Zeytin Hakkı İçin!
Yüce Rabb’imiz, varlıklar için çok önemli olan şeylere yemin ederek onlara dikkat çeker ve onların kıymetini bilmemizi ister. Onlardan biri de zeytin nimetidir. “İncir ve zeytine and olsun…”1 Bu âyetinde Yüce Rabb’imiz ya doğrudan zeytin nimetine yemin etmiştir, ya da onun bolca yetiştiği Filistin’deki Zeytün Dağı’na yemin etmiştir ki, orası Hz. İsa başta olmak üzere pek çok peygamberin yaşadığı toprakların içerisindedir. Bu âyetten başka altı farklı âyette zeytinden, bir âyette de yağından bahsedilir. Bu nimetten bahseden âyetler, Kitabımızda şöyle sıralanır: “O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden, birbirine benzeyen ve benzemeyen yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkardık. Ürün verdiklerinde ürünlerine, olgunlaşmalarına bir bakın. Bunlarda, inananlar için, şüphesiz, âyetler vardır.”2 “Çardaklı ve çardaksız bağları inşa eden Allah’tır. Tatları çeşitli ekin ve hurmaları, zeytin ve narı birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratan O’dur. Ürün verdiği zaman ürününden yiyin, devşirildiği ve biçildiği gün hakkını verin; israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.”3 “Allah o suyla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda ders vardır.”4 “Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyveler bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tûr-ı Sînâ’da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.”5 “Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz. Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.”6 Âyetlerde insanlık için en temel gıda maddeleri olan ekin, hurma, üzüm, nar arasında zeytin zikredilmiştir. İlk âyetteki ekin, hurma, üzüm, zeytin ve nar sıralaması da dikkat çekicidir. Şöyle ki; ilk sıradaki ekin varlıklar için temel gıdadır. Sonrakiler ise meyvelerdir. Meyvelerden ilk sırada hurma sayılmıştır, çünkü hurma özellikle Kur’ân’ın ilk muhâtaplarının en fazla tükettiği besleyici ve leziz en temel gıdadır. Ardından gelen üzüm, koruğundan olgunlaşmasına, tazesinden kurusuna kadar her aşamasından farklı şekillerde yararlanılan önemli bir meyvedir. Üzümün ardından zeytin anılmıştır. Zira zeytin hem meyvesiyle, hem yağıyla kendisinden çokça yararlanılan bir nimettir.7 Bu nimetleri Yüce Allah’ın insanlığa sunuşuna dikkat çekilerek, onlardan bu nimetlerin hakkını vermeleri, nimetlerinden dolayı Yüce Yaratıcı’ya şükretmeleri ve israf etmemeleri özellikle istenmiştir. Sayılan bu nimetlerde ve onların yetişmesinde âyetlerin olduğunun vurgulanması da ayrıca dikkat çekicidir: “Bunlarda, inananlar için, şüphesiz, âyetler vardır.” Gerçekten de Yüce Allah’ın izniyle gökten inen yağmur damlalarıyla, asırlardır aynı topraktan farklı renk, lezzet, tat, şekil ve özellikte envâî çeşit bitkilerin yetişmesi, düşünen kimseler için büyük birer âyettir. Bunların hepsi Yüce Yaratıcı’nın erişilmez kudretine işaret eden âyetlerdir. Dolayısıyla bu bitkileri gören ve onlardan istifade eden her insan, bir âyet gibi onları okumalı, üzerinde düşünmeli, onlara değer vermeli ve onları yerli yerince kullanmalıdır. Bu ise toprakta yetişen bu nimetlerdeki ilâhî kudreti görmek, mahsulü kaldırınca fakir fukarânın hakkını vermek, meşrû yollardan elde edilen o nimetleri hayırlı işlerde kullanmak ve dilimizle de bütün bunları bahşedene şükretmekle gerçekleşecektir. Bizim istifâdemize sunulan her nimeti âyet olarak görmek, onların kıymetini bilmeye bizleri götürecektir. Bu nimetlerin yetişmesini ve kendi hizmetlerine sunuluşunu gördükleri halde, onların asıl sahibi Yüce Allah’ı tanımayan ve O’na karşı sorumluluklarını yerine getirmeyenler için, bu nimetler birer âyet olamamış demektir. Böyleleri için bu nimetler, yalnızca topraktan elde edilen ve sorumsuzca tüketilen mallardır. “Varıp duracakları yer ateş olduğu halde kâfirler, zevklenirler ve hayvanlar gibi yerler.”8 Hâlbuki Rabb’imiz, onları bize âyetler olarak takdim ediyor. Dolayısıyla bu nimetleri tüketen mü’minler için, onlar birer âyettir. Bu gözle bakanlar için onlar önemlidir, değerlidir, her biri tevhîdi hatırlatır. Onları kuru topraktan çıkarıp yetiştiren Yüce Allah, her şeye kâdir olduğu gibi, ölüleri de topraktan çıkartıp diriltmeye de kâdirdir. Nûr Âyetinde Mübarek Ağaç Nûr âyeti olarak bilinen âyet şöyledir: “Allah göklerin ve yerin Nûr’udur. O’nun nûru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nûr üstüne nûrdur. Allah dilediğini nûruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O, her şeyi bilir.”9 Âyette Yüce Allah’ın insanlığa tecellîsi olan vahiy ve vahyi insanlığa ulaştıran Peygamber’i her zaman ve her ortamda, herkesi ve her yeri aydınlatan bir kandile benzetilmiştir. O, nûr üstüne nûrdur, onun getirdiği vahiy de öyledir, Onun eliyle yetişen mü’minin kalbi de öyledir. Peygamberlerin kalbi de mü’minlerin kalbi de her zaman ve şartta iman nûruyla dopdoludur ve onlardan hep nûr huzmeleri, hayırlar sâdır olur. Mü’minin iman dolu kalbi nûrdur, onun sözleri nûrdur, amelleri nûrdur. Gönlündeki nûr, onun sîmâsına, söz ve davranışlarına yansır/yansımalıdır. Âyette zeytin ağacından “mübârek bir ağaç” diye bahsedilir. Müfessirler bu ağacın cennet ağaçlarından bir ağaç olduğunu söyler. Yine o ağacın Nuh Tûfânı’ndan sonra yeryüzünde ilk yetişen ağaç olduğu söylenmiştir. Hz. Nuh Peygamber’in kendisine gelen güvercinin beraberinde getirdiği zeytin dalı ile tûfânın sona erip karaya çıkacağını anladığı da gelen rivâyetler arasındadır. O öyle bir ağaçtır ki, yapraklarıyla ışıl ışıldır, ne doğu tarafı ne de batı tarafı gölge ve karanlıkta kalır. Gerçekten de zeytin ağacı her bakımdan bereketli bir ağaçtır. Her şeyden önce onun çokça yetiştiği Tûr-i Sînâ, Hz. Mûsâ Peygamber’e pek çok ilâhî füyûzâtın olduğu mübârek bir yerdir. Zeytin ağacı bereketli ömrü ile bilinen en kadîm ağaçlardan biridir. Bugün ana vatanı Filistin’de iki bin yıllık zeytin ağaçları bulunmaktadır. Yine İspanya’da bin yıllık zeytin ağaçları vardır. Bereketli ömrü yanında zeytin ağacı, pek çok güzellik ve özellikleri kendisinde barındıran mübârek bir ağaçtır. Zeytin, meyvesi ve ondan elde edilen yağı ile besleyici, şifâ verici özelliğiyle öne çıkar. Zeytinyağı eskiden beri gıda olarak, vücut ve saç yağlanmasında süs aracı olarak kullanıldığı gibi, aydınlatmada da kullanılmıştır. Bir hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını yiyin, onunla yağlanın. Zira o bereketli bir ağacın meyvesinden elde edilmektedir.”10 Dipnot * Prof. Dr. Ali AKPINAR 1. 95/Tîn, 1. 2. 6/En’âm, 99. 3. 6/En’âm, 141. 4. 16/Nahl, 11. 5. 23/Mü’minûn, 19-20. 6. 80/Abese, 26-32. 7. Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, (6/En’âm, 99). 8. 47/Muhammed, 12. 9. 24/Nûr, 35. 10. Tirmizî, Et’ıme 43; İbn Mâce, Et’ıme 34; Ahmed b. Hanbel, III, 497.
Ali AKPINAR
YazarYüce Allah’ın son kitabı Kur’ân-ı Kerim, bütün zamanlara ve bütün coğrafyalara gelmiş bir kitaptır. O’nun son peygamberi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in 23 yıllık emeğinin sonlarına doğru gerçekleştir...
Yazar: Ali AKPINAR
Çocuk, insanın gönül meyvesidir, göz aydınlığıdır. Çocuk, insan neslinin devam etmesini sağlayan ve ölümlü insanın ölümsüzleşme tutkusunu kısmen gerçekleştiren şeydir. Bu itibarla çocuk hem temelimiz,...
Yazar: Ali AKPINAR
Müslümanlar, Allah’ın kelimesini yüceltmek (i’lâ-yı kelimetu’llah), İlâhî mesajı tüm insanlığa ulaştırmak için tarih boyunca hiçbir engeli/sınırı bahane etmeden dünyanın dört bir yanına koşturmuşlardı...
Yazar: Ali AKPINAR
HAPİSHÂNELERDE ESERLER YAZAN BİR ÂLİM: Âlimlerin Güneşi İmam SerahsîOnun unvanı, Şemsüleimme yani Âlimlerin Güneşi’dir. Bugün Türkmenistan-İran sınırında bir kasaba olan Serahs’ta doğmuştur. Vefât tar...
Yazar: Ali AKPINAR