Sultan Genç Osman’ın Rüyası
Sultan Ahmed’in ölümünden sonra yerine geçen I. Mustafa’nın azlinden sonra tahta II. Osman (Genç Osman) geçmiştir. Genç Osman zeki tabiatlı, çeşitli ilim dallarında tahsil görmüş, azimli ve iradeli bir karaktere sahiptir. Ana dili Türkçe ile birlikte Arapça, Farsça, Yunanca ve Latinceyi öğrenmiş, kendini yetiştirmiştir. Beden yönüyle kuvvetli ve ava meraklı biridir. Genç Osman, devletin içinde bulunduğu güçlüklerin farkında olarak; bilhassa Hotin Seferi (1621) sırasında, Yeniçeri Ocağı’nın savaşlarda idare edilemez bir konuma geldiğini görmüştür. Bunun için de bazı yakın danışmanlarının tavsiyesiyle Anadolu, Şam ve Mısır askerlerinden oluşacak yeni bir ordu kurmayı düşünmüştür. Bunun için de hacca gitmek bahanesiyle Anadolu’ya geçmeyi kararlaştırmıştır. Ayrıca kendi düşüncesi doğrultusunda geniş çapta idarî ve adlî ıslahat yapmayı planlamıştır. Ancak başta Yeniçeri Ocağı olmak üzere, bu düşüncelerini hayata geçiremeden, kendi taraftarlarının zarar göreceği kanaatiyle, daha önce tahttan indirilen I. Mustafa’nın annesi tarafından elde edilmiş kimselerin düzenledikleri bir ayaklanma, bütün meziyetlerine rağmen genç padişahı acı felâkete sürüklemiştir. Sipahiler, yeniçeriler, her zümreden halk çarşı yollarını kapatarak, Sultanahmet Meydanı’nda toplanmıştır. Bu kontrolsüz güruh, Padişah aleyhine gösteri yapıp, onu hac bahanesi ile Anadolu’ya götürmek isteyenlerin “Kellesini isteriz!” diye isyan başlatmışlar, padişahın hocası Ömer Efendi ile Sadrazam Dilaver Paşa’nın evlerini yağmalamışlardır. O gece Sultan Osman korkunç bir rüya görür. Kendisi taht üzerinde oturmakta ve elinde Kur’an-ı Kerim okumaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.) gelip elindeki Mushaf-ı Şerif’i alır ve padişahı tahttan indirir. Padişah, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ayağının tozuna yüzünü sürmek isterse de buna girişmeye takati kalmaz ve nasip olmaz, uyanır. Dehşet içinde uyanan II. Osman acele hocasını çağırarak, rüyanın yorumunu sorar. Hocası bir yorum yapar ama Sultan bundan tatmin olmaz. Hacca gitmek niyeti yüreğinde tekrar depreşirse de, yine de tereddüt ve sıkıntı içindedir. Bir sadık dostunun; “Bir de rüyanızın yorumunu Üsküdarlı Aziz Mahmut Efendi’den soralım. Çünkü onun duası kabul olunur, bir duacımızdır.” demesi üzerine rüyayı şerh etmesi için teferruatıyla Mahmut Hüdâyî Hazretleri’ne gönderir. Ulu Hünkâr’ın cevabı çoktan hazırdır: “Okuduğunuz Kur’an, Allah’ın hükmüdür ve ona uymak lazımdır. Oturduğunuz taht, vücut cübbesidir. Bu rüya ziyade korkulu ve tehlikelidir. Allah bilir bu korkulu vak’a yakın günlerde olur. Tevbe ve istiğfâr edip sözünün anlattığı gibi Yüce Mevlâ’ya niyaz edin, evliya kullarından mânevî yardım isteyin ki belâ def olsun…” Aziz Mahmut Hüdâyî’nin tehlikeli ve korkulu olarak yorumladığı rüya ne yazık ki tez zamanda gerçekleşir. Tahtından indirilen, binbir hakaretle Orta Camii’ne, oradan da Yedikule Zindanı’na getirilen Sultan Genç Osman; burada cellatlar tarafından boğularak şehit edilir. Sultan Genç Osman’ın nâşı, ertesi gün Sultanahmet Camii’nde kılınan cenaze namazında sonra babasının yanına, Sultan Ahmed’in türbesine defnedilir. The Dream of Sultan Osman II Sultan Osman II inherited the throne after the expel of Sultan Mustafa I, who came to the throne following the death of Sultan Ahmed. He was smart, knowledgeable and had education in different types of areas besides being determined and strong minded. In addition to Turkish, his mother tongue, he also learnt Arabic, Persian, Greek and Latin. He was physically strong and keen on hunting. Sultan Osman II knew the difficult situation of the state, especially during the Hotin Military Expedition (1621) he saw degeneracy of Janissary corps. However, he couldn’t realize his aim. Sultan Osman II was dethroned by the Janissaries and strangled in Seven Tower Dungeons. His corpse was brought to Blue Mosque. After the funeral prayer, he was buried next to his father, the tomb of Sultan Ahmad.
Bekir AYDOĞAN
YazarYüce Allah (c.c.), insanoğlunu vahiysiz ve rehbersiz bırakmamıştır. Hz. Âdem (a.s.)’dan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar gelmiş geçmiş bütün insanlığa çok sayıda peygamberler ve ilâhî kitaplar göndermişt...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
İslam mimarisinde mekânın işlevine göre sanatsal bir şekilde; tabiatla bütünleşen bir tarzda binaların yapı malzemesi ve renk seçimi yapılır. Toplumun manevî bakımdan beslendiği değerler ve gelenek...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
İnsanoğlu yaşadığı mekânları mamur bir şeklide uzun ömürlü yapılar olarak inşa etmiştir. Binalarla birlikte şehirlerin bir umrana dönüşmesi mimarî sanatın tezahürüdür. Şen ve bayındır binalarda oturan...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Kaynaklarda geçtiği şekliyle adı Halil Hamdi Dağıstânî’dir. Babası Yahya Efendi (k.s.)’yle birlikte Mekke’ye giderek oraya yerleşti. Önce babası...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK