KAÇ HAYIRLI İNSAN YETİŞTİRDİK?
İnsan yetiştirmek sanatların en büyüğü ve en kutsalıdır. Bu uğurda neler yaptık?Devlet, eğitimciler ve anne babalar üzerine düşen görevleri hakkıyla yapabiliyor muyuz? Kaç hayırlı insan yetiştirdik? Bu konuda kendimizi hesaba çekiyor muyuz? “Âlimlerin yaptıkları cahillerin delilidir.” hakikati gereğince, tüm terbiyeciler hayat tarzlarının bilmeyenler için örnek olduğu şuuruyla terbiyeye aldığı kişilerin kendi hatalarını gördüklerinde bu terbiyenin sağlıklı olmayacağını bilmeli ve ona göre hareket etmelidirler. Bunun yanında da bu mesleği kendilerinden devraldığı peygamberlerin metot ve usullerini bilmeli; başarılı olmanın sırrının onlardan öğrendiklerimiz olduğunu göz ardı etmemelidirler. Peygamberler başta olmak üzere, pek çok düşünürü dünya çapında ünlü yapan, onların insan yetiştirme sanatında mahir olmalarıdır. Analık kurumuna, layık olduğu değeri İslâm vermiştir. Kur’ân ayetleri ve Peygamberimiz’in sünneti bu kurumun değerini anlatan açıklamalarla doludur. Allah Rasûlü’nün en büyük derdi eğitimdi, insan yetiştirmekti. Çünkü insan yetiştirmek peygamberlerin en önemli işiydi. Onun önceliği insana yatırımdı. Çünkü insana yatırım, yatırımların en soylusudur. Çünkü insan, mahlûkatın en şereflisidir ve en güzel şekilde yaratılmıştır. Merkezinde insanın bulunmadığı bir çalışma, başarısız olmaya mahkûmdur. Allah Rasûlü, toprağa öyle tohumlar ekti ki asırlar sonrasında dahi filiz vermeye devam etmektedir. Öyle bir İslâm binası kurdu ki zamanın ilerlemesiyle zayıflayıp harap olmak bir tarafa daha da kuvvet kazanmaktadır. Onun ümmeti olan biz insanlara da onun derdini yüklenmek, emanetini taşımak düşmektedir. İnsan yetiştirmek bina yapmaya benzemez. Binalar görseldir, tabelaları vardır, verilen emeği gösterir. Kurdeleler kesilir açılışında... Yapana, yaptırana, emeği geçene teşekkür edilir. Ölmüş ise Fatihalar okunur. Ama insana yatırım öyle mi? İnsan yetiştirmenin bazen ihanete varan sonuçları olur. Yetiştirdiğiniz insan size zarar verir, ihanet eder. Buna rağmen bu dünyada yapılacak en hayırlı şey insan yetiştirmek, insana yatırım yapmaktır. Bir deyiş vardır bilirsiniz: “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir ülkeyi kurtarır.” Peki ya biz? Kaç insan yetiştirdik? Emek verdiğimiz kimse var mı? Biz bu dünyadan gidersek bir eser, bir iz bırakabilecek miyiz? Bunu anlatan güzel bir söz vardır. "Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri..." İslâm dini, ayet ve sünnetleriyle insana öğrenmeyi, eğitilmeyi, bilmeyi, ilim öğrenmeyi, sanatı, meslek edinmeyi, en güzel ahlâkla yetişmeyi emreder. Peygamberimiz: “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, ilim arayınız.” buyurmuştur. Ayrıca Peygamberimiz “Suffe” okullarında, evinde ve mescitlerde halkın bilgi öğrenmesini, ilim öğrenmesini, İslâm dinini öğretmesini, eğitim yapmasını gerçekleştirmiştir. İnsan ve hayvanlar yaratılıştan, içgüdülü doğar ama bu içgüdü hayatta kalmasına yetmez. İnsan ve hayvanlar, eğitim-öğretim ile bilgi öğrenir ve yaşamına uygular. Hem insan hem de hayvanlar, dünyaya geldikten sonra eğitim- öğrenim alarak, bilgilenir. Bu bilgi sayesinde yaşamı kolaylaşır. İnsan doğuştan getirdiği yeteneklerini, eğitim-öğretim ile geliştirerek, beceriye dönüştürür. Öğretim, planlı, programlı, projeli, bilinçli yapılırsa; insan çok büyük beceri, yetenek, gelişim, değişim, yenilik kazanır.
Ali ÖZKANLI
YazarBilindiği gibi eğitimin temel taşları sevgi, bilgi ve ilgidir. Okulu bahçe; öğrencileri bahçenin eşsiz çiçekleri, öğretmeni de bahçede rengârenk çiçekler yetiştirecek bir bahçıvan olduğunu biliyoruz. ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin, sade ve seviyeli yaşam tarzlarıyla, güzel huylarıyla, kanaatkârlıklarıyla, hatır gönül dinlemeleriyle, vefalarıyla, vatana millete bağlılıklarıyla, bayrağa...
Yazar: Aydın BAŞAR
Engelli olmak, özellikle son yıllarda toplum olarak farkındalığımızın arttığı bir durum olsa da engelli olarak doğmuş ya da sonradan engelli olan bireyler açısından hala ciddi sıkıntılar ve sorunlar y...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Sözlüklerde hoşgörü; insanların davranışlarını anlayışla karşılayıp hoş görmek, insanlar arası münasebetlerde orta yolu takip etmek, sert ve katı hükümlü olmamak, karşılıklı ilişkilerde kolaylık, kend...
Yazar: Mehmet DERE