EĞİTİMDE ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Eğitimde öğretmen-öğrenci, okul ve çevre bir araya geldiğinde istenenler yapılabiliyor. Bunlardan biri eksik olduğu zaman istenilen verimi almak zorlaşıyor. Eğitimde, öğretmen-öğrenci ilişkisinin ne kadar önemli olduğunu söylemeye bile gerek yok. Eğitimin ne zaman başlayacağına dair değişik görüşlerin olduğunu biliyoruz. Genel görüş eğitimin henüz çocuk anne karnında iken başladığıdır. İlk öğretmen de çocuğun annesidir. Çocuklar anne-babaya ve öğretmene verilen bir emanettir. Çocuğa verilecek en kıymetli miras güzel ahlâk ve kişilikli sağlam bir karakterdir. Bunun yolu da nitelikli eğitimden geçer. Eğitime en çok muhtaç olan insandır. Sanatların zirvesi insan eğitimidir. En büyük eğitimciler peygamberlerdir. Eğitimci, sadece bilgi veren değil sevgi tohumları eken, ufuk açan, iyilik ve güzelliği gönüllere bırakandır. Çocuklarımızın sadece bedenini değil, onların ruh dünyalarını da doyurmalıyız. Gönül dünyalarını ilim ve irfan ile süslemeliyiz. Sadece karınlarını değil, yarınlarını da düşünmeliyiz. Öğretmen, gönül insanı olarak yetiştirilmelidir. Çünkü kalıp insanlarına değil kalp insanlarına ihtiyaç vardır. Dış âlemi olduğu kadar iç âlemi de gözetmeliyiz. İlim, hikmet, sır yüklü gönülleri yeşertmeliyiz. Çocuklarımızı kendi yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirmeliyiz. İyi yetiştirilmiş bir avuç fedakâr insanın varsa geleceğini kazanmış olursun. Gençler güç ve enerjilerini iyilik, fazilet ve manevîyat yolunda harcıyorlar ise ülkenin geleceği aydınlıktır. Güçlerini kaba kuvvete ve nefislerine harcıyorlarsa gelecekleri karanlıktır. İnsan eğitiminde en kârlı iş, geleceği düşünerek kaliteli ve ideal insan yetiştirmektir. Öğretmen; gönüllerde hayranlık hissi uyandırmalı, sağlam bir karaktere sahip olmalı, ruhundan sevgi taşmalı, yüreğinden bereket fışkırmalı ve pozitif enerji ile dolu olmalıdır. Öğretmen sözü ve özü ile bir olmalı, öğrendiği güzellikleri başkalarına tavsiye etmeden kendi hayatında sergileyen canlı bir örnek olmalıdır. Öğretmen güven ve itimat edilen kişi olmalıdır. Ancak örnek kişilere hayran olunur ve izinden gidilir. Güzel konuşmak karşımızdaki kişilere manevî reçete yazmaya benzer. Öğretmen geleceğin dâhilerinin kendi elinden yetişeceğini unutmamalıdır. Öğretmen kendini yetiştirmeli ve geliştirmelidir. Kendini iyi yetiştiremeyen öğretmen iyi öğrenciler yetiştiremez. Kusursuz öğrencilerimizin olmasını istiyorsak kusursuz öğretmen olmak zorundayız. Öğretmenin kalitesi yetiştirdiği öğrencileri ile ölçülür. Öğretmen öğrencisini büyük bir dikkatle dinler, ciddiye alır, değer verir ve davranışları ile ona hissettirir. Öğretmen öğrencisinin karakterlerini çok iyi bilmelidir. Çünkü onun ruhuna girecek damarları karakterinde bulacaktır. Her öğrencinin karakteri ve kişiliği farklıdır. Her öğrenciye aynı metot ve tavsiye uygun olmaz. Her çocuk ayrı bir dünyadır. Öğrencisini çok iyi tanıyan öğretmen, başarıyı yakalamış demektir. Öğretmen öğrencilerini becerileri yönünden geliştirebilmek için onları çok iyi tanımalıdır. Öğretmen sele kapılan odunlar gibi savrulan gençliği, geçtiği topraklara hayat bahşedecek kudretteki ırmaklar gibi iyiliğe ve güzelliğe yönlendirmek zorundadır. Öğretmen öğrencisine karşı adaletli, insaflı, sevecen olmalı, yapamayacakları işleri onlardan istememeli, her öğrenciyi gücü ölçüsünde değerlendirmelidir. Adaletli öğretmen bütün sınıfın öğretmeni olmalıdır. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz. Huzurun olmadığı yerde de gerçek eğitimden söz edilemez. Adaletli olmak yalnızca herkese eşit davranmak değildir. Hakkı ne ise onu vermektir. Adaletsiz davranışlardan kaçınmalıdır. Öğretmen sınıfın yapısını, işleyeceği konunun malzemelerini dikkate alarak plan yapmalı ki, dersi verimli işleyebilsin. Planlı yapılan derste nerede kalındığını, ne anlatıldığını ve ne kadar verim alındığını rahatlıkla görebiliriz. Dersi planlarken eğitim tekniklerini nerede, ne zaman ve nasıl uygulayacağımızı iyice düşünmek zorundayız. Öğretmenin görevi sadece bilgi aktarmak değildir. Yeri geldiğinde dikkat çekerek derse ilgi uyandırmalıdır. Dersi hayatla bağlantı kurarak anlatmak, soru cevap metodunu kullanmak derse canlılık katar. Eğitimde başarının en önemli anahtarı sabır, sebat ve fedakârlıktır. Eğitimci zorluklar karşısında yılmamalı, zorluklar gücünü artırmalı, daha da kuvvet bulmalıdır. Zayıflık ve imkânsızlıklara bakarak ümitsizliğe, gaflet ve rehavete kapılmamalıdır. Gönüllere sonsuz mutluluk iksiri olacak âb-ı hayatın zor zamanlarda ve çile diyarında saklı olduğu unutulmamalıdır. Hayatı bereketli kılan şey yüce bir amaç uğrunda gösterilen gayret ve fedakârlıklardır. Eğitim gelip geçici bir sevda değildir. Son nefesimize kadar aşk ve şevk ile devam edilmesi gereken kutsal bir görevdir. Eğitimcinin azığı sabır, dayanağı Mevlâ olmalıdır. Eğitimci hangi şartlarda olursa olsun, heyecanını koruyan endişelerden uzak olup, muhtaç gönüllerin sessiz feryatlarına kulak verebilmelidir. Eğitimci elde edemediği maddi imkânlar için ne çok üzülmeli ne de kazandığı dünyalıklar sebebiyle çok sevinip şımarmalıdır. Yaptıklarının karşılığını bu dünyada değil ahirette alacağını düşünmelidir. Eğitimci sadece okulda değil, görevini bulunduğu her yerde yapmalıdır. Problem çıkaran değil, problem çözen olmalıdır. İşi söz ve tenkide dökerek eksik aramak yerine, olaylara yapıcı bir ruhla ve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmalıdır. Başkalarını suçlamamalı, ayıp ve kusuru öncelikle kendinde aramalıdır. Eğitim zorluklar karşısında şikâyeti unutma sanatıdır. Tahammülsüzlük ve şikâyetin başladığı yerde eğitim biter. Eğitimci imkân ve fırsatların ayağına gelmesini beklemez. O devamlı hizmet arayışında olmalıdır. Eğitim yüksek bir enerji gerektirir. En başta kalp olumlu bir enerji ile dolu olmalıdır. Şevk ve heyecan dolu bir gönülle atılan bilgi tohumları geleceğin çınarlarıdır. Eğitimci kalp kırmayan ve kalbi kırılmayan insandır. İnce, nazik ve derin ruhlu eğitimci, hizmeti ibadet heyecanı ile yapmalı, kimseyi incitmeyip kimseden de incinmemelidir. Kalpler nazargâh-ı ilâhidir. Eğitimcinin her hareketi ve her sözü, öğrencilerinin kişilik yapılarına konulmuş taşlar gibidir. Kendisinin örnek alındığını unutmamalıdır. Kopyalandığını düşünmeli, bunun sorumluluğunu hissetmelidir. Eğitimci bir gönül eri olmalıdır. İnsanlara gösterilen güzel ilgi ve alaka düşmanlığı azaltır. Dostların muhabbet ve yakınlığını artırır. Kırıcı, sert, kaba ölçülerle insan eğitimi yapılamaz. Eğitimci disiplin adına zulmetmez. Sertliğin aşırısı kin doğurur. Hoşgörünün fazlası da otoriteyi zayıflatır. Başarı, bu ikisi arasındaki dengeyi kurmakla mümkündür. Eğitimci sözü yumuşak ve güzel söylemeli hep hayırlı şeyler konuşmalıdır. Kimse sert sözlerden ve kabalıktan hoşlanmaz. Gönüllere girebilmenin yolu tatlı dil, yumuşaklık ve alçak gönüllü olmaktan geçer. Öfkeli ve morali bozuk bir eğitimcinin derse girmesine izin verilmemelidir. Eğitimci ikaz ve öğütlerini sakin bir şekilde yapmalı, karşısındakileri kırıp incitecek davranışların kişilik zaafı olduğunu unutmamalıdır.
Ali ÖZKANLI
YazarGeleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz, öncelikle şunu çok iyi bilmeli. Gönlüne giremediğimiz öğrencimizin beynine giremiyoruz. Eğitimci kendini ve dersini sevdirerek işe başlamalı. Her zaman s...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Cemal Öğüt Hoca, 1887 Yunanistan’da bulunan Mora Yenişehir'e bağlı Alasonya'da dünyaya gelmiş, 1903 yılında İstanbul Dâru'l-Fünûn Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, hafızlık yapmış, Düzceli Zâhid Kevserî'de...
Yazar: Aydın BAŞAR
Çocuğunuzun inançsız olmasını istemiyorsanız; Allah’ı ceza veren, yakan, taş yapan biri olarak göstermeyin. Çocuklarımıza Allah’ın her şeyi yoktan var ettiğini, bize her türlü güzelliği verdiğini, dah...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Eğitimci; anne-babaların kendisine emanet ettiği misk kokulu narin ve nadide çiçekleri kendi evladı gibi görmeli. Kendini sevdiren öğretmen dersini de sevdirir. Gönüllere girilmeden beyinlere girilmed...
Yazar: Ali ÖZKANLI