YARATAN MERKEZLİ EMPATİ
“Bu şekilde düşünen ve davranan bir insan¸ kendini onun mutlaka karşısındakinin yerine koyarak onu dinleyecektir ki bu¸ empatinin en önemli basamağıdır. Bu şekilde empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi¸ karşısındaki ile iletişim kurarken basit hatalara düşmeyecek¸ karşısındaki kişiyi eleştirmeyecek¸ yargılamayacak¸ sadece anlayacaktır. “
“Bu şekilde düşünen ve davranan bir insan¸ kendini onun mutlaka karşısındakinin yerine koyarak onu dinleyecektir ki bu¸ empatinin en önemli basamağıdır. Bu şekilde empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi¸ karşısındaki ile iletişim kurarken basit hatalara düşmeyecek¸ karşısındaki kişiyi eleştirmeyecek¸ yargılamayacak¸ sadece anlayacaktır. “
Yüce dinimiz¸ insan iliş ki lerinin temelini yaratan merkezli empati üzerine bina eder. Öyle ki¸ İslam’a göre bu¸ bir tür hayat tarzıdır. Nitekim henüz empati kavramı gündelik hayatımıza girmeden önce de¸ insanlar arası ilişkilerde İslamın temel felsefesi olan¸ kendi nefsine başkasını tercih etmek¸ “komşun aç iken tok yatmamak”¸ “iki ayrı beden fakat tek bir ruh gibi olmak” ilkeleri gereğince¸ bırakın insanları anlayıp onlarla empatik ilişki kurmayı¸ tabiattan hayvanlara kadar her alanda empatik düşünen insanı hedefler. İslam’ın öngördüğü ideal insan¸ en küçük bir canlıyı bile incitmek istemez. Empatik düşünerek kendisinin yaşamadığı yerlere çöp atmaz¸ havayı kirletmez. En önemlisi de¸ yaradılan her şeyi Yaratandan dolayı sever.
Hal böyleyken¸ günümüzde gittikçe kaybettiğimiz bu değer lerin yeniden hatırlanıp yaşanılmasıdır empatik ilişkiler kurma hamlemizin özünde yatan. Hiç uzaklara gitmeden ve başka kültürlere baş vurmaya da gerek olmadan¸ “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi¸ sen de başkasına yapma!” diye öğütleyen Peygamber Efendimizin bu güzel sözü başlı başına yeniden bir empati geliştirme tekniğine ruh verecek bir merkezî ifade olarak görülebilir. Nitekim bu ifadenin gerisinde yatan¸ Kur’an-ı Kerim’in bütünündeki insana verilen önemdir. Her insanı “ eşref-i mahlukat” olarak niteleyip yaratan Yüce Allah (c.c)¸ hiç bir kulunu aşağı görmeyip¸ öğle görülmesini istemez. İnsanlarla ilişkilerimizde¸ onlara iyilik de yapsak onların ruh halini anlamamamızı ister. Örneğin bu mealdeki bir ayette Yüce Allah¸ “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse¸ gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı¸ hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah¸ zengindir¸ övgüye layıktır.” buyurur. Burada bizden¸ hayır yaparken bile¸ empati uygulamamızı ister. Ayrıca bu bağlamda¸ yapacağımız güzel iş ve hayırların¸ o anda her ne kadar karşımızdaki insana dönük bir vermeymiş gibi algılansa da¸ gerçekte muhatabımızın Yüce Allah’ın bizzat kendisi olduğunu bilmemizi ister. Çünkü ayetin sonundaki “biliniz ki Allah zengindir...” ifadesiyle¸ Allah’ın bu verilecek şeye ihtiyacı olmadığını¸ dilerse karşıdaki kimseye kendi fazlü kereminden ihsan edebileceğini¸ ama bizi vermeye teşvik ettiğini¸ bizi denediğini anlıyoruz. Bu durumda mümin¸ empati kurarken¸ salt karşısındaki insanı anlamaya çalışıp onunla kardeşliği paylaşmaya çalışmakla kalmıyor¸ bu kardeşlik ruhunun gerisindeki Rabbini de hatırlıyor. İşte İslâm’ın öngördüğü empatik davranışın¸ belki de diğerlerinden en önemli farkı bu İlahi yönün de insan ilişkilerindeki bu merkezî önemidir.
O halde bir mümin¸ kendinden ve inancından yola çıkarak¸ kendisine yapıldığında rahatsızlık duyabileceği herhangi bir şeyi başkasına yapmamak için çaba sarf etse¸ bu konudaki mevcut sorunlarımızın çoğu hallolabilecektir. Böylece¸ ilişkilerimiz daha anlamlı olup¸ toplumda ister inanan¸ ister inanmayan yahut farklı düşünüp farklı inanan insan sayısı ne kadar çok olursa olsun¸ bunlar aramızda güzel ilişkiler kurulmasını¸ birbirimizi dinleyip anlamaya çalışmayı engelleyemeyecektir.
“Bu durumda mümin¸ empati kurarken¸ salt karşısındaki insanı anlamaya çalışıp onunla kardeşliği paylaşmaya çalışmakla kalmıyor¸ bu kardeşlik ruhunun gerisindeki Rabbini de hatırlıyor. İşte İslâm’ın öngördüğü empatik davranışın¸ belki de diğerlerinden en önemli farkı bu İlahi yönün de insan ilişkilerindeki bu merkezî önemidir.“
Bu şekilde düşünen ve davranan bir insan¸ kendini onun mutlaka karşısındakinin yerine koyarak onu dinleyecektir ki bu¸ empatinin en önemli basamağıdır. Bu şekilde empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi¸ karşısındaki ile iletişim kurarken basit hatalara düşmeyecek¸ karşısındaki kişiyi eleştirmeyecek¸ yargılamayacak¸ sadece anlayacaktır. Bireyleri en çok tedirgin eden şeylerden biri¸ başkaları tarafından eleştirilmektir. Empatik dinlemede birey¸ karşısındakini ne över¸ ne yargılar ne de suçlar. Sadece onu anlamaya odaklanır. Onun bakış açısını görmeye¸ onun duygularını anlamaya çalışır. Dinimizin öngördüğü ideal insan modeli de¸ ancak bu yaklaşım biçimiyle davranarak gerçek ve olgun bir Müslüman olabilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v)’in¸ yanına gelerek zina etmek istediğini söyleyen gence karşı tutumu çok iyi bir örnektir. Bu olayda Hz. Peygamber¸ sahabenin tepkisine rağmen¸ ilk anda genci anlayışla ve empatiyle dinleyerek yadırgamamış ve yargılamamıştır. Onu eleştirmeden dinlemiştir. Daha sonra da onu empati yapmaya davet ederek¸ örneğin kendi annesiyle veya bir başka yakınıyla zina edilmesini nasıl karşılayacağını sorarak¸ o durumdaki insanları anlarsa bu davranışının yanlışlığını göreceğini düşünmüştür. Nitekim başarılı da olmuş ve genç zina etmek isteğinden vazgeçmiştir.
Sonuç olarak¸ dindar yahut inançlı bir insan için empatik davranış biçiminin¸ herkesi ve her şeyi Yüce Allah’ın yarattığı gerçeğinin bilinci ve farklılığıyla¸ inanan insana bir hayat ilkesi olarak sunulduğunu anlayabilmekteyiz. Burada¸ diğer kültür ve anlayışlardan farklı olarak ve empatik davranışı daha da güçlendirici bir merkezi güç olarak¸ her ilişkinin aynı zamanda Yaratanla ilişki demek olduğu anlayışı¸ inançlı bireyler için kavramın gücünü arttırıcı bir işlev görmektedir.
Mustafa Doğan KARACOŞKUN
YazarKur’ân’a göre Allah¸ insana önce şekil vermiş¸ sonra kendi ruhundan üflemiştir.Kur’ân’a göre Allah¸ insana önce şekil vermiş¸ sonra kendi ruhundan üflemiştir1. Bu yönüyle Rabbâ...
Yazar: Mustafa Doğan KARACOŞKUN
Ramazan ayının kalan yarısını idrak ederken, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni ve Ramazan’ın bitimiyle de bayramı yaşayacağız inşaallah. Bu mübarek günler, hayırların tavsiye edildiği ve mü’minle...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Günümüzde¸ insanımızın varoluşunun kaynağı ile bağlarını kaybetmesi sonucu¸ memnuniyetsizlik¸ umutsuzluk¸ yalıtılmışlık¸ kimsesizlik ve sevgisizlik gibi olumsuz duygu ve düşüncelerin her geçen gün dah...
Yazar: Mustafa Doğan KARACOŞKUN
"3/Âl-i İmrân Suresi'nin 133 ve 134. âyetlerine baktığımızda¸ muhsin kimselerin karakter özelliklerinden bazılarını görebiliriz. Bu özellikler¸ bollukta ve darlıkta Allah için har...
Yazar: Mustafa Doğan KARACOŞKUN