EL-HAKEM: NİHÂÎ HAKEM, BÜTÜN ANLAŞMAZLIKLAR HAKKINDA SON HÜKMÜ VEREN
Yüce Allah’ın en güzel isimleri arasında yer alır ve O’nun hakkında kullanıldığı zaman el-Hakem, “hüküm kendisine ait olan, hükmü elinde tutan, bütün anlaşmazlıklar hakkında son hükmü veren” demektir. Bilindiği gibi hakem, taraf tutma arzusunu menetmiş, düzensizliği ve bozukluğu engelleyen kimseye denir. Bu mânâda hâkimler hâkimi olan Yüce Allah’tır. O, dünya ve âhirette kulları arasında adâletiyle hükmeder, hiç kimseye zerre miktarı haksızlık yapmaz. Yüce Allah’ın mahlûkâtı hakkındaki hükmü ikiye ayrılır: Bunlardan ilkine kevnî hüküm, diğerine de şer’î hüküm denilir. Varlıklar hakkında tecelli eden kevnî hüküm, doğrudan Yüce Allah’ın meşîetine bağlıdır. O’nun dilediği olur, dilemediği olmaz. Bu, tamamen insanın irade ve ihtiyarının dışında cereyan eden hâdiselerle ilgilidir. İtikatta buna kader-i mübrem denilir. Tabiat olaylarının (fırtına, sel, deprem…) yol açtığı âfetler, hayat ve ölüm, bir insanın anne ve babasını, dil ve ırkını, cinsiyet ve akrabasını, coğrafya ve ecelini akıl ve fiziki yapısını seçememesi gibi durumlar ızdırari irade kapsamı alanına girer. Allah’ın hükmünün bir diğeri de şer’î hükümdür. Bunlar şer’î/teklîfî hükümler olup, âhiret gününde sevap ve cezâ bu hükümleri yerine getirip getirmeme üzerine terettüp eder. İnsanın sorumluluğuyla ilgili (inanç, ibadet ve ahlâkî davranışlar vb.) şer’î hükümleri içeren âyetlere göre, insan özgür seçimler yapma hakkına sahiptir. Cüz’i irade bunu gerektirir. Dolayısıyla salim akıl sahibi insan, kendi özgür iradesiyle yaptığı ihtiyari fiillerinden sorumlu tutulur. Hakem isminin kökü olan hikmetin mânâsı, sebepleri tertip edip sonuca yöneltmektir. Mademki hikmet bu ise, o hâlde Yüce Allah mutlak hakemdir. Zira bütün sebep-sonuç ilişkilerini yaratan O’dur. Kaza ve kader de O’nun hükmünden doğar. Cenâb-ı Hakk’ın müsebbeplere yönelmesi için sebeplerin vaz’ının esasını tedbir etmesi, O’nun hükmüdür
Editör
YazarŞükür, bir kimsenin kendisine yapılan iyilik ve ihsanları bilip iyilik edene minnettarlık duymasıdır. O iyilikleri düşünüp hatırlayıp hayırla ve şükranla yâd etmesidir. Allah’ın kendisine ikram ettiğ...
Yazar: Editör
Hz. Peygamber (s.a.v.), asıl amacının Allah’ı sevmek ve bu sevgiyi başkalarına da aşılamak olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda, tebliğ ve insanlarla iletişiminde sevgiyi merkeze almış ve sosyal yaşam...
Yazar: Editör
Eski bir tarihte, Anadolu’nun bir beldesine uğrar Hızır (a.s.). Maksadı, halkın ahvaline muttali olmak, yardıma muhtaç olanlara kol kanat germektir. Belde ahalisinden iki kişi çok dikkatini çeker. Bir...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Müstakîm: Doğru Yolda Olan (s.a.v.)Sevgili Peygamberimiz’in mübarek isimi şeriflerinden biri de “Müstakîm”dir.İstikamet, doğru yolda olmak, Allah’ın bize gönderdiği Kur'an ve Peygamberimiz’in (s.a.v.)...
Yazar: Editör