Onlar Buraya Gelmeden Önce
Ben Filistin’dim Kalbimse Mescidi Aksa Mirac’ı görürdü Kudüs’e kim baksa Onlar buraya gelmeden önce Kılıcın hakkıyla onlara haddini Bildirecek yeni bir Selahaddin’i Düşte sayıklarken Kudüs düştü O makûs günden beri sürgünde Yitirdim yönümü ilk kıblemle Bu kalp ağrısı göğsümü eze eze Haykırırım son çığlığım Gazze II Ben dosta yakın düşmana Irak’tım Dicle oldum Fırat’a vurgun aktım Onlar buraya gelmeden önce Birleşen kalpler kararıp ölünce Siyah su bıçak gibi aramızı bölünce Kerbela duruşumu Hüseyin’de bıraktım Bulaştı bir kez Habil’in kanı elime Heyhat vahdet artık kifayetsiz kelime III Ben Suriye’ydim Mührünü Ömer’in vurduğu Onlar buraya gelmeden önce Şimdi öyle bir mengenedeyim ki Nusayriliği Firavunluk sananlarla Kutsadığı şiddeti kusanlar arasında Savruluyorum bir cinayet sarmalında Kıblemin yolu Halep’im harap Silinmiş siluetim artık serap IV Ben Ne ortanın Doğusu Ne Doğu’nun ortası Sadık peygamberlere yardım Nefesi vahiy kokan bir diyardım Onlar buraya gelmeden önce Nasıl el değiştirdiyse Kara kıtada elmasla İncil Öyle değiştirildi çağdaş Karunlarca Orta Doğu’da petrolle silah Allah’a karşı U.S.A sahte ilah V Ölen ne Sünni, ne Şii Ne Arap, Ne Türkmen, Ne Nusayri, Ne Filistin, ne Irak, ne Suriye’ li Öldürülen benim: Müslüman Mehmet Sertpolat
Mehmet SERTPOLAT
YazarMahmud'dan Başlayarak Osmanoğulları'nın Son Üç Kuşağı Onun Soyundandır Osmanlı padişahlarının 27. si, İslâm halifelerinin ise 106. sı olan I. Abdülhamid (nam-ı diğer Hâmid-i Evvel) 20 Mart 172...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
İslâm’da bir toplumun farklı soylara ve kabîlelere ayrılması doğal kabul edilir. Kur’an-ı Kerim’de, toplumların farklı boy ve kabîlelere ayrılması, sosyolojik anlamda insanların birbirlerini tanımada ...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Arkadaş, dön maziye düşün bir an Düşün bu şehri ki nasıl kahraman Üstündeyken kâbus gibi bir duman Kurtuluşa ilham Türk’e bu iman Kükrer, Fransız’a verir mi eman Sütçü İmam, Rıdvan Hoca destand...
Yazar: Mehmet SERTPOLAT
Klâsik Türk edebiyatında şairler bir anlatım geleneği olarak “sâkînâme”ler yazmışlardır. Sâkî, Arapçada “su veren su dağıtan” demektir. Edebî terim olarak sâkînâme sâkîyi, şarabı, şarabın içildiği mec...
Yazar: Nihat ÖZTOPRAK