Hz. İbrahim Peygamber (a.s) 'den Duâ Örnekleri
Hayat kitabımız Kur'ân bize¸ pek çok duâ örnekleri sunar. O¸ bu sunumlarıyla bizlere¸ en doğru¸ en makbûl duâları öğretir. Onun bize aktardığı duâlar¸ tertemiz ağızlardan çıkmış ve kabule şayan olmuş makbûl ve mübârek duâlardır. Bizler¸ bu duâları Rabb'imize yakarmak için fırsat bilmeli¸ o duâlarla O'ndan istemeliyiz. Onları okurken¸ kendi günahkâr ağızlarımızla değil¸ o duâları yapan mübârek ağızlar olarak O'na yalvarmalıyız. Sözgelimi¸ "Ya Rab! Sana¸ günahkâr ağzımla değil¸ dost kulun İbrahim'in mübârek ağzıyla duâ ediyorum." demelidir.
Kur'ân'da en fazla duâları geçen peygamber¸ Hz. İbrahim (a.s.)'dir. Hz. İbrahim Peygamber¸ pek çok peygamberin atası olduğu gibi¸ son peygamber¸ Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in de atasıdır. İsrailoğulları'na gönderilen pek çok peygamber onun oğlu Hz. İshak (a.s.)'ın soyundan geldi¸ son peygamber de onun öteki oğlu Hz. İsmail (a.s.)'in soyundan geldi. Yüce Allah¸ Kur'ân'da insanlığı İslâm'a çağırırken yüce dinini Hz. İbrahim (a.s.)'e nisbet ederek "Babanız İbrahim'in dini."1 diye nitelendirdi.
Hz. İbrahim Peygamber'in bu duâlarının bereketiyle Mekke ve çevresi mânen ve maddeten bereketlere gark olmuş¸ onun neslinden pek çok peygamber gelmiş ve insanlığı irşâd etmiştir. Nihâyet yine onun neslinden gelen son peygamberle insanlık bir kez daha aydınlanmış ve onun sönmeyen meş'alesi ile doğru yolu bulmuş ve bulmaya da devam etmektedir.
Hz. İbrahim (a.s.)'in tevhîd mücâdelesi de bizlere sayısız dersler sunan bereketli bir mücâdeledir. O önce babasını ve yakın çevresini putlara tapmaktan sakındırdı ve tevhîde çağırdı. Daha sonra davetini tabandan tavana herkese yaydı¸ halkına da ulaştı¸ en üst seviyede yöneticilere de. O¸ insanları iknâ etmek için aklî deliller kullandı. O¸ gönlünü Rahmân'a¸ dilini burhâna¸ malını ihvâna¸ oğlunu kurbâna¸ cânını nirâna fedâ eden bir Tevhîd eri olarak tarihe geçti¸ bizlere örnek oldu.
O¸ gönlünü Rahmân'ın sevdâsıyla doldurdu ve O'na dost oldu.
Allah'ın dinini insanlara¸ iknâ edici keskin delillerle sundu.
O¸ çok cömertti¸ malını fakir fukarâ kardeşleriyle paylaşmaktan çekinmedi.
Rabb'i isteyince oğlunu kurban etmeye hazır olduğunu gösterdi.
Tevhîd yolunda gözünü kırpmadan Nemrud'un dağ gibi ateşine atılmaktan korkmadı.
Biz Hz. İbrahim Peygamber'i aile boyu¸ günlük olarak namazlarımızda okuduğumuz salavât duâlarında defalarca anmaktayız. Aslında onu anmakla¸ onun güzelliklerini hatırlayıp¸ o güzellikleri yaşatmaya azmettiğimizi söylemiş oluyoruz.
Bu yazımızda Allah'ın dostu o güzel insandan iki duâ örneği sunmak istiyoruz:
O¸ yeryüzünün ilk mâbedi Kâbe'yi yeniden inşâ etti. Oğlu Hz. İsmail (a.s.) ile birlikte Kâbe'yi inşâ ettikten sonra şöyle yakardı:
"Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl¸ beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! Çünkü onlar (putlar)¸ insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular.
Rabbim! Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse¸ artık sen gerçekten çok bağışlayan¸ pek esirgeyensin.
Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben¸ neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında¸ zirâat yapılmayan bir vâdîye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.
Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lûtfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duâyı işitendir.
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duâmı kabul et!
Ey Rabbimiz! Hesâbın görüleceği gün beni¸ ana-babamı ve mü'minleri bağışla!" 2
İbrahim ve âline selâm olsun. Şimdi onun bu duâlarında dikkatimizi çeken çok önemli hususlara işaret edelim:
"Rabbim¸ bu şehri güvenli kıl."
Dini hakkıyla yaşayabilmek için güvenli bir yurt gereklidir. Pek çok tevhîd adamı¸ bulunduğu yerde dinini huzurla yaşayabilecek güvenli bir yurda dönüştürmek için çırpınmış¸ bu gerçekleşmeyince daha güvenli yurtlara hicret etmiştir.
"Beni ve soyumu putperest eyleme."
Bu duâsında onun¸ kendisi ve nesli için iman ve İslâm endişesi taşıdığına şahit olmaktayız. Bir tevhîd eri olarak o¸ şirke düşmekten Allah'a sığınmakta¸ kendisi ve ehli için hüsn-i hâtime talep etmektedir.
"Ekin/ot bitmeyen yer"
Kutsal evin kutsallığı iyice anlaşılsın diye¸ oraya insanlar yalnızca O'nun için gelsinler¸ dikkatleri başka yere kaymasın diye Kâbe¸ ekin-ot bitmeyen taşlık bir vâdîye yapılmıştır.
"Namazı/kulluğu ikâme etsinler."
Bir mâbedi yapmaktaki asıl amaç¸ içerisinde Rabb'e kulluk ve ibadet edilmesidir. Yoksa mâbed yapmak¸ görkemli¸ içi boş binalar yapmak değildir.
"Gizli açık her şeyi bilen Allah"
Bu bilinci muhâfaza edip ona göre hareket etmeli¸ O'nun karşısındaki esas duruşumuzu ona göre belirlemeliyiz. Duâ ederken¸ hayır bir iş yaparken o¸ niyetlerimizi çok iyi bilmektedir.
"Nimetlerine karşılık sonsuz şükürler"
Nimet şükür ister. Her insanın üzerinde Yüce Rabb'in sayısız nimetleri vardır. Kul onları fark etmeli ve o nimetlerden dolayı nimetin asıl sahibine şükretmelidir. Gerçek şükür¸ nimeti Yüce Rabb'in ölçüleri doğrultusunda kullanmaktır.
"Aile boyu namaz/kulluk"
: Hz. İbrahim (a.s.) duâsında¸ zürriyetiyle birlikte kendisinin namazı ikâme edenlerden olmasını istemiştir. Zira aile bireyleri hep birlikte sofraya oturduklarında¸ hep birlikte seccâdeye baş koyduklarında¸ hep birlikte el açıp duâya durduklarında o ailede huzur ve bereket olur.
"Kurtarıcı önce kendini¸ sonra ailesini¸ sonra insanları kurtarandır."
Hz. İbrahim (a.s.)'ın duâsında önce kendisinin¸ sonra anne babasının¸ daha sonra da mü'minlerin bağışlanması için bağışlanma dileği oldukça dikkat çekicidir.
"İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabb'i (benim dostumdur)¸ beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. Beni yediren¸ içiren O'dur. Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'dur. Benim canımı alacak¸ sonra beni diriltecek O'dur. Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
Rabb'im! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. Bana¸ sonra gelecekler içinde¸ iyilikle anılmak nasip eyle! Beni¸ Naîm cennetinin vârislerinden kıl. Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et)¸ çünkü o sapıklardandır. (İnsanların) dirilecekleri gün¸ beni mahcup etme. O gün ki¸ ne mal¸ ne de oğullar yarar verir. Ancak Allah'a sağlam ve temiz kalb getiren (yarar görür)"3
Duâlarda Yüce Allah'ın erişilmez kudretine¸ O'nun âlemlerin Rabb'i oluşuna¸ Aziz ve Hakîm oluşuna¸ yaratan ve yöneten¸ doyuran ve kandıran¸ hastalananlara şifâ veren¸ yaşatan ve öldüren oluşuna vurgu yapılıyor. Demek ki¸ duâ ederken Yüce Allah'ın üzerimizdeki sayısız nimetlerini hatırlamalı ve zikretmeliyiz. Çünkü Rabb'imiz¸ "Rabb'inin nimetlerini hatırla ve anlat." buyuruyor.
"Yüce Yaratıcı âlemlerin Rabb'idir."
İnsanın bu gerçeği aklında tutması¸ hem O'na ibadette dâim olmasını sağlar hem de bunu gönüllü yapmasını sağlar.
"Hastalandığımda şifâ veren O'dur."
Bir imtihan sorusu olarak insanın başına gelen hastalıklar¸ onun maddî ve mânevî olarak zayıf düşmesine sebep olur. Bunun sonucunda insan¸ şifâ arayışında bâtıl¸ hurafe ve yanlış yollara düşebilir. Oysa şifâ verenin Allah olduğuna inanan insan¸ hastalandığında karamsar olmaz¸ ümitsizliğe düşmez¸ sabretmesi halinde hastalığının günahlarına keffâret olacağını yahut Rabb'i katında derecesinin artacağını düşünür¸ meşrû yollardan tedâvi olmak için gerekenleri yapar ve duâlarıyla Rabb'inden şifâ ister.
Hz İbrahim (a.s.)'in duâlarında hem dünya hem âhiret güzellik ve hayırlarının istendiğini görmekteyiz. Peygamber de olsa¸ bağışlanma dileği duâlarının temasını teşkil etmektedir.
Evet¸ Hz. İbrahim (a.s.)¸ duâlarıyla bize örnek olmaya¸ bizim mânevî hayatımızı aydınlatmaya¸ gönüllerimizi ve beyinlerimizi donatmaya devam ediyor. İbrahim ve Âline/yolunda gidenlere selâm olsun!
Ali AKPINAR
YazarDoğduk ölmek için, ölürüz dirilmek için. Dirileceğiz hesaba çekilmek için. Hiçbir şey boşuna ve anlamsız değil. Güneş batar, yeniden doğmak için. Bu yüzden doğmak için batan güneşe, batışı zor gelmez....
Yazar: Ali AKPINAR
İslâm, Peygamberimiz’in yirmi üç yıllık nübüvvet mücâdelesinin sonunda bütün insanlığa hitâben okuduğu Vedâ Hutbesi’nde söylediği, “Ey insanlar, sözümü iyi belleyin. Burada bulunanlar, burada bulun(a)...
Yazar: Ali AKPINAR
Mekke’de Kâbe’ye nâzır bir tepede bir adam çevresindekilere şöyle sesleniyor: “Ey Araplar, gelin dilinizi benden öğrenin!” Bu adam, 1074 tarihinde Türkmenistan’ın Zemahşer/Hârizm kentinde doğmuş Mahmû...
Yazar: Ali AKPINAR
İslâm, sorumlulukları önceleyen dindir. Sınav dünyasında önce sorumluluklarımızı bilmeli ve onları yerine getirmeliyiz ki, haklarımızı konuşabilelim. Başka kültürlerde haklar öncelenir, sorumluluklar ...
Yazar: Ali AKPINAR