HAYAT VE ÖLÜM
Ecel geldi cihâne Baş ağrısı bahâne. Bu dünyaya gelip gelmemek elimizde olmadığı gibi, zamanı gelince ecel şerbetini içip içmemek de elimizde değil. Zira her yapılan yıkılır, her yeni eskir, her topluluk dağılır ve her doğan ölür. Doğdun başladı sarma, bir gün bitecek yumak Hayat her an ölümle, iç içe akan ırmak... O halde, hayat nedir? Bu dünya hayatı, bir soru ile başlar, bir soru ile biter. İlk soru; “Adını ne koydunuz?”, Son soru; “Merhumu nasıl bilirdiniz? ” Rabb’im böyle yaratmış, gereklidir bir fâil Rahimden ebe alır, dünyadansa Azrail... “Hayat, ezanla namaz arasıdır.” Doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet getirilir ki, geriye cenaze namazın kaldı, “ona göre yaşa” demektir. Başka bir ifade ile “hayat, iman ve tebliğdir.” İmandır o cevher ki, ilâhi ne büyüktür İmansız olan paslı yürek, sînede yüktür. Tebliğ ise, Allah’la kul arasındaki tüm engelleri kaldırmak, başta nefis olmak üzere bütün kötülüklerle ömür boyu mücadele etmektir. Hayat, güzel şeyleri hayata hâkim kılma çabasıdır. Bir hayat, başka bir hayata asla “pusu” kurmamalı. Ölüm; yok olmak değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Ölüm, dostu dosta kavuşturan “köprü”dür. Kulu, Yaratan’ına o kavuşturur. Ölüm, dünya meşakkatlerinden “terhis” olmak demektir. Ölüm, iyilerle kötüleri ayıran yol ayrımıdır. Ölüm, ders almak isteyenler için en güzel “vaaz”dır. “Her canlı ölümü tadacak, ölüm ırmağı her eve uğrayacaktır.” Her insan bir kere ölür, bir daha ölmemek üzere... Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat iki şey istisna: ihtiyarlık ve ölüm. “Mademki ölümü öldüremiyoruz, kabir kapısını kapayamıyoruz.” o halde o güne hazırlıklı olalım. Kabir ehli âdeta, kendi hal diliyle, “Biz de gezerdik sizin gibi, siz de gelirsiniz bizim gibi.” diyerek yaşayanları ikaz etmektedir. Hepimiz “Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz.”, Ana rahminden geldik pazara, Bir kefen aldık, döndük mezara. Bu dönüş ya iman ya da küfür yükü ile olacaktır. İmanın karşılığı cennet, küfrün karşılığı ise cehennemdir. Bir insan, ya bu dünyada temizlenecek ya da cehennemde temizlendikten sonra cennete girecektir. Çünkü cennet, temizlerin yeridir... Kimse bilmez o ânı, eceli bağlamaz yaş Hayat dediğin ne ki, çabuk solan bir kumaş... Bir kişi ölünce gerçekten “er kişi” ya da “hatun kişi” dedirtebiliyorsa o kişi için, bu büyük bir rütbedir. İnsan vardır; doğar, büyür ve ölür. İnsan vardır; doğar, büyür ve ölmez. Ne mutlu o öldüğü hâlde ölmeyenlere... Zaten hayatın özü, “ölmeden ölmek, öldüğü halde ölmemek” demek değil midir? Ölünce insanoğlu, geride yoksa eser Defteri rafa kalkar, kalemi ona küser... Bir insan için, öldüğü zaman güzel bir miras bırakmak, belki de hiç ölmemekten daha hayırlıdır. Akıllı insan, ölüme ve onunla başlayan hayata hazırlıklı olan insandır…
Hanife IŞIK
YazarAkrabalar arası ilişkiler, Allah rızası için sevgi esaslı, saygı ve nezaket kurallarına uygun tanzim edilmelidir. Yakınlarımızı uygun bir şekilde ziyaret etmek, onları unutmamak, hal ve hatırlarını so...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Kültürümüzde karıştırılan ve birbiri yerine kullanılan mahrem ve namahrem kavramlarının bilinmesi, kadın erkek ilişkilerinin dinî, ahlakî ve edebî ölçülerde sürdürülebilmesi açısından zaruridir Mahrem...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Soğuk bir kış gecesinde eve dönerken, kaldırımın ortalık yerinde duran genç bir adama rastladım. Derin derin soluk alıyor ve düşmemek için yanındaki elektrik direğine sarılıyordu. Bir vitrine bakıyorm...
Yazar: Sema KORKMAZ
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (a.s.)’den günümüze doğru tarihî bir yolculuk yapacak olursak, Hz. Âdem (a.s.)’in oğullarından Hâbil ve Kâbil’e kadar tek olan yolun Hâbil ve Kâbil’le ikiye ayrıldı...
Yazar: Hanife IŞIK