ÖĞRETMEN ÖRNEK OLMALI VE ÖNDERLİK YAPMALI
İnsan yaşadığı toplumdan, evreden, gelişmeden, zorunluluktan, kötü ve güzel örneklerden etkilenir. İnsan temiz çevrede yaşamalıdır. Temiz olmayan yerlerde; temiz, güzel, iyi, ahlaklı insan yetişmesi çok zor olur. Din bile yaşanırken; ilmi, medeni toplumda yaşamalı. Bozuk toplumda, din yaşanılmaz. Öğretmenler ayakta yaşlanır. İnsan hayatında pek çok meslek vardır ki kimileri onu sadece görev bilinciyle yapar. Görev olarak yaptığınız işlerde yorulursunuz lakin aşkla ve heyecanla yaptığınız hiçbir işte yorulmazsınız bilakis o işi icra ettikçe ondan muazzam bir lezzet alırsınız. Öğretmenlik aşkla, heyecanla yapılır. Küçük yaşlarda ailenizden aldığınız sorumluluklar, okuduğunuz kitaplar, kitaplarda ya da çevrenizde karşılaştığınız saygın kişiler bu heyecanınızı ve aşkınızı diri tutar, sizi bu mesleğe sıkı sıkıya bağlar. Öğretmenlikte emeklilik ancak sağlıkla ilgili bir problemden ötürü mümkün olabilir. Hâlâ bu mesleği yapabilen bir kimse emekli olmamalı. Çünkü tecrübeli öğretmen, genç öğretmenler için bir örneklik ve önderlik teşkil eder. Öğretmenlik mesleğine âşık ve kendini adamış öğretmenlerimize sivil toplum kuruluşlarında ya da belediyelerde alanlar açılmalı ve onların insan yetiştirmeye dair tecrübelerinden istifade edilmeli. Çeşitli yerlerde çeşitli konferanslar veriliyor gençlik adına ama konuşanlar hep yaşça büyük. Konuşan kişi, içerisinde bulunduğu çağı ya da gençliği, gençliğin gözünden ne kadar kavrayabilir. Dolayısıyla böylesi bir faaliyette konuşan kişi, kendisini tatmin etmiştir ama dinleyen bir genç için aynısını söylemek mümkün değildir. Bu tarz konferanslarda gençlere söz hakkı tanınmalı ve onların da görüşleri alınmalıdır. Ancak bu şekilde biz onların dünyasına yönelik bir fikir sahibi olabiliriz ve onlara yönelik çalışmaları da doğru bir zemine oturtabiliriz. Büyükler, düşünürler, yazarlar olarak gençlerimizi anlamakta zorlanıyoruz. Hâlbuki öncelikle onlara sorular sorarak onları anlamaya çalışsak, kendi doğrularımızı ya da fikirlerimizi onlara kabul ettirmek yerine “Şöyle de düşünebilir miyiz?” gibi sorularla onlara farklı farklı düşünme yolları açsak daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim. Çünkü o zaman genç, büyükle çatışma yerine düşünerek bir yerde doğruya yönelmiş ve onu bulmuş oluyor. Aksi takdirde kuşak ya da nesil çatışması dediğimiz sürüp gidecektir. Dolayısıyla gençlere dostça yaklaşıp, onlara sorular sorup cevaplarını sabırla dinlediğimizde birçok meselenin hallolacağını düşünüyorum. Edebiyat aslında her insana bir şekilde dokunma gücüne sahip. Bunu yaparken bir öğretmen edasıyla değil, günümüzde hayatta olmayıp ama hâlâ okuduğumuz birçok yazarın yaptığı gibi dostça bir temas söz konusu olabilir. Bu, kimi zaman bir şiirle kimi zaman bir denemeyle kimi zaman romanla ya da hikâyeyle yapılabilir. O yüzden edebiyat her insanın dünyasına girebilecek ve dokunabilecek bir mecra. Sevgi ve samimiyetle söylenen sözün tesirinin ne kadar büyük olduğunu varın siz düşünün.
Ali ÖZKANLI
YazarGüzel bir atasözümüz var; “Ne ekersen onu biçersin.” Biz büyüklerimizden gördüklerimizi uygularsak, çocuklarımız da bunları görecek onlar da bayramları bizim gibi kutlayacaklardır. Geleneklerimize sah...
Yazar: Ali ÖZKANLI
İslam mimarisinde mekânın işlevine göre sanatsal bir şekilde; tabiatla bütünleşen bir tarzda binaların yapı malzemesi ve renk seçimi yapılır. Toplumun manevî bakımdan beslendiği değerler ve gelenek...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Değerli okuyucularım. Ömrü eğitim ve öğretimle geçmiş, kırk yıldır yazan ve konuşan bir eğitimci olarak yeni bir eğitim-öğretim yılına başlarken bilgi, birikim ve tecrübelerimiz ışığında değerli anne ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Hassân b. Sâbit (r.a.), İkinci Akabe Biatı’ndan sonra Müslüman olan Medineli bir şairdir. Neccâroğulları1 kabilesinden olması hasebiyle Hz. Peygamber (s.a.v.) ile soy hısımlığı bulunan bu sahabe, İslâ...
Yazar: Hamit DEMİR