MUHAMMED SEYFÜDDİN SİRHİNDÎ (K.S.)
Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Muhammed Seyfüddin (k.s.), 1055/1645’te Sirhind’de doğdu. Babası Muhammed Masum’dur. Lakabı Muhyi’s-Sünne’dir (Sünneti canlandıran). Kur’an-ı Kerim’i öğrendikten sonra aklî ve naklî ilimleri Muhammed Said’den tahsil etti. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde güçlü bir donanıma sahip olan Seyfüddin (k.s.), zühd ehli bir sûfîydi. Çok muttakî bir insan olduğu için etrafındaki insanlar onun hâllerinden etkileniyorlardı. Hem zâhirî alanda hem de bâtınî sahada yetkin bir zât olması sebebiyle toplumun her katmanında saygın bir etkisi vardı. Babası Muhammed Masum’un izniyle dinî eğitimini üstlendiği Şah Alemgir Evrengzib’in Muhammed Seyfüddin (k.s.)’e muhabbeti ve onunla sohbetleri neticesinde pek çok hayırlı hizmete vesile olduğu bilinmektedir. Muhammed Masum, bazı mektuplarında heybetli bir sultan olan Evrengzib’in oğlunun tesiriyle adil ve hayırlı hizmetler yapan bir yönetim sergilemesinden hoşnutluğunu ifade etmiştir. Muhammed Seyfüddin (k.s.), uzun boylu, esmer tenli, büyük gözlü, sakalının iki tarafı seyrek ve güler yüzlü bir zâttı. O, 1098/1686’da vefat etti ve Sirhind’de babasının kabrinin yanına defnedildi. Muhammed Seyfüddin (k.s.)’in 8 oğlu ve 6 kızı vardı. Oğullarından ilk üçü Muhammed Azam, Muhammed Hüseyin ve Muhammed Şuayb kendisi hayattayken tasavvufî eğitimlerini alıp kemâle erdiler. Diğerlerinin isimleri şöyledir: Muhammed İsâ, Muhammed Musâ, Muhammed Kelimetullah, Muhammed Osman ve Abdurrahmân. Kızlarının isimleri: Cennet, Habîbe, Sâire, Şehrî, Refiunnisâ ve Zehrâ’dır. Pek çok mürid yetiştirdi ve bir kısmına da tarikatta hilafet ve irşad icazeti verdi. Bunlar arasında en fazla temayüz eden Muhammed Nur Bedeûnî’dir. Muhammed Seyfüddin (k.s.)’in oğlu Muhammed Azam tarafından derlenen ve 199 mektuptan teşekkül eden Mektubat-ı Seyfiyye adlı bir eseri vardır. Tarikat anlayışının vukuf-i kalbî ve mürşidin sohbetine devam üzerine bina edildiğini belirtmektedir. Muhammed Seyfüddin (k.s.) iyiliğin yayılması ve kötülüklerin engellenmesine önem verirdi. Babası Muhammed Masum onun bu özelliğini överek onu takdir ederdi. Hatta onun bu özelliği Hindistan’ın neresinde bir kötülük görse müdahale edecek tarzdaydı. Seyfüddin (k.s.) kevnî kerametlere önem vermeyerek şöyle derdi: Bize olağanüstülükler değil zikre devam, Allah(cc)’a teveccüh, Sünnet’e ittiba, nurların artırılması ve bereketler gereklidir. Ney ve semânın cezbeli sufilere fayda sağlayacağını ifade ederek onlardan etkilenmemenin zor olduğuna dikkat çekmiştir. Ancak bazı hassas ruh yapısına sahip kişilerin ney sesinin etkisini kaldıramayacağını belirtmektedir. Dolaysıyla ney ve semâya cevaz vermeyen âlimlerin görüşlerinde bu açıdan bir hikmet olabileceğini vurgulamaktadır.
Halil İbrahim ŞİMŞEK
YazarProf. Dr. Kadir ÖZKÖSE - Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Mustafa Hâki Efendi (k.s.) 1272/1855 Tokat doğumludur. Babası Tokat eşrafı ve âlimlerinden Abdullah Efendi’dir. Seyyid soyundan olup atalarının ...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK
15. yüzyılın sonları ile 16. asrın başlarında saltanatın sahibi olan (1481-1512) Sultan II. Bâyezîd, kaynaklarda “veli” ve “sofu” gibi vasıflarla anılan bir padişahtır. Dolayısıyla ona “Bâyezîd-i Velî...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Mazhar Cân-ı Canân (k.s.), 1113/1702’de Agra/Ekberabad yakınındaki Kalabadağ kasabasında doğdu. Esasen Mazhar, onun şiirlerinde kullandığı mahlası olmasına rağmen meşhur olup isminin bir parçası hâlin...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK
* Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - ** Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Peygamber neslinden geldiği için Seyyid ve Emir, çömlekçilik yaptığı için de Külâl diye anılan Emir Külâl (k.s.)’in gerçek adı bilinmemekte...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK