İzmir'e Nikâha
Babam, üzerinden yıllar geçip de teyzemin oğlu Hasan’ın delikanlı olduğu geçmiş yıllarda kalan o günleri, anılarını anlatmaya başladı. İstanbul'dan Karaman'a ailesinden annemi istemeye gitmişler ailecek. Dedemin evinde annemin evli kız kardeşleri, eşleri ve çocukları da varmış. Eniştem Allah'ın emriyle annemi babama istemiş ve dedemde hayırlısı olsun diyerek vermiş. Hasan o zamanlar yedi yaşındaymış. Kızı verme anından sonra Hasan odadakilere seslenerek "Şimdi teyzemin çocuğu olacak, ‘Üüvee üüvee’ diyerek ağlayacak. Teyzem dayanamaz buna. Yol yakınken vazgeç teyze!..." demiş. Salondaki herkes gülüşmüş bu konuşmaya. Babamın nikâhı İstanbul'da olmuş. Akrabaları, yakınları herkes Kadıköy Evlendirme Dairesi’ne nikâha gelmişler. Aradan yıllar geçmiş. Dedemler İstanbul'a taşınmışlar. Evleri yatıya uygun ve odalar genişti. Anneannemin kızları Anadolu’dan gelir ve yaz tatilinde birkaç hafta kalırlardı. Hasan parlak, ışıklı bir delikanlı olmuştu ve Anadolu Lisesi’ne gidiyordu. Ben üç yaşında falandım. Zaman zaman bize Bostancı'ya da geliyorlardı. Artık her yıl İstanbul'a gelmeye başladılar. Hasan sosyal bir kişiydi. İnsanlarla çok iyi diyalog kurabiliyordu. Yakışıklı, mavi gözlü ve uzun boyluydu; ayrıca bilgisayarlara meraklıydı. Kıbrıs'taki bir üniversitede bilgisayar mühendisliğinde okumaya başladı. Beş-altı yıl sonrada okulu bitirerek mühendis oldu. Evleri Antalya'daydı. Dedem rahmetli olmuştu. Hasan Ağabey diplomasını alır almaz anneannemin yanına İstanbul'a geldi. Bir telefon şirketinde işe başladı. Bir zaman işine devam etti. Kısa dönem askerliğini yaptıktan sonra da aynı iş yerinde çalışmaya başladı. Bu arada ben İstanbul'da Otomotiv Mühendisliği’ni bitirdim. Aynı yıl yüksek lisansı kazandım. Babam arada bir Hasan Ağabey’e takılıyordu. "Artık evlenme zamanı. Evlen de mürüvvetini görelim." Hasan Ağabey’in aynı iş yerinde yeni tanıştığı kız arkadaşı vardı. Şirkete yeni girmişti ve İngiltere'de mühendislik okumuştu. Bir zaman sonra baharda nişanlandılar. Eylül ayında da İzmir'de nikâhları vardı. Nikâh gününden bir gün önce İstanbul’dan yola çıkıp İzmir'e gittik. Nikâh salonunu bulduk. Çok mutluydular çiftler. Yoğun bir davetli kalabalığı vardı. Nikâhları kıyıldı. Genç çiftleri tebrik ederken babam Hasan Ağabey’e "Şimdi senin de çocukların olacak ‘Üüvee üüvee...’ diye ağlayacak, inşallah sende üzülüp ağlamazsın." dedi gülerek... Yapılan espriye Hasan Ağabey de gülmeye başladı.
Erdal KARASU
YazarFilmlere, şarkılara, şiirlere, romanlara ve aklımıza gelebilecek her türlü sanat eserine ilham kaynağı olacak kadar büyüleyici bir güzelliğe sahip şehirdir İstanbul… Yüzyıllara dayanan geçmişiyle fark...
Yazar: Erdal KARASU
İbadetin, sabrın, paylaşmanın, yardımlaşmanın ayı Ramazan; hazırlıklarla, coşkuyla beklenen özel bir dönem. Hem birlik olduğumuz hem de huzuru yaşadığımız bu ayda kutsal mekânları ziyaret eder, dualar...
Yazar: Erdal KARASU
Birbirine bitişik ya da yakın yerlerde yaşayan, yakın dükkânlarda çalışan kişilerdir komşularımız. Aramızda oluşan saygı, sevgi, hak ve görevleri, sosyal ilişkileri komşuluk olarak nitelendiririz. Kom...
Yazar: Erdal KARASU
Okulda, evimizde, bahçemizde arkadaşlarımızla oynadığımız tadına doyulmaz oyunlar o kadar eğlencelidir ki; kendimizi kaptırır, hiç bitmesin isteriz. Eve giriş zamanımız geldiğinde üzülür, birazda kıza...
Yazar: Erdal KARASU