HZ. ÜMMÜ SÜNBÜLE (R. ANHA)
Peygamber Efendimiz’e ikramda bulunma şerefine nail olmuş bahtiyar bir hanımefendi... Nesebi Eslem kabilesindendir. Künyesi Ümmü Sünbüle ile meşhur olmuştur. Gerçek adına dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. İki Cihan Serveri Hazreti Peygamber (s.a.v.)’in hane-i saadetine misafir olmakla müşerref olan bu şerefli hanımefendi, Allah Rasûlü’ne kendi elleriyle süt ikram etmesiyle meşhur olmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye hicret ettikten sonra, Hz. Âişe Validemize bedevîlerden gelen hediyeler konusunda çok ihtiyatlı davranmasını özellikle tembihlemiş ve gelen hediyeleri kabul etmemesini söylemişti. Ashab-ı güzin efendilerimiz de bu durumu yakinen biliyorlardı. Ümmü Sünbüle bir gün, elinde süt dolu bir kâse ile birlikte Hane-i Saadet'e gitti ama Rasûlullah (s.a.v.) Hane-i Saadet'inde yoktu. Ümmü Sünbüle'yi mü’minlerin annesi Hz. Âişe Validemiz karşıladı. Hz. Âişe (r. anha) Ümmü Sünbüle'nin elindeki hediye sütü görünce Allah Rasûlü’nün tembihlediği tavsiyeyi hatırladı. Ümmü Sünbüle'ye hitaben, “Allah Rasûlü, bedevinin yemeğini yemeyi uygun bulmuyor.” dediği sırada Hazreti Rasûl-ü Zişan Efendimiz, yanında Hz. Ebu Bekir Efendimiz ile birlikte, Hane-i Saadet'e teşrif buyurdular. Peygamberimiz (s.a.v.) Ümmü Sünbüle’yi görünce: "Yanında ne var ey Ümmü Sünbüle?" diye sordu. Ümmü Sünbüle: "Ya Rasûlallah, sana hediye olarak getirdiğim süt." diye cevap verdi. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): "Onu doldur ey Ümmü Sünbüle!" diye buyurdu. Hemen ardından da: "Ebu Bekir'e ver de içsin." buyurdu. Ümmü Sünbüle'nin getirdiği sütten ilk önce Hz. Ebu Bekir (r.a.) Efendimiz’e ikram edildi. Sonra Hazreti Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz: "Onu yine doldur." buyurdu ve bu defa da Allah Rasûlü (s.a.v.) sütü içmeye başladı. Hz. Âişe (r. anha) Validemiz ise çok şaşırmış bir vaziyette Allah Rasûlü’ne dönerek: "Ey Allah’ın Nebisi! bedeviden gelen yiyecek ve içecekler konusunda sizin ihtiyatlı olunması hususunda bir kanaatinizin olduğunu biliyordum." dedi. Hazreti Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz ise: "Ey Âişe! Onlar, bedeviden değiller! Ümmü Sünbüle ve kabilesi, bizim bâdiyemizdeki insanlar ve bizler de onların şehir ehliyiz! Onlar, bizlerden bir davet aldıkları zaman çağrılan davete icabet ederler. Onlar bedevi değiller." buyurdu. Ümmü Sünbüle, Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'den bir hadis-i şerif rivayet etmiştir.
N.Nida DURAN
YazarEski zamanlarda dünyanın ıssız bir köşesindeki bir adada, birbirlerinden habersiz dört ayrı kabile bulunuyordu. Bu kabileler adaya çok uzun zaman önce gelen bir adam aracılığıyla ateşle geç de olsa ta...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Övgüye en çok layık olan Allahu Teâlâ, Peygamberimiz (s.a.v.)’e “Muhammed” ismini vermekle övdürdü ve sevdirdi. Yer gök yaratılmadan önce, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah (c.c.) kendi isminin yanın...
Yazar: Editör
Mekke’de hidayete yol bulanlar Hz. Peygamberimiz’in etrafında toplanıyordu. Müşrikler ise bu gidişten endişeleniyorlardı.Bir gün Mekke’de bir sokak başında müşriklerin ileri gelenleri Muhammed (s.a.v....
Yazar: N.Nida DURAN
Enes bin Mâlik’in (r.a.) kardeşi olan Berâ bin Mâlik (r.a.), Rasûlullah’ın himayesinde yetişmiş bir sahabedir. Berâ bin Mâlik, savaşta düşman saldırılarını püskürten bir İslâm kahramanıdır. Onun şecaa...
Yazar: N.Nida DURAN