MÜSLÜMAN GÜVEN VERİR
Müslüman, her bakımdan kendisine güvenilen insandır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), müşriklerin bile güvenip takdir ettiği ve Muhammedü’l-Emin/Güvenilir Muhammed dediği kimse idi. Ümmetine de güvenilir olma bakımından ona layık olmak düşer. Peygamberimiz de ümmetinden güven veren kimseler olmasını istemiş, bunun için “Müslüman, elinden ve dilinden, başkalarının emin olduğu kimsedir.” buyurmuştur. Başka bir hadis-i şerifinde de “Komşusunun şerrinden emin olmadığı kimse gerçek mü’min olamaz.” buyurmuştur. Güven veren bir Müslüman olmak için nelere dikkat etmemiz gerekir? Güvenilir bir Müslüman, asla yalan söylemez, kendisi için istemediği bir kötülüğü başkası için de istemez, empati yapar, kendisini başkasının yerine koyar, kendisini rahatsız edecek bir hareketi o da başkasına yapmaz. Gürültü ile komşusunu rahatsız etmez, evinin duvarını yükselterek, komşusunun evinin güneş almasına engel olmaz. Pişirdiği yemeğin kokusu etrafa yayılmışsa bir tabak yemek de komşuya ikram eder. Çocuğu veya hayvanı komşuya zarar vermişse, hem özür diler hem de zararı tazmin eder. Komşumuz uzak bir yere giderken evinin anahtarını teslim edecek kadar bize güven duymalıdır. Selamlaşma, bir dua olmakla birlikte, aynı zamanda bir güven parolasıdır. Selam ve musafaha, bana güvenebilirsin, benden sana zarar gelmez, demektir. Bu uygulama bir alışkanlık olarak sıklıkla yapılıyor fakat olması gereken sonuçlarını beşerî ilişkilerde ve sosyal hayatta pek göremiyoruz. Resmî kayıtlara göre, insanların en fazla komşu ve akrabalarıyla sorun yaşadığı ve küs olduğu anlaşılıyor. Neden? Başlıca sebepleri bencillik, hakka riayetsizlik, ahlaki zafiyet sebebiyle güven vermeme. Son zamanlarda küçük kız çocuklarının şüpheli ölümleriyle daha sık karşılaşır olduk. 5 ya da 7 yaşında bir kız çocuğunun ölü bulunması sonucu ölüm sebebinin tespiti için adli tıpa giderken tanıyanların en büyük temennisi, ölümün cinsel taciz sebebiyle olmaması fakat ne yazık ki sonuç korkulduğu gibi oluyor. Bir sabinin evinin önünde güvenle oynayamaması, kaybolup ölmesi bir kıyamet alametidir. Bu, dünyanın kıyameti olmasa da o milletin kıyametidir. Allah, Mekke’yi Beledü’l-Emin (Güvenli şehir) ilan etti (Tin 95/3). Mekke’ye giren kimse düşman bile olsa canı ve malı güvendedir, dokunulmazlığı vardır. Peygamberimiz de Medine’yi güvenli şehir ilan etti. Böylece her ikisine Haremeyn-i Şerifeyn denildi. El-Hak, bütün Müslümanların itikadına göre, bu hep böyle olacaktır. Fakat kendi ülkelerinde, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da vd. can ve mal güvenliği kalmayan Müslümanlar, Allah’ın güvenli şehir ilan ettiği Mekke’ye gitmediler, gidemediler, önce Türkiye’ye sonra da halkı gayrimüslim olan Avrupa ülkelerine sığındılar. Bütün Müslümanların bu husus üzerinde düşünmesi ve köklü sorgulamalar yapması gerekir. Müslüman’ın kendisi güvenilir olmadıktan sonra, taşıdığı ismin (sadık) veya yaşadığı şehrin (Mekke) güvenilir olması güven olgusunu işlevsiz hale getiriyor. İnsanların çoğunlukla güven vermemesi sebebiyle şair şöyle diyor: “İnsana güvenme ölür, duvara yaslanma yıkılır. Allah’a sarıl, hikmete ram ol.” Güven veren ve güvenilen mü’minlerden olmamız dileğiyle…
Emine Büşra YÜKSEL
YazarHer gün tanıdıklarımızdan, komşu ve akrabalarımızdan bazen de ailemizden birileri hayata veda etmektedir. Camilerden sabahları yükselen salâ sesleri, yine birilerinin vefatını haber vermektedir. “Nasi...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Komşu; ev, iş yeri, arazi, köy, şehir, ülke bakımından yakın olan, yan yana veya çok yakın olanların birbirine göre aldıkları addır. Kimlerin komşu sayılıp sayılmayacağı hususundaki tespit örfe bırakı...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Okudular, yazdılar, dünyaya ilmi ve bilimi öğrettiler. Okudular, yazdılar ve dünya imparatorluklarını kurdular. İmparatorluklarını kurarlarken de başucu kitaplarını eksik etmediler. Selçukluda İmam...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yüce Allah’ın en güzel isimleri arasında yer alan, “dilediği kimseyi yücelten, güçlü ve aziz kılan” anlamına gelen el-Muiz, her ne kadar Kur’ân-ı Kerim’de geçmese de bir âyette, “aziz kılansın” mânâsı...
Yazar: Editör