YUSUF-I HAKİKİ'NİN MUHABBET-NAME'SİNDEN SEVGİ GÖNLÜ DE YÜZÜ DE GÜZELLEŞTİRİR
Daha sen Kaf Dağı'na varmamışsın¸ bu saltanatta Süleyman değilsin¸ irfan âleminde dolaşmaz ve kuş dilini de bilmezsin; senin merteben henüz miskinlikten başka bir şey değildir.
Daha sen Kaf Dağı'na varmamışsın¸ bu saltanatta Süleyman değilsin¸ irfan âleminde dolaşmaz ve kuş dilini de bilmezsin; senin merteben henüz miskinlikten başka bir şey değildir. Bu dili anlamak istersen bir yola girmen gerekmektedir. Nasıl sıkıntı olmadan dünyayı kazanmak mümkün değilse talep olmadan da bu dili anlamak mümkün değildir. Sevgi olmadan basîret nuru ve sîret güzelliği olmaz. Kendisinde sevgi nuru olmayan kimse dört ayaklı hayvan gibidir. Her ne kadar sofu gibi görünürse de hayvandan bir farkı yoktur. Oysa yol ehli için iki yüzlülük büyük bir ayıptır. Sevgi âleminde iki yüzlülük¸ kibir¸ yalan dolan¸ kişisel görüş ve tedbirler olmaz. Sevinç¸ keder¸ akıllılık ve delilik de yoktur. İki yüzlülük ve kibir gibi vasıflar meleklerde cinlerde ve insanlarda olmaz. Sevgide zaman ve mekan yakınlığı ve uzaklığı söz konusu değildir. Onun vasıfları bu sözlerle anlatılamaz. Şayet sen bu yolda birine dost olur ve sırlara vâkıf olursan yüz kere de asılsan sakın bu yoldan dönme. Kişi bu âlemde olunca övünmeyi ve utanmayı unutmuştur. Erenlerle birlikte olur ve dîdâra âşık olursan¸ gaflet sarhoşluğunu bırakıp can gözünü açarsan bu cihâna gönül verme¸ çünkü cihana hükmedenler de bu cihanı terk etmişlerdir. Bilenler¸ her şeyin helâk olacağını bilerek buna baş eğmemişlerdir.
Şayet bu dünyadan bir vefa umarsan¸ gözünü yumduğunda gerçeği anlarsın. Hastalıkta da sağlıkta da bir rahat yoktur. Hani Süleyman nerede ve Çin imparatorları nereye gitti? Asıl devlet sahipleri buradan bağışlanmış olarak gidenlerdir. Bağışlanmak istersen yüzünü toprağa koy¸ can ve gönlünle nura bat ve iç huzuruna dal. Dünya şöhretini ve malını terk et. Sonunda elinde kalmayacak olan bir nesnenin gözünde hayali olmasın. Bu dünya sana bir şamar vurduğunda kemençe gibi inlersin. Nice canlar hasrette¸ nice gözler yaşlı kalmış ve nice ciğerler dağlanmıştır.
Ecel gözde ne tanıdık kor ne yabancı ve zamanı gelince herkes gibi seni de alıp götürür. Oysa sen hâlâ neden böyle gaflettesin? Ölüme hazır mısın ve ahiret yolunda bir azığın var mı?
Ali ÇAVUŞOĞLU
YazarSultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Ey büyük yaratıcı! Bizler ne kadar zavallı ve günahkârız; bu kirli yüzlerle sana yaptığımız Duâlarımızın geri plânlarında da hep kirlilik var.Ey büyük yaratıcı! Bizler ne kadar zavallı ve günahkârız; ...
Yazar: Ali ÇAVUŞOĞLU
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ