YANLIŞ DUA
Ulusal bir TV kanalında yazar olarak konuktum. İbretli hayat hikâyesi ekrana yansıtılan bir hanım geldi stüdyoya. Kendisini görür görmez acılarının yüz çizgilerine sindiğini hissettiğiniz bir kadındı. Hikâyesi şöyleydi: “Uzun yıllar kocasıyla birlikte bebek istemişler, yıllar sonra bir bebekleri doğmuş. Lakin bir hastalığa yakalanmış bebek. Boğazından sürekli bir hortuma bağımlı olarak yaşama mahkûm olmuş. Tükürüğünü yutarken bile boğulabilirmiş ve bu yüzden gece gündüz 24 saat birisinin sürekli başında uyanık olarak beklemesi gerekliymiş. O kadın bir yıldır bebeği başında böyle bekliyormuş. Eşi işten gelince nöbeti devralıyor, yardım ediyormuş ve kendisi depresyon haplarıyla ayakta duruyormuş. ‘Ya Rabb’im! Ne ağır bir imtihan! Canın çıksa evladını bırakıp uzaklaşamazsın. Tuvalete gitsen korku içerisinde aceleyle geri dönmeye çalışırsın, gözlerin yaslandığın yerde uykuya dalar, azıcık bir iniltiyle yerinden fırlarsın. Evden dışarıya çıkamazsın, pencereye bile yaklaşırken çekinirsin. Bilirsin ki gerektiği saniyede orada olmaz da müdahale edemezsen, bebeğin ihmalin yüzünden boğulacaktır. Ne zor!’ Stüdyoda hanımı teselli etmeye çalışırken lafı geveledim, adeta saçmaladım. Ne diyebilirim ki! Gerçekten feci bir zorluk! Ancak kalbimden geçti, ‘Allah’ım, Sen hikmetsiz zerre iş yapmazsın. Elbette bu takdirinde de bir hikmetin vardır. Rahmet buyur, yardım et!” Bu olaydan sanırım bir yıl sonra, o programın yapımcısı, aynı kanalda aktif rol aldığım başka bir programın yapıcısı oldu. Bir sohbet sırasında o olayı hatırlattım kendisine ve o hikmeti çözemediğimi söyledim. Bana baktı. “Hocam, şimdi size bir şey söyleyeceğim, şaşıracaksınız.” dedi. Heyecanla gözlerimi diktim. O programdan sonra o hanımla stüdyo arkasında sohbet etmiştik. Bana ne dedi biliyor musunuz? Yıllarca çocuğu olmayınca evlat hasretiyle fevkalade yorgun düşmüş ve şöyle söylemiş: “Allah’ım bana öyle bir evlat ver ki, bir dakika bile yanından ayrılmayayım.” Bu söz üzerine donduk kaldık. Evet, o ağır imtihanın sırrı bu duada saklıydı. Hamdolsun, cevabımı aldım. Zor da gelse Allah’ın takdirine güvenmenin, olur olmaz konuşmamanın ve ne söylediğini bilmenin önemini bir kez daha idrak ettim. Çetin çilelerden geçmemiş bir tek insan yaşamayacaktır bu evrende. Kimse cennete sınanmadan gidemeyecektir. Bunu biliyoruz. Yüce Allah o çocuğa şifa, o anneye sabır lütfetsin ve bizleri korusun.” Lütfen dualarınızı ederken, Allah’tan bir şey dilerken hep hayırlısını isteyin.
Ayşe Gül PINAR
YazarAdamın hastalığına çare bulamayan doktorlardan biri, kendisine evliya denilen bir ihtiyarın adresini vermişti. Söylenenlere göre, en ağır hastalar bile o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. Adam, verile...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
İftar nedir?Oruçlu bir kimsenin, akşam namazı vakti girdikten, yani güneşin battığı iyice anlaşıldıktan sonra, yiyerek veya içerek orucunu açmasına iftar denir.İhram nedir?Hacca veya umreye niyet eder...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Ümmü Gülsüm (r.anhâ), Peygamberimiz (s.a..v)’in azılı düşmanı Ukbe bin Ebî Muayt’ın kızıydı. Hz. Osman’ın anne bir kız kardeşiydi. Mekke’deyken Müslüman olmuştu. Annesi, Ervâ bint-i Kureyz’di. O da il...
Yazar: Nagehan Nida DURAN
Tutarlılık; kişinin söyledikleriyle yaptıklarının birbirleriyle uyumlu olması halidir. Çocuk eğitiminde tutarlılık; çocukların sergilemiş oldukları aynı davranışlara anne babaları tarafı...
Yazar: M. Emin KARABACAK