim Kasîde-i Bürde
Şerhinde Tasavvufî Kavramlar”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, (Eskişehir 2019), c.VI, Sayı: X, s.61-86; aynı müellif,
“Sa’du’llâh El - Halvetîye Atfedilen Anonim Kasîde-i Bürde Şerhine Göre Nefsin
Mahiyeti ve Özellikleri”, Anasay, (2019), Sayı: VII, s.169-188. Müellif,
Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih, Demirbaş Nu: 3976, 46’da bulunan nüshasında,
şerhin Halvetî’ye değil onun bir müridine ait olduğunun anlaşıldığını
söylemiştir. Bu kabulüne Ebubekir Sıddık Şahin’in Kasîde-i Bürde’nin Türkçe
şerh ve tercümeleri adlı çalışmasını da kaynak olarak göstermiştir. Ebubekir
Sıddık Şahin, Kasîde-i Bürde’nin Türkçe Şerh ve Tercümeleri, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Ankara 1997, s.77.
[4] Damla
Taşdelen, “Zâtî’nin Manzum Kasîde-i Bürde Tercümesi”, İstanbul Üniversitesi
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Cilt: LX, Sayı: I, (İstanbul 2020),
s.118. Taşdelen, Sadık Yazar tarafından hazırlanan “Anadolu Sahası Klasik Türk
Edebiyatında Tercüme ve Şerh Geleneği” adlı doktora tezini referans olarak
kullanmıştır. Sadık Yazar, Anadolu Sahası Klasik Türk Edebiyatında Tercüme
ve Şerh Geleneği, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
(Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2011, s.590-592.
[5] Müellif
Bilinmiyor, Kasîde-i Bürde Terceme ve Şerhi, Hacı Hulûsî Ateş Darende
Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığı, Kayıt No: 200, vr.1a.
[6] Sadık Yazar, Anadolu
Sahası Klâsik Türk Edebiyatında Tercüme ve Şerh Geleneği, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, İstanbul 2011, s.592.
[7] Müellif
Bilinmiyor, Kasîde-i Bürde Terceme ve Şerhi, Hacı Hulûsî Ateş Darende
Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığı, Kayıt No: 200, vr.29b.
[8] Hussein
Abdulameer Talal Talal, Sadullah Halveti’nin Şerh-i Kaside-i Bürdesi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta 2016, s.26-29.
[9] Talal, Sadullah
Halveti’nin Şerh-i Kaside-i Bürdesi, s.26-27.
[10] Talal, Sadullah
Halveti’nin Şerh-i Kaside-i Bürdesi, s.49.
Fatih ÇINAR
YazarAdamın biri, oğlunu Bağdat’ta yaşadığı söylenen çok arif, âlim bir zâtın yanına verip yetiştirmek istemiş. Anadolu’dan kalkıp âlimin yanına gitmişler. Gittikleri yerde çok hoş karşılanmışlar. İkramlar...
Yazar: Selçuk ALKAN
Tasavvuf velilerin yolu olduğu için kar gibi temiz bir yoldur ki asla leke kabul etmez. Onda leke olduğunu zannedenler elmas ile cam parçasını ayırt edemeyen kimselerdir. Günümüzde dine düşmanlık etme...
Yazar: Aydın BAŞAR
Ailemiz, gözlerimizi açtığımız ilk toplum birimidir. Okul çağına gelene kadar her şeyi ailemizden görür ve öğreniriz. Bizlerin bugünlere gelişinde, büyümemizde, gelişmemizde, eğitimimizde, velhasıl bi...
Yazar: Selçuk ALKAN
Mehmed Emîn-i Tokâdî, 17. yüzyılın ikinci yarısı ile 18. yüzyılın ilk yarısının önde gelen isimlerindendir. Bir Nakşbendî şeyhi olan Tokâdî aynı zamanda seyyah sûfîlerdendir. Bu çalışmada, velûd bir m...
Yazar: Fatih ÇINAR