ÇİLEKLİ PASTA
Küçük Kerem, eve ağlayarak girdi. Annesi, biricik oğlunu iki gözü iki çeşme görünce telaşlandı. Hemen elindeki bulaşık eldivenini sıyırıp bir köşeye bıraktı ve oğluna sordu: - Benim yakışıklı oğlum, ne oldu sana? Niye ağlıyorsun? Anlat annene. - … - Oğlum, daha fazla korkutma beni. Ne oldu sana? Bu boncuk boncuk gözyaşları neden boşalıyor, o güzel gözlerinden? - Şeyy… - Ne oğlum ne? Hadi ama… Kerem’e hıçkırıkları izin vermiyordu. Kelimeler, küçük çocuğun ağzından birer birer, yavaş yavaş dökülüyordu: - Anne, bugün matematikten yazılı olduk. Ama ben heyecandan her şeyi birbirine karıştırdım. Öğretmenim de yazılı kâğıdımı görünce şaşırdı. Onu hayal kırıklığına uğrattım. Hâlbuki bu yazılıya çok çalışmıştım. Kerem, cümlesini bitirince yeniden ağlamaya başladı. Zeynep Hanım, oğluna bazen böyle şeylerin olabileceğini, önemli olanın bir şeyler öğrenmek olduğunu, yazılı notlarının asla ama asla başarının karşılığı olamayacağını, söyledi. Ama oğlunun, söylediği şeyleri pek umursamadığını gördü ve onu mutlu edecek bir şeyler düşünmeye başladı. Kerem odasına çıkınca, Zeynep Hanım da oğlu için hazırlayacağı sürpriz için mutfağa koştu. Bir yandan yapacağı çilekli pasta için malzemeleri hazırlayan genç anne, bir yandan da kendi kendine konuşmaya başladı: - Bizim küçük yakışıklı anlaşılan babasına çekmiş. Babası gibi çalışkan. Zayıf alacağım diye nasıl da üzgün öyle! İlkokulda benim matematiğim hiç iyi gelmezdi karneme. Ne zorlanırdım o derste… Hey gidi günler hey… Her şey tamam galiba, bir vanilya eksik… Neredeydi şu vanilya paketi? Üzerini değiştirip annesinin yanına gelen Kerem, mutfaktaki çekmecelerden birini açtı, vanilya paketini çıkardı ve annesine uzattı. Zeynep Hanım, bir anda oğlunu yanında görünce irkildi. Onun, az önce kendi kendine dediklerini duyduğunu zannetti. Kötü bir şey yaparken yakalanmışçasına panik oldu. Sonra içinden, “Duyduysa duydu. Hem ben kötü bir şey demedim ki.” diye geçirdi ve oğlunun yanaklarından kocaman öptü. Kerem, ödevlerini yapmak için mutfaktan çıkınca, annesi “Oh be bizimki bir şey duymamış, duysaydı bir şey derdi.” dedi ve pasta hamurunu yoğurmaya başladı. Aradan bir iki saat geçince kapı zili uzun uzun çaldı. O sırada Kerem, pür dikkat çizgi film izliyordu. Zilin çaldığını fark etmemişti bile! Yemekten sonra elinde pasta tabağı ile salona giren Zeynep Hanım, yemek boyunca hiç konuşmayan oğlunun pastaya vereceği tepki için çok heyecanlandı. Kerem, annesinin bu tatlı sürprizine çok sevindi. Öyle ki, kulakları tırmalayan bir çığlık attı. Çok neşelendi, hayal görüp görmediğini anlamak için babasından, kendisine bir çimdik atmasını rica etti! Zeynep Hanım ve eşi, oğullarının neşelendiğini görünce çok mutlu oldu. Kerem, lıkır lıkır meyve suyunu yudumlarken, hapur hupur pastasından yedi ve ara ara: - Çok güzel, çok… En sevdiğimden… Yaş pasta hem de çilekli, diye mırıldandı. Ağzındaki son lokmayı da bitiren yakışıklı çocuk, dayanamayıp merakla sordu: - Babacığım, ilkokuldayken senin de mi annem gibi matematiğin kötüydü? Küçük çocuğun, bu sorusuna annesi gülümseyerek şöyle cevap verdi: - İlkokulda matematiği kötü olanın, ileride pastası güzel olur. Ama sen gene de bir dahaki matematik yazılına iyi çalış, pastan benden! Zeynep Hanım’ın bu cümlesi üzerine salonda yeniden kahkaha sesleri yükseldi.
Mine TAŞDEMİR
YazarÖğretmenimizin verdiği ödevi bir an önce yapmak için sabırsızlanıyordum. Koşa koşa eve geldim. Anneme selam verip sarıldıktan sonra üzerimi değiştirmek için odama geçtim. “Kızım yemeğini getiriyorum, ...
Yazar: Mine TAŞDEMİR
Derleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK Atmacanın biri yuvasında üç yavrusunu büyütüyormuş. Bir gün ateşte et pişiren birilerini görmüş. “Dur şuradan et çalayım, yavrularıma götüreyim.” d...
Yazar: Hamidullah HALICI
“Bu yarışı ben kazanacağım, ben kazanacağım!” diye bağıra bağıra evin yolunu tuttuk. Hepimiz bu yarışı kazanmayı çok istiyorduk ve hemen çalışmalara başlamalıydık. Dördümüz de kendi aramızda düzenledi...
Yazar: Mine TAŞDEMİR
Bu sabah Latife Öğretmen’imiz, “Hem dersimi iyi dinliyorsunuz hem de devamsızlık yapmıyorsunuz. Bazı sınıflara derse girerken ayaklarım geri geri gidiyor. Bu sınıfa ise koşarak, öğretmenliğimin ilk yı...
Yazar: Mine TAŞDEMİR