İbrahim’in Çok Sevdiği Kadın Efendisi: Telli Hümaşah Haseki
Sultan İbrahim’in en çok sevdiği Kadın Efendisidir. 1630’ların başında doğduğu ve Çerkez asıllı olduğu rivayet edilmektedir. Tarihçi Dimitri Kandemir’e göre Kırımlıdır. Tarihçi Agafangel Krımski, kardeşinin Kırım Hanı’nın sarayında vazifeli olduğunu iddia etmektedir.
Hümaşah’ın Osmanlı sarayına nasıl geldiği ve geçmiş hayatı hakkında kayda değer bir malumat yoktur. Hümaşah, güzelliği, cazibesi ve zekâsıyla Sultan İbrahim’in dikkatini çekmiş ve padişahı kendisine bağlamıştır. Sultan İbrahim onu tanıdıktan sonra kimseyi gözü görmez olmuştur. O kadar ki Fransız Elçisi Jean de La Hay, 1648’de saray kaynaklarına dayanarak, onun güzellik ve zarafeti hakkında şunları kaleme almıştır: “Sultan’ın Kırımlı karısı Hümaşah Zeynep’in periler kadar güzel olduğu söyleniyor. Hadım Harem görevlisi Cevher Ağa’dan öğrendiğime göre bu kadın, gayet uzun boylu ve badem şeklindeki gözleri deniz mavisi renginde imiş. Çok uzun olan kumral saçını nedimeleri örüyor ve pırlantalı iğnelerle süslüyorlarmış.”
Sultan İbrahim, Hümaşah’ı zatına tamamen bağlamak için 1647’de kendine nikâhlatmıştır. Aralık ayının onuncu gününde yapılan nikâh ve düğün merasiminin dillere destan muhteşemlikte olduğu, kaynaklarda zikredilmektedir. Hümaşah’ın vekili Kızlar Ağası, Sultan İbrahim’inki ise Sadrazam idi. Mehir olarak Mısır hazinesi verilmiştir.
Hümaşah Haseki için çok debdebeli ve tantanalı bir Gelin Alayı tertiplenmiştir. Protokole dâhil olan bütün divan üyeleri, yüksek devlet memurları ve âlimler merasim sırasına göre dizilip Davutpaşa Bahçesi’ne gittiler. Telli duvaklı gelini oradan alarak, Topkapı yakınındaki Valide Sultan Bahçesi’ne getirdiler. Teller ve duvaklar içinde saraya getirilmesinden ötürü bu tarihten sonra Hümaşah’a, “Telli Haseki” denilmeye başlanmıştır. Ayrıca Padişah, Sultanahmet Meydanı’ndaki İbrahim Paşa Sarayı’nı kıymetli kumaş, samur, vaşak kürkleri ve mücevherlerle döşettirip Telli Haseki’nin ikametine tahsis etmiştir.
Sultan İbrahim bu izdivaçtan sonra başka bir kadınla evlenmedi. İzdivaçtan sonraki kalan bir senelik ömrünü Telli Haseki ile geçirdi. Hümaşah Haseki, sakin ve naif bir görünüme sahip olmakla birlikte kurnaz ve otoriter bir kadın sultandı. Valide Kösem Sultan, Telli Haseki’nin haremde gittikçe artmakta olan nüfuzunu kırmaya çalışsa da başaramadı. Sultan İbrahim, Hümaşah Sultan’ın tesirinde kalarak validesi Kösem Sultan’ı şehir dışına sürdü. Kız kardeşlerine ve IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’a, Haseki Sultan’a hürmet göstermelerini emretti.
Padişahın kız kardeşleri, Telli Haseki yemek yerken onun sofra hizmetini görürlerdi. Kaya Sultan, ellerini yıkaması için ibrikle su dökerdi. Telli Haseki’nin kendilerini hizmetçi gibi kullanması, diğer sultanların haysiyetine dokundu ve ona karşı ayaklanmalarına yol açtı. Sultan İbrahim, bu sefer de sultanları Edirne'ye sürdü. Böylece haremin tek hâkimi Hümaşah Haseki Sultan oldu.
Sultan İbrahim’in, musahibesi Şekerpâre Hatun’dan dinlediği bir masal üzerine, Hümaşah Sultan’ın dairesini kürkler ve samurlarla döşettiği, o devirde ve sonraki zamanlarda yaygın bir kanaat olarak kabul gördü. Hatta Sultan İbrahim’in Hümaşah Haseki’nin etkisinde kaldığı, tahttan indirilmesine kadar geçen döneme tarihî kayıtlarda “Samur Devri” dendi.
Sultan İbrahim ve eşi Telli Hümaşah Haseki’nin israf ve gösterişe kaçan hareketlerine bir de padişahın samur kürk merakından mütevellit “Samur Vergisi”nin eklenmesi, 1648’de ulemanın ve kapıkulu ağalarının başkaldırmalarına sebebiyet verdi. Sultan İbrahim’in tahttan indirilmesini, ardından da öldürülmesini intaç etti.
Hümaşah Haseki’nin Orhan adında bir oğlu olduysa da, Sultan İbrahim’in 28 Ağustos 1648’de vefat etmesinden 6 ay sonra o da dünyadan göçtü. Telli Haseki Sultan ise, Eski Saray’a gönderildi. 1672’den sonra fani hayattan ayrıldığı sanılmaktadır. Kesin tarih ve defnedildiği yer bilinmemektedir.
Bengisu HAYAT
YazarSultan Mehmed Reşad'ın ikinci kadınefendisidir. Çerkes asıllı olup Soçi doğumludur. Doğum tarihiyle ilgili kesin bir bilgi yoktur. Gerçek ismi Fatma’dır. Osmanlı Sarayı’na girdikten sonra kendisine “M...
Yazar: Bengisu HAYAT
Bahar mevsimi, umutları canlandıran, iç acıcı ve gönül ferahlatıcı duyguları ilham eder. Her bahar; yeni bir başlangıç, yeni bir umut, taze bir kandır. Güz mevsiminde yapraklarını döken ağaçlar bahard...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Saliha SultanSultan II. Mahmud’un kısa ömürlü kızlarındandır. 17 Nisan 1811’de, Aşub-i Can Kadın’dan dünyaya gelmiştir. Doğmadan önce hazırlanan doğum eşyası hazineden, Aşub-i Can Kadın’ın dairesine g...
Yazar: Bengisu HAYAT
Din eğitimi sevgi üzerine kurulmalıdır. Allah’ın azabı değil rahmeti işlenmelidir. Allah’ın cezalandırıcı değil, esirgeyici, bağışlayıcı olduğu ve çok sevdiği ile eğitime başlanmalıdır. Çocuklara, All...
Yazar: Eşref BOLUKÇU