PEYGAMBERİMİZ DÖNEMİNDE SAĞLIK-TIP ALANINDA HANIMLAR
Asr-ı Saadet’te kadınların, yaşadıkları topluma fayda sağlamak, en önemlisi de Allah (c.c.) rızası için savaşan erkekleri iyileştirmek suretiyle yine Allah’ın (c.c.) rızasını umarak yerine getirdikleri en önemli görevlerden birisi şüphesiz sağlık alanında ifa edilen hizmetlerdir. Bu dönemde kadınlar, savaş zamanlarında ve savaş sonralarında yaptıkları tıbbî yardımlarla hayatî ehemmiyete sahip olmuşlardır. Nitekim Hendek Savaşı sırasında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Medine’deki mescidinde kurulmuş olan hasta ve yaralı çadırında, Kuaybe bint Sa’d’ın gazileri tedavi ettiği rivayet edilmiştir.1 Her biri derinlemesine tıbbî bilgi sahibi olmasa da kadınlar, kazandıkları tecrübe ve pratik bilgilere dayanarak savaşlarda erkeklerin yaralarını iyileştirmeye, tedavi etmeye çalışmışlardır. İslâm’ın yayılması adına hizmet etmiş bu fedakâr ve çalışkan hanımlar arasında, Şifa bint Abdillah, Ümmü Eymen, Leyla el-Gıfarî, Rufeyde el- Ensarî, Ümmü Ziyyad ismini saymak mümkündür. Bu hanım sahabilerin dışında Hz. Peygamber (s.a.v.) ile savaşa katılıp yaralılara su veren, onlara yardım eden, ölü ve yaralıları Medine’ye gönderdiği bilinen diğer bir şahsın er-Rubeyyi’ bint Muavviz olduğu bilinmektedir. Ayrıca Ümmü Atiyye el-Ensarî Cahiliye Devri’nde Arapların tabiplerindendi. Müslüman olduktan sonra kendisi, yaralıları tedavi konusunda meşhur bir hanım olmuş; Hz. Peygamber (s.a.v.) ile beraber savaşlara gitmiş ve yaralıları tedavi etmiştir. Ümmü Sinan el-Eslemî ise Peygamberimiz’den Hayber’e gidip hasta ve yaralıları tedavi etmek, su taşımak üzere izin alan hanımlardandır.2 Cihad zamanı ve sonrası dönemlerde hayatî önemi haiz olan bu hanımların dışında insan neslinin sağlıklı şekilde devamına katkıda bulunabilmek adına görev ifa eden, o dönemde ebelik yaptığı, Peygamberimiz’in oğlu İbrahim’i, hem de Hz. Fatıma’nın çocuklarını doğurttuğu bilinen Selma adında bir hanımın var olduğu rivayetler arasındadır. Yine Peygamberimiz’in doğumunu yaptıran hanımın, Abdurrahman b. Afv’ın annesi olan es-Şifa bint Abdilmuttalip olduğu bilinmektedir.3 İlk Müslümanlardan olan ve kocası Cafer b. Ebi Talib ile beraber Habeşistan’a hicret eden Esma bint Umeys adlı sahabenin derin tıp bilgisine sahip olduğu gibi, değişik bitkilerden ilaç yaptığı ve o döneme göre iyi bir tabip olduğu rivayet edilmektedir.4 Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettiği zaman insanlar O’nun öldüğüne inanmamış, Esma elini, O’nun iki omzu arasına koyarak muayene ettikten sonra, vefat etmiş olduğunu bildirmiş ve insanlar ancak o zaman inanmışlardır. Böyle mühim bir meselede onun bilgisine başvurulması, alanında ehil ve güvenilir bir insan olduğunun en güzel delilidir. Aynı zamanda bu güven, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in topluma kazandırmaya çalıştığı, kadınlara değer verilmesi ve onların önemsenmesi gerektiği mesajını, ne kadar iyi vermiş olduğunun en güzel timsalidir. Birçok ilmî faaliyette bulunan, oldukça duru bir zekâ ve hafızaya sahip olan Hz. Aişe’nin tıbbî bilgiye de haiz olduğu, sahabeden Urve’nin babasından gelen rivayetlerden ayrıca onun Hz. Aişe’ye sorularından ve akabinde verilen cevaplardan anlaşılabilmektedir. Öyle ki Hişam bin Urve (r.a.)’ın, babasından naklettiğine göre babası: “Tıbbı, fıkhı ve şiiri Aişe’den daha iyi bilen birini görmedim.” demiş5, Urve de Hz. Aişe’ye; “Anacığım! Senin kavrayışına hayret etmiyorum, çünkü Rasûlullah’ın hanımı, Ebu Bekir’in kızısın. Şiir ve tarih bilgine de hayret etmiyorum. Çünkü Ebu Bekir’in kızısın ve o da bu işleri çok iyi bilirdi. Fakat senin tıp bilgine hayret ediyorum. Bu nasıl veya nereden?” diye sormuş, o da ellerini Urve’nin omuzlarına vurarak; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ömrünün son zamanlarında rahatsız olduğunda, O’nu tedavi etmek üzere heyetlerin geldiğini, kendisinin de bu bilgileri onlardan görüp öğrendiğini ifade etmiştir.6 Bir nevi sağlık alanı içerisinde sayabileceğimiz sünnetçilik (kadınlar için) de dönem itibariyle Arap Yarımadası’nda kadınlar arasında icra edilen meslek kolları arasında bulunmuştur. Ümmü Emmar adında bir kadının Mekke’de, Ümmü Atıyye’nin de Medine’de bu görevi ifa ettiği kaynaklarda mevcuttur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Ümmü Atıyye’ye bu konuda titiz davranması ve dikkatli olması hususunda emirler verdiği bilinmektedir. Yine bu mesleği Hint b. Amr’ın da yürüttüğü gelen rivayetler arasındadır.7 Asr-ı Saadet Dönemi’nde sağlık alanında verilen hizmetlere bakıldığında bunlar arasında; ebelik ve doğum yardımı, hamilelik ve doğum sonrası bakım, bazı cerrahi müdahaleler, savaşlarda yaralananların bakımı, savaşlarda ordunun yemek ihtiyacının karşılanması göze çarpmaktadır. Günlük yaralanmaların ve bazı hastalıkların tedavisi, hayvan ısırıklarının tedavisi, psikolojik tedavi, diyetle ilgili uygulamalar, sağlık ve güzellik bakımı, bazı çocuk hastalıklarının tedavisi, cinsel terbiye, cenaze yıkama ve tekfin hizmetleri şeklinde verildiği rivayetlerden anlaşılmaktadır.
Hatice AKKAYA
YazarHz. Peygamber (s.a.v.), dini tebliğ etmekle görevlendirildiği ilk andan itibaren eğitim ve öğretim faaliyetine girişmiş; bu çalışmalara öncelikle yakın çevresinden başlayıp her geçen gün ilim dairesin...
Yazar: Hatice AKKAYA
Küçük çocuk, üç gün önce başlayan yaz tatilinin keyfini çıkartmaya çalışıyor ve okul dönemindeki uyku saatini geçirmiş olmasına rağmen, yatağının üzerinde oynuyordu. Başucundaki pencerenin hemen önünd...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Çevremize baktığımız zaman titiz insanlarla karşılaşırız. Bunların arasında komşumuz olduğu gibi arkadaşımız, eşimiz, dostumuz da olabilir. Fakat titizlik hemen hepsinde farklı özelliktedir. Toplum...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Hz. Aişe (r. anhâ.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in huzuruna beş on kişilik bir Yahudi heyeti girdi. Huzura girince selam vermiş olmak için ‘ölüm üzerinize’ anlamına gelen ‘Es-Sâmu aleyküm!’ d...
Yazar: Hatice AKKAYA