YETMİŞ BİRİNCİ HUTBE
Muhterem Cemâat-i Müslimîn! Bu hutbemiz meâl-i hadîs-i şerîf olmak üzere ahlâkî umdeleri ihtiva etmektedir. "Her nerede olursan ol, Allah'tan sakın. Allah'ın emirlerine dikkat et. Allah'a olan borçlarını öde. Bir kötülük yaparsan hemen ardından tevbe ederek bir hayır yap ki, o günahı mahvedip öldüresin. Halka da iyi muamele yap, güzel huy ile onların kalplerini kazan. İnsanın a'zalarından her birisi için her gün sadaka vermek, bir hayır ve bir iyilik yapmak lâzımdır. İki kimsenin arasını bulmak bir sadaka ve hayırdır. Bir kimseye hayvanına binerken yardım edip bindirmek yahut yükünü hayvanına yükleyivermek bir sadaka ve yardımdır. İnsanlara karşı güzel söz bir sadakadır. Namaza gitmek için attığın her adım bir sadakadır. Eza verecek şeyi ve bir taş veya bir ağacı ve bunlara benzer şeyleri yoldan kaldırıp bir köşeye atmak bir sadakadır. Müslümanlıkta zarar vermek ve zarar ile karşılamak yasaktır. Dinden sonra aklın başı, güzel huylarla halka kendini sevdirmek ve herhangi bir iyiye veya kötüye karşı bol bol hayır yapmaktır. Güzel huydan ayrılma, zîrâ güzel huylu olan insanlar, dini en iyi olanlardır. Ahlâk dinin kabıdır. Bir kimsedeki dinin mâhiyeti ahlakıyla belli olur. Güzel huy cennet âmellerindendir. Cennete girmeye sebeb olan işlerdendir. Allâhu Teâlâ bir kulunun hem suretini hem huyunu güzel yaratıp da sonra onu ateşe yedirmez. Ahlâkı güzel olan bir insanı cehenneme sokmaz. İçinizden en ziyâde sevdiklerim, kıyamet gününde yeri bana en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Mü'minlerin îmânca en kâmilleri, îmânı en büyük olanları, ahlâkı en iyi olanlarıdır ki bunlar kendileri ile hoş geçinilir. Nâs ile ülfet eder ve kendileriyle ülfet edilir kimselerdir. Ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet mümkün olmayanlar da hayır yoktur. Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi haseb ve neseb yoktur. Muhakkak ki bir insan güzel ahlâkı sayesinde ibâdeti az olduğu halde, âhiret derecelerinin en büyüklerine ve âhiret menzillerinin en yükseklerine nail olur. Kötü ahlâkı yüzünden de kendisi ibâdetle meşgul olduğu halde, cehennemin en aşağı tabakasını boylar. Bir insan ahlâkını fenâlaştırdığı müddetçe Allah'tan hep uzak kalır durur. Bir adamın kalbi dili ile beraber, dili de kalbi ile beraber olmadıkça, sözü işine muhalif olmaktan kurtulmadıkça, komşusu şerrinden emin olmadıkça mü'min olamaz. Bir insan ahlâkını güzelleştirmedikçe, öfkesini yenmedikçe, kendi nefsi için istediğini başkaları için istemedikçe onun îmânı, kâmil olamaz. Başka güzel bir amel bir iş olmadığı halde yalnız ehl-i İslâm'ın hayır ve menfaatine çalışmakla cenneti kazanmış nice kimseler vardır. Başkalarının kadınlarından göz yumup afif olunuz ki kadınlarınız da afif olsunlar. Babalarınıza iyilik ediniz ki iyilik göresiniz. Bir adama, din kardeşlerinden biri haklı veyahut haksız bir mazeretle gelir ve afvını dilerse onun mazeretini kabul etsin. Farzlardan sonra Allah yanında en sevgili amel bir Müslümanın kalbini ferahlandırmaktır. Bir saat adalet, altmış sene fazla ibâdetten hayırlıdır. Borçlu ölen kabrinde bağlıdır. Borcu ödenmedikçe bağı çözülmez. Parası yanımda yokken, bir şey satın almam. Bir kardeşinin, bir insanın işini görmek için gece veyahut gündüz bir saat yürümek. O işi, ister görsün isterse görmesin, iki ay itikâftan hayırlıdır." Burada beyân buyrulan itikâfın ma'nâsı şudur. İtikâf; bir mescide girip orada kimse ile görüşmeyerek gece gündüz ibâdet etmektir. Peygamber Efendimiz bir insanın işini görmek için bir saat yürümenin bu suretle bir köşeye çekilip ibâdet etmekten hayırlı olduğunu söylüyor. Bundan da anlaşılıyor ki, iyilik yapmak çok hayırlı bir iştir. Elinden iyilik gelirse her vakit bunu yapmalı ve cem'iyyete faydalı bir insan olmaya çalışmalıdır. Cenâb-ı Hak cümlemizi hayırlı işler görmeye muvaffak buyursun. Amîn.
Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
YazarYüce Rabb’imiz, dünya ve âhiret nimetlerini hatırlattığı iki âyetinde şöyle buyurur: “Orada meyveler, salkımlı hurma ağaçları, kabuklu taneler, reyhân/hoş kokulu bitkiler vardır. Ey insanlar ve cin...
Yazar: Ali AKPINAR
1. Seher vaktinde güller açılıp bülbül figân eylerBu hâli anlara bâd-ı sabâ-yı câvidân eyler2. Gözün görmez velî yoksa o vech-i bî-nihânın kimO mahbûbun cemâlin kangı şeydir ki nihân eyler3. Gönül mih...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
31 Aralık 1673’te İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Sultan IV. Mehmed, annesi Râbia Emetullah Gülnuş Sultan’dı. Çocukluğu ve gençliği, önceki birçok şehzadeye göre rahat ve serbest geçti. Şehzadeler ü...
Yazar: İsmail ÇOLAK
1. Gözün her kanda baksa gönlün usşâkın şikâr eylerEzel sırrın o demde bir nigâhın âşikâr eyler2. Hezârân Yûsuf’u çâha düşürür dâne-i hâlinNice Ya‘kûb yüzüne karşı arz-ı intizâr eyler3. Zülâl-i vaslın...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi