ZORLUKLARLA BAŞETMEDE DUANIN ROLÜ
Du⸠Allah’la ilişki kurma ve ondan yardım dileme halidir.
Du⸠Allah’la ilişki kurma ve ondan yardım dileme halidir. İnsanın görünmez varlık olan bütün varlıkları var eden¸ en yüce kudret ve hikmet sahibi¸ insanın en büyük desteği¸ dostu ve yardımcısı olan Yüce Mevla ile birleşme ve kaynaşma yolunda sarfedilen bir gayrettir. Dolayısıyla¸ bireyin tüm benliği ile Allah’a yönelmesi ve Allah’ı anması yönüyle du⸠bir ibadettir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Duâ ibadetin kendisidir” dedikten sonra şu ayeti okumuştur ;
“Rabbiniz buyurdu ki ; Bana duâ edin¸ Duânızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler¸ yarın horlanmış olarak cehenneme gideceklerdir.” (Tirmizi¸ Ayet ; Mümin¸ 60 .)
Duâ sadece belirli zaman ve mekanlarda yapılan ibadetler gibi değildir. Mümin¸ ihtiyaç duyduğu yahut arzuladığı her an yaratanına yönelerek duâ edebilir. Önemli olan samimi olmak ve duânın kabul olacağına inanmaktır. Peygamberimiz (s.a.v.):“ Duâlarınızın kabul edileceğine inandığınız halde Allah’a duâ ediniz. İyi biliniz ki¸ Allah¸ gafil olan ve gönlü Allah’tan başka bir şeyle meşgul bulunan kimsenin Duâsını kabul etmez.” buyurmuştur.
Duânın¸ insanın üzüntü¸ sıkıntı ve kederini aşabilmesinde önemli rolü vardır. Gandhi : “duâ ve ibadet olmasa idi¸ ben çoktan çıldırırdım” derken¸ Amerikanın önemli filozoflarından W. James: “ şüphesiz üzüntünün başlıca ilacı din ve imandır” demiştir. Çünkü inanan bireyin sığınabileceği ve yardım görebileceğini umut ettiği güç sahibi Yüce Varlık¸ duâ anında hissedilmekte ve yaşanmaktadır. Yüce Rabbimiz:
“Kullarım sana benden sorarlarsa¸ benim onlara yakın olduğumu¸ bana duâ edenin Duâsına karşılık vereceğimi söyle” buyurmuştur. (Bakara¸ 86)
Resulullah (a.s.)¸ yaptığı çeşitli duâlarla¸ ashabının sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olmuştur. Bu çerçevedeki bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Darda kalanın okuyacağı duâ şudur : “ Ey Allah’ım ! rahmetini umuyorum¸ göz açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsimle bırakma¸ bütün işlerimi düzenli kıl. Başka ilah yoktur¸ ancak sen varsın !”
Sevgili Peygamberimiz¸ (s.a.v.) çok istiğfar etmiş ve ashabına da çok istiğfar etmelerini tavsiye etmiştir. Bir hadisinde; “ Kim bol bol istiğfar eder¸ yani bağışlanmasını dilerse¸ Allah ona her bunalımdan çıkış yolu¸ her kederden kurtulma ve ummadığı yerden rızık verir.” buyurmuştur.
Duânın¸ sadece stres ve diğer psikolojik huzursuzlukları aşmada değil¸ fiziksel rahatsızlıkları aşmada da etkili bir ibadet olduğu görülmektedir. Nitekim Dr. Alex Carrel : “ Sadece her türlü tedavinin imkansız veya başarısız olduğu hallerde duânın sonuçları kesin olarak tayin ve tespit edilebilmektedir.” der. Çünkü¸ bu tür tedavilerde ¸ hastanın iyi olacağına güçlü bir şekilde inanması¸ vücudun direncini artırarak ¸ iyi olmasını kolaylaştırmaktadır. (Hüseyin Peker¸ Din Psikolojisi¸ İstanbul¸ 2003¸ s. 130.)
Her şeyden önce¸ insana güç veren en önemli psikolojik güdü umuttur. İnsan¸ umutsuz yaşayamaz. Bu nedenle duâ eden kimseler¸ Yüce Allah’ın yardımı ve desteği konusunda ümitli kimselerdir. Bir beklentisi olmayan insan neden duâ etsin ki? Böyle olduğu içindir ki¸ duâ edenin iyimserliği artar. Çünkü¸ hayatın her türlü sıkıntıları ve yaşanabilecek her türlü sorunlar karşısında kendini koruyacak ve güvenebileceği bir ilahi güce inanmaktadır. Ona göre¸ bilen¸ duyan ve anlayan öylesine yüce ve büyük bir güç vardır ki¸ ondan başka çare ve umut kapısı yoktur. Yaşarken de onunla ve ona muhtaçtır insan¸ öldükten sonra da. İnanan bir insan bilir ki¸ Yüce Allah’ın yarattıklarına karşı merhameti sözlerle anlatılamaz. Hiçbir insan ondan daha merhametli olamaz. O halde¸ O’na duâ etmekten daha rahatlatıcı¸ O’nu¸ içimizde hissetmekten daha huzur verici bir şey düşünülebilir mi?
Duâyı yalnız ve gizlice yapmak güzel ve faydalı bir davranış olduğu gibi¸ toplu halde yapılan duâlar da sosyal bütünleşme açısından faydalıdır. Toplu duâlarda¸ aynı inancın etrafında toplanan¸ dertlerini ve sevinçlerini paylaşan insanların kalpleri birbirine ısınır. Böylece birbirlerine daha yakınlaşırlar¸ birlik ve beraberlik duyguları içinde kaynaşmaları sağlanır.
O halde¸ sonuç olarak¸ hem kendimize¸ hem birbirimize duâ edelim. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeden¸ sürekli O’na yönelelim ki¸ her iki dünyamız da huzurlu ve mutlu olsun.
Mustafa Doğan KARACOŞKUN
YazarDinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Kur'an'a göre insan¸ ruh ve bedenden meydana gelmiş olup yaşantı ve davranışlarıyla işlev gören bir varlıktır.Kur'an'a göre insan¸ ruh ve bedenden meydana gelmiş olup yaşantı ve davran...
Yazar: Mustafa Doğan KARACOŞKUN
Bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasına değersizlik duygusu adı verilir.Bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamas...
Yazar: Mustafa Doğan KARACOŞKUN