SABIRLA AZMETMEK
“Sabretme kavramı biraz kendimizi dinlemekle de alakalı, hayata bakışımızın hızlı bir şekilde ilerleyip hayatımızdaki olan biteni anlamadan ömür vadesini doldurmak ne kadar doğru?” Sabretmeyi kimi zaman susup kenara çekilmek olarak tahayyül ederiz ama bir bakıma sabır, azmetmenin temel taşıdır. Yani herhangi olumsuz bir durumda sabrederken bu olumsuz durumun ortadan kalkması için de azmetmemiz gerekiyor. Haksızlığa karşı sabrederken bu susup bir köşemize çekilmeyi değil, haksızlığa karşı azmetmemiz gerektiğini işaret eder bize… Kelimeler o kadar sihirlidir ki nasıl yorumladığımıza göre hayatımızı da şekillendirir ve bizi bu minvalde bir yerlere götürür. Günümüz gençliğinin iki yönlü bir sorunu olduğunu gözlemliyorum. Kimileri kendini bırakmış hayatın olağan akışı içinde kendisin rüzgâr nereye götürürse oraya sürüklüyor, kimileri de sabrederek, azmederek hayallerinin peşinde koşuyor. Kur’ân-ı Kerim’de Zumer Suresi’nin 9. ayetinde mealen “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl ve iz’an sahipleri bunu anlar.” buyuruluyor. Demek ki bizi dünyaya gönderen Yaradan bizi başıboş bırakmamış ve dünyada geçirdiğimiz süre içinde hem kendimize, hem ailemize hem de vatanımıza faydalı olmamız gerekiyor. İnsanlık adına da bir şeyler yapma görevimiz var. Şöyle düşünelim geçmişte, bugün rahatlığını yaşadığımız teknolojilerin mucitleri “Aman ne uğraşacağım, gezip tozayım.” diye düşünselerdi acaba bugünkü rahatlığı yaşayabilir miydik? Bizlerin de bugün yaşadığı sıkıntılar illaki var ama bugün çalışarak gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakabilmek mümkün. Tabii tüketim toplumu içinde bu nasıl mümkün olacak düşünmek lazım. Azmetme meselesi bugün maalesef tüketmeye azmetmeye meyilli hâle gelmiş ki bunun ucu bucağı görünmüyor. Kendimizi tüketme azmi içinde hızını alamadan yola devam ediyoruz. Zaman zaman tosluyoruz aslında, dünya bazen insanı uyarıyor: insanlık biraz dur ve nefes al diye. Etrafına bak diye, güzellikleri amansız bir kazanma hırsına yok etme diye… Sabretme kavramı biraz kendimizi dinlemekle de alakalı, hayata bakışımızın hızlı bir şekilde ilerleyip hayatımızdaki olan biteni anlamadan ömür vadesini doldurmak ne kadar doğru? Zaman zaman yaşıyoruz bunu bu yıl nasıl geçti böyle, zaman ne çabuk geçiyor diye hayıflanıyoruz. Demek ki zamanı çok hızlı yaşamışız ki anlamadık nasıl gelip geçtiğini. Sabretmek bazen hayatı, insanı dinlemektir, seyretmektir. Sabretmek haksızlıklar karşısında susmak değil, haksızlığın ortadan kalkması için çalışmaktır. Tam da burada millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Zulmü Alkışlayamam şiirini hatırlayalım: Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan kovarım. … Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! … İşte hayatımızda bazı işlerimiz istediğimiz şekilde gitmiyor diye azmetmeyi bırakıp yolumuza bakmayacağız. Güzel işlerin yerini bulması için azmetmeye devam edeceğiz ki kalbimizin, aklımızın, gönlümüzün bizi götürdüğü yere varabilelim. Sadece rüzgârın sürüklediği yere doğru kendimizi bırakırsak hayatımızın bir anlamı kalmaz. O yüzden genç kardeşlerimizin kendilerine bir hedef belirlemesi ve o hedef üzerine düşünmesi, çalışması gerekiyor. Sabır, azmetmenin kardeşidir.
Erol AFŞİN
YazarHayat birçok yönüyle akıp giden bir macera… Bir sürü olaylar silsilesi ile yoğrulan ve yine yaşam dediğimiz kavram içinde karşımıza nelerin çıkacağını bilmediğimiz bir denklem. Acısı ve tatlısıyla bir...
Yazar: Erol AFŞİN
Yaşadığımız dünya düzeni içinde ülkeler oluşmuş dünya üzerinde sınırlar çizilmiş ve şehirlerle, küçük birimler halinde insanlar yaşamaya devam ediyor. Tabii şehirler de kendi içinde mahalle ve caddele...
Yazar: Erol AFŞİN
Duygularımızı doğru ve yerinde kullanmamız ihtiyacı tamamen insanîdir. Yaşadığımız dünya üzerinde milyarlarca insan bulunmakta ve bu da milyarlarca farklı düşünce anlamına geliyor. Dünya nüfusu arttık...
Yazar: Erol AFŞİN
Asrın felaketi olarak kayıtlara 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04.17 geçti. O zamandan bu yana on bir şehrimizde büyük zorluklar yaşanmaya başladı. Ama özellikle Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman ve ...
Yazar: Erol AFŞİN