BİR GARİP RÜYA ÖYKÜSÜ
Veli kullardan biri şöyle anlatıyor: - Babam bana bir hikâye anlattı; dedi ki: Gönderilen peygamberlerden biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir: - Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye. İkinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç. Sabah olur; peygamber dışarı çıkar. Yola koyulur, gider. Karşısına bir dağ çıkar. Bu koca dağı görünce şaşırır. Kendi kendine şöyle der: - Rabb’im, bana bunu yememi emretti. Sonra, “Rabb’im bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez.” der ve onu yemeye karar verir. Dağa doğru yürür. Yaklaştıkça dağ küçülür. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştür. Onu tutup yer, baldan tatlı bulur. Allah'a hamdeder ve yürüyüp gider. Karşısına altından bir leğen çıkar. Şöyle der: - Rabb’im, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazarak onu gömer. Yürür, az gittikten sonra dönüp bakar. Leğen toprak yüzüne çıkmıştır. Geri dönüp tekrar gömer. Biraz gider; tekrar arkasına bakar ki, leğen yine çıkmış, bir daha gömer, ama leğen yine toprak üstüne çıkar. Kendi kendine: - Ben emredileni yaptım, der ve leğeni bırakıp gider. Karşısına bir kuş çıkar. Peşinden bir şahin onu kovalıyordur. Kuş ona şöyle der: - Ey Allah'ın peygamberi, beni sakla. Bana yardım et. Peygamber kuşu alır, koynuna saklar. Peşinden gelen şahin şöyle der: - Ey Allah'ın peygamberi, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma. Allah’ın peygamberi, kendi kendine şöyle der: - Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım? Bu işe şaşar. Sonra bıçak alır ve kendi uyluğundan bir parça et keserek şahine atar, o da kapıp kaçar. Daha sonra da kuşu salar. Bundan sonra, yürüyüp gider. Kokmuş bir leş görür. Onu da bırakıp kaçar. Akşam olunca şu duayı yapar: - Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir. Daha sonra, rüyasında şöyle anlatılır: - Birinci görüp yediğin, öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur. İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar. Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme. Dördüncüsü, bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun. Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah'tır.
Ayşe Gül PINAR
YazarKiraz, ağacında açan çiçekleriyle baharın, meyvesiyle yazın müjdecisidir. Ağaçları, hem göz alıcı güzellikleri hem de sundukları lezzetli meyvelerle pek çok kişinin bahçesini süsleyen kiraz, küçük ve ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
"Erken yaşta emekli oldum ben.” diye başladı söze."Emekli olmadan evimi ve arabamı da almıştım. Dört çocuğum var, onları da evermiştim."Anlatırken gözleri yerde, kendi ayakta...Bir ben, bir hanım, bir...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Abdullah b. Ömer (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittim demiştir:“Sizden öncekilerden üç kişi yola çıkmıştı. Nihayet, gecelemek için bir mağaraya sığınıp içerisine girdiler. Derken dağ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Üniversite son sınıfın son aylarıydı. Baharın serin akşamlarından birinde, ders çıkışı yorgun adımlarla otobüs durağına yöneldim. Elimde defterlerim, omuzlarımda hem bitirme projesinin yükü hem de hay...
Yazar: Ayşe Gül PINAR