Özlemle Beklenen Zaman Dilimi: Üç Aylar
Dinimizde kutsal sayılan geceler¸ bu ayların içinde yer almaktadır. Sevgili Peygamberimiz ve onun güzide sahabesi bu aylara ve bu gecelere özel bir önem atfetmişlerdir. Zira Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde bu mübarek aylarda özellikle kandil gecelerinde yapılan ibadet ve hayırlara kat kat sevap verileceğine dair açıklamalarda bulunmuşlardır.
Bu kutsal kandil gecelerinde camiler dolmakta¸ Kur'ân'lar¸ mevlitler okunmakta¸ salâvat-ı şerifeler getirilmekte¸ dualar edilerek Yüce Allah'tan tüm insanlar için af ve mağfiret istenmektedir. Bu kutsal kandiller vesilesiyle inançlarımız kuvvetlenmekte ve gönüllerimiz günah kirlerinden arınmaktadır. İnananlar kardeş olma şuuruna ererek birbirlerine karşı sevgi¸ saygı ve hoşgörü duygularıyla yardımlaşma ve dayanışmaya yönelmektedirler. Böylece bu kutsal kandiller¸ fert ve toplum hayatında hayırlara vesile olmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) üç aylar hakkında şöyle buyurmuştur: "Recep¸ Allah'ın ayı¸ Şaban benim ayım¸ Ramazan da ümmetimin ayıdır."[1]
Mübarek üç ayların ilki Recep ayıdır
Bu ayın ilk Cuma gecesi Regaib Kandilidir. Regaib kelimesi; "çok değerli hediye¸ bağış¸ içten gelerek ve yoğun bir şekilde arzu edilen şey" anlamlarına gelmektedir. İhsanı bol olan Rabbimizden günahlarımızın mağfiretini¸ ömrümüzün bereketini isteyerek gündüzünü oruç¸ gecesini namazla geçirmemiz gereken bir gecedir. Ayrıca bu gece¸ bundan sonra gelecek olan kutsal gecelerin ve Ramazan ayının ilk habercisidir. Nitekim Recep ayının başlangıcında Peygamberimiz (s.a.v.)'in şöyle dua ettiği rivayetler arasında yer almaktadır:
"Ey Allah'ım¸ Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl¸ bizi Ramazan'a kavuştur."[2]
Recep ayı¸ gerek İslâm'dan önce gerekse İslâm'dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dini gelmeden önce¸ bu ay girer girmez¸ Arap kabileleri arasında harp etmek¸ baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır¸ herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi. İslâm geldikten sonra da¸ bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay¸ Regaip ve Miraç gibi mübarek geceler ve ilahî tecellilerle şereflendirildi. Recep ayının ilk Cuma gecesi¸ Regaip Gecesi¸ yirmi yedinci gecesi¸ Miraç Gecesidir.
Miraç Gecesi; Allah'ın sevgilisi Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Mekke'deki Mescid-i Haram'dan¸ Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürdüğü[3] ve oradan da göklere yükselttiği gecedir. Miraç Gecesi¸ Cenab-ı Hakk'ın Hz. Peygamber (s.a.v.)'e büyük hakikatlerin ilahî sırlarını gösterdiği¸ vasıtaları kaldırarak ilahî vahye muhatap kıldığı¸ kendi ayetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği¸ müminlere namazın farz kılındığı ilahî lütuflarla dolu olan bir gecedir.
Üç ayların ikincisi ise Şaban ayıdır
Bu ay da Hz. Peygamber (s.a.v.)'in değer verdiği¸ bol bol ibadet ettiği ve oruç tuttuğu bir aydır. Nitekim bu ayın on beşinci gecesi Berat Gecesi olarak kutlanmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'den gelen bazı rivayetlerde¸ sevgili Peygamberimizin Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiği belirtilmektedir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Şaban'ın 15. gecesini ibadetle¸ gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahu Teâlâ buyurur ki: Af isteyen yok mu¸ affedeyim. Rızık isteyen yok mu¸ rızık vereyim. Dertli yok mu¸ sıhhat¸ afiyet vereyim. Ne isteyen varsa¸ istesin vereyim' Bu hâl¸ sabaha kadar devam eder."[4] İşte bundan dolayı¸ bu geceyi ibadetle geçirmek¸ büyük bir sevaba vesile olmaktadır. Ayrıca bir kısım bilginlerin¸ kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan¸ Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin;[5] Hicretin ikinci yılında Berat Gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmıştır.[6]
Üç ayların üçüncüsü ise mübarek Ramazan ayıdır
Yüce Allah¸ mübarek Ramazan ayını diğer aylarda bulunmayan hayır ve bereketli birçok özellikle süslemiştir. Bu ay¸ müminler için rahmet ve mağfiret ayıdır. Ramazan; evveli rahmet¸ ortası mağfiret sonu da cehennem azabından azat olma ayıdır. Bu ay¸ şifa ayıdır¸ hayır ayıdır. Bu ay¸ orucu¸ sahuru¸ iftarı¸ teravihi¸ dolan camileri¸ dinlenen vaaz ve mukabeleleri ile bereket ayıdır¸ şefaat ayıdır. Bu ay¸ öz ifadeyle Kur'ân ve oruç ayıdır. Nitekim Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Kim¸ inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa¸ geçmiş günahları affedilir."[7]
Bu ayın Allah katında büyük bir değeri olduğundan; insanları doğru yola ileten¸ insana insanca yaşamayı¸ çalışmayı¸ ilerlemeyi öğreten¸ insanı ahlaklı¸ faziletli dürüst bir hayata sevk eden Kur'ân-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bu hususta yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ramazan ayı öyle bir aydır ki¸ Kur'ân-ı Kerim onda indirilmiştir. (O Kur'ân ki) insanlara hidayettir. Onda doğru yolun¸ hak ile batılı ayırt eden hükümlerin nice açık delilleri vardır. O hâlde içinizden kim o aya erişirse oruç tutsun. Kim hasta olur yahut seferde bulunursa¸ o zaman tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allah size kolaylık diler¸ size güçlük istemez."[8]
Kur'ân-ı Kerim'de ifade edildiği gibi bu ay içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi bulunmaktadır. Dolayısıyla Kadir Gecesinin dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yüce Allah¸ bu gecenin öneminin nereden kaynaklandığını bizlere Kadir suresinde şöyle açıklamaktadır: "Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?" Yüce Allah¸ bu soruyla bu gecenin önemini vurguluyor. Sonra Kadir Gecesinin faziletini üç madde ile söyle açıklıyor:
Birincisi¸ Kur'ân-ı Kerim bu gece inmeye başlamıştır.
İkincisi; "Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır." Bin ay¸ yaklaşık olarak 84 yıl eder. İşte bu gece yapılan ibadet¸ âdeta içinde Kadir Gecesi olmayan seksen dört yıl ibadet etmek kadar sevaptır.
Üçüncüsü; "Melekler ve Ruh¸ o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner." Bu ayette meleklerin ve Ruh'un Rablerinin izniyle yeryüzüne inecekleri belirtilmektedir. Ayetteki Ruh'tan kasıt¸ Cebrâil'dir. "Tan yeri ağarıncaya kadar o gece selamettir." Yani o gece melekler mü'minlere selam verirler. Çünkü melekler¸ gecenin başından itibaren ta tan yeri ağarıncaya dek grup grup inerler.
Mübarek Gün ve Gecelerin Fert ve Topluma Kazandırdıkları
Dinimizde kutsal sayılan gün ve geceler¸ fert ve toplum hayatında birçok hayra vesile olmaktadır. Bunlardan bazılarını şu şekilde zikredebiliriz:
1. Yapılan dua ve niyazların dalga dalga Allah'a ulaşmasına¸ dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok etmesine vesile olur.
2. Yıl boyunca bilerek veya bilmeyerek işlenen günahlardan kurtulma ve arınmaya vesile olur.
3. Yapılan ibadetler¸ okunan Kur'ânlar ve getirilen salâvat-ı şerifelerle sevaplarla bezenmeye vesile olur.
4. Geçmişin muhasebesini yaparak¸ geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkândır.
5. İnsanlar arasında İslâm kardeşliğinin yaşanmasına vesile olur.
6. Barış¸ hoşgörü¸ kardeşlik ortamının doğmasına¸ birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine¸ insanî ve ahlakî erdemlerin yeniden yeşermesine vesile olur.
7. Zenginlerin fakirleri hatırlamasına¸ onlara yardım ellerini uzatmalarına¸ böylece insanlar arasında yardımlaşma ve dayanışmanın artmasına vesile olur.
8. İnsan hayatında otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olur.
9. Dünyevî meşguliyetlerden sıyrılıp yaratılış gayesini düşünmeye¸ gerek yaratanla gerekse yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.
Hayat su gibi akıp gitmektedir. Dün¸ hatası ve sevabı ile geçmiştir. Geçen günleri geri getirmek mümkün değildir. Gelecek günleri yaşayacağımıza dair bir garantimiz de yoktur. Bugünün değerlendirilmesi ise bizim elimizdedir. Mübarek gün ve gecelerin manevi ikliminden yararlanarak içinde bulunduğumuz zamanın kıymetini bilip üzerimize düşen kulluk görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmalıyız.
Bu mübarek gün ve geceler¸ kendimizi toparlamak¸ sorgulamak¸ davranışlarımıza çeki düzen vermek için bulunmaz fırsatlar sunmaktadır. Bir kere daha¸ bu mübarek gün ve gecelerde geçmişimizin muhasebesini yapıp geleceğe hazırlıklı olmanın tedbirlerini almalıyız.
Bütün okuyucularımızın üç aylarını ve Regaip Kandillerini kutluyor¸ hayırlara vesile olmasını yüce Mevlâ'dan niyaz ediyorum.
[1] Aclûnî¸ Keşfu'l-Haf⸠I¸ 423¸ Hadis No: 1358
[2] Ahmed b. Hanbel¸ el-Müsned¸ I¸ 259
[3] Bkz. 17/İsr⸠1
[4] İbn Mâce¸ İkâme¸ 191
[5] Bkz.¸ 2/Bakara¸ 185
[6] Geniş bilgi için bkz.¸ DİA¸ V¸ 475-476
[7] Buhârî¸ İman¸ 28; Savm¸ 6; Müslim¸ Sıyam¸ 203; Tirmizî¸ Savm¸ 1
[8] 2/Bakara¸ 185
Mehmet SOYSALDI
YazarYüce Allah Tevbe Sûresi 34-35. âyetlerde şöyle buyurmaktadır:“Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolund...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Tasavvuf geleneğinde rüyalar¸ manevî yolculukta yükselişin ve ilerlemenin göstergelerinden biri olarak görülmüştür. Sufilere göre rüyalar fenomenler ve numenler dünyasında¸ yani hissedilir âlem ile ak...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Allahu Teâlâ, Enbiyâ Sûresi 35. âyette şöyle buyurmaktadır: “Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.”Bu âyette if...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Yüce Allah, Haşr Sûresi 18-19. âyetlerde şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakı...
Yazar: Mehmet SOYSALDI