DEDEMİN SARIĞI!

Dedemin sükûtu hikmet saçardı¸ Sohbete kahveden bahane çıkar… Her çiçeğin yaprağını açardı¸ Toprağın bağrından şahane çıkar… Dedemin yazısı eskimez yazı¸ Öteler ötesi gönül niyazı¸ Başında sarığı kefen beyazı¸ Mümin musallaya mestane çıkar… Dedemde sevgiler almış demini¸ Taşa da söylemez sözün kemini¸ Yüreğe koyarsan öfkeyi¸ kini¸ Akıl cendereden divane çıkar… Dedem der ki; Geçmişini hatırla¸ Lambayı dinlendir¸ kapıyı sırla¸ Misafiri ceddin gibi ağırla¸ Ağaç kovuğundan zamane çıkar… Dedem öğüt satar¸ ibret alırdı¸ Kanaat eğirir¸ gayret alırdı¸ Tefekkür ufkunda hayret alırdı¸ Duygular süzülür rindane çıkar… Dedem yokluk-açlık nedir bilirmiş¸ Bela nefsin oltasında gelirmiş¸ Zehir bile bal tasında gelirmiş¸ Sanma düşmanların merdane çıkar… Dedem hep ağlardı bahtı karama¸ Dualar¸ sevdalar sardı yarama¸ Bir milletin benliğiyle oynama¸ ‘Altı kaval üstü şişhane çıkar’… Dedem besmelesiz adım atmazdı¸ Seher vakti kalkar¸ ölse yatmazdı¸ Kendinden gayriye kızıp¸ çatmazdı¸ Halk içinden böyle dürdane çıkar… Dedemde tebessüm dünya ziyneti¸ Yalın ayak yürü¸ çekme mihneti¸ Mutluluk getirmez mal-mülk cinneti¸ Kulübe sandığın kâşane çıkar… Dedemdi eseri yüce devletin¸ Çağların rüyası şanlı savletin¸ Bizde emaneti Hakk’a davetin¸ Yollar Peygamber-i zişane çıkar…