VAKİT NAKİTTİR
Müslüman kişi vaktin kıymetini bilir. Vaktini boşa geçirmez. Ecdadımız vaktin önemini belirtmek için “Vakit nakittir.” demişler. Kur’an-ı Kerim’de “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.”1 buyruluyor. Allah (c.c.) boş işlerden uzak olan kullarını övüyor ve onlara faydasız işlerden yüz çevirmelerini öğütlüyor. Bahsettiğimiz ayetten yola çıkarak diyebiliriz ki, bu özellik mü’minde kesinlikle olması gereken temel vasıflardan biridir. Boş iş nedir sorusuna gelince, o kişinin hayattaki amacına ulaşmasında yararı olmayan davranıştır. Mü’minlerin bu tür işlerden titizlikle kaçınmaları gerekir. Bu, Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir. “…Boş şeylerin yanından geçtiklerinde vakarla geçip giderler.”2 Yani mü’minler boş olan şeylerle meşgul olmaz, boş söz dinlemez, onları ciddiye almaz ve onlardan sadece uzaklaşırlar. Boş ve zararlı şeylerden uzaklaşmak, şüphesiz mü’minlerin başlıca niteliklerindendir. Mü’min, sorumluluk taşıyan insandır. İnanan insan, dünyanın, onun için bir imtihan yeri olduğunun ve bu hayat süresinin de ona imtihan için verilmiş, sınırlı bir zaman dilimi olduğunun bilincinde olmalıdır. Nasıl ki sınava girmiş bir öğrenci, her ânının geleceği için ne kadar önemli ve etkili olduğunun bilincindeyse ve bu bilinçle en ufak bir ânını bile boşa harcamamak için elinden geleni yapmaya çalışıyorsa, aynı şekilde mü’min de hayatının her ânını yararlı sonuca götürücü işlerle geçirir. Sonuçta ömür, eriyen bir sermayedir. Hayat, faydası olmayan işlerle meşgul olmak için çok kısadır. Zaten Asr Sûresi’ni gerektiği gibi anlayan Müslüman, vaktini gaflette geçirmemeye özen gösterir. Unutulmamalıdır ki, her mü’minin bir hayat kuralı vardır ve olmalıdır. Vakit akıp gidiyor. Başkalarının hatalarını ifşa etmeye, başkaları hakkında gereksiz söz ve düşünceler üretmeye, dünyada sonsuz kalacakmış gibi saatlerce televizyon ve bilgisayar başında oturmaya hiçbirimizin vakti yoktur. Bunlar için vaktimiz olmamasına rağmen o kıymetli vakitten, bir daha dönmeyecek olan zamanımızdan bu gereksiz işlere vakit ayırıp duruyoruz. Bunun yerine Hak ile meşgul olalım, kendimize ve başkalarına fayda sağlayan işlere yönelelim. Vaktimizi ailemizle, akrabalarımızla, bizlere Allah’ı hatırlatan dostlarla, cami ve cemaatle, hayırlı işlerle, ilim peşinde koşmakla, bilgilenme ve başkalarını bilgilendirmekle, kısacası insanlığa faydalı olmak ile geçirelim. Unutmayalım ki, ömür çok kısadır, buna karşılık yapılması gereken birçok hayırlı iş vardır. Ölümün bizi nerede ve ne zaman yakalayacağını bilmiyoruz. Bu nedenle her ânımızın kıymetini bilelim ve Rabb’imizin bize verdiği ömür ve sağlık nimetlerinin hakkını vermeye çalışalım, vaktimizi lüzumsuz işlerle geçirmeyelim. Boş işlerden sakındığımızda dinlenmemizin dahi ibadete dönüşeceği bilinciyle hareket edelim. İnsanın enerjisi sınırlıdır. Bu sınırlı olan gücümüzü boş ve faydasız yerlerde harcamayalım. Mübarek Kur’an-ı Kerim’de, “Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık deliller vardır.”3 diye buyurulmaktadır. Gün boyunca güneş ışınlarının dünyaya aksediş biçimine göre meydana gelen ısı ve ışık değişimleri, gündüzleri çok değerli hale getirirken, geceler de apayrı bir değere sahip olur. Aslında gece boyunca tabiat dinlenme fırsatı bulmaktadır. Cenab-ı Hakk; “Geceyi dinlensinler diye karanlık, gündüzü çalışsınlar diye aydınlık olarak yarattığımızı görmediler mi? Doğrusu bunda inanacak toplum için dersler vardır.”4 buyurmaktadır. Yıl, mevsim, ay, gün ve geçen her ânın farklılık göstermesi ve buna göre de, bize bahşedilen nimetlerin büyük bir zenginlik arz etmesi, aslında vaktin önemini artırırken, kıymetini yeterince bilemeden geçivermesine de sebep olabilir. Nitekim insanoğlu dünyadaki imkân ve nimetlere ulaşma yolunda çaba sarf ederken, vaktin kıymetini yeterince idrak edememe gibi bir sonuç ortaya çıkabilir. Burada çok daha önemli olan, dünyadaki imkân ve nimetlere ulaşmak isterken, hak ve adaletten ayrılmamaktır. Kâinatın yaratılış sebebi olan insan için bahşedilen vaktin değerlendirilebilmesi açısından, en azından kendisi ve aile efradının rızkını temin gayesiyle çalışan insan, kendisine bahşedilen vakti değerlendirmiş sayılabilir. Aslında vaktin en iyi şekilde değerlendirilebilmesi için Cenab-ı Allah (c.c.) rehber olarak kitaplar ve peygamberler göndermiştir. En güzel rehber olan Kur’an-ı Kerim ve en güzel örnek olan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e uymak gerekir. Kur’an ve sünnet yolunda hayatını sürdüren bir kimse, vakti de en iyi şekilde değerlendirmiş olur. Aslında ibadetler, vaktin en iyi şekilde değerlendirilmesi açısından çok önemlidir. Beş vakit namaz yanında zekât, oruç ve hac ibadetleri ile cuma vakti, kandil günleri ve nafile ibadetler de vaktin değerlendirilmesi açısından çok önemlidir. Öte yandan tefekkür de, vaktin değerini anlayabilme açısından büyük önem arz eder. İbadetlere özen göstererek yaşayan bir insan, kendisine bahşedilen nimetlere şükreder ve şayet kötü amel işleme çabasında bulunmazsa, bizzat Cenab-ı Allah ve O’nun izniyle de ruhanî varlıklardan göreceği yardımlarla, kendisine bahşedilen vakit nimetini en güzel şekilde idrak etmiş olur. Hem cismanî hem de ruhanî bir varlık olan insan için dünya hayatı oldukça kısadır. Dolayısıyla, bu kısa dünya hayatında vakit çok büyük önem arz eder. İnsan için ahiret hayatı ise sonsuz olup, buradaki vakit, dünya hayatındaki vakitten çok farklıdır. Sonsuz olan cennet hayatında nimetler de sınırsız ve fevkalade güzel oldukları için, orada vakit çok büyük önem arz etmektedir. Rabb’im bizleri, vaktinin kıymetini bilen ve her ânını ibadete çeviren kullarından eylesin. Âmin... Dipnot 1. 23/Mü’minûn, 3. 2. 25/Furkan, 72. 3. 3//Âl-i İmran, 194. 4. 27/Neml, 86.
Sümeyye YILDIZ
Yazar“Öf bile deme!” ilahî emrinin bazen insanlık için, susuzluktan çatlamış toprağın suya ihtiyacı kadar hayati değer kazandığı zamanlar olur. İsrâ Suresi’nin 23-24’üncü ayetleri de, bugünün insanlığı içi...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
Allahu Teâlâ mübarek Kur’an’da; “İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (5/Maide, 2.) buyuruyor. Şüphes...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
İnsanda olması gereken, insanı insan yapan en önemli erdemlerden biri hiç şüphesiz merhamettir. İslâm inancının da gereğidir. İslâm, Allah’ın emirlerine sarılmak ve hürmet etmek; bütün mahlûkata şefka...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
Talas’tan yukarı doğru tırmandığınız vakit, Reşadiye/Erciyes Kasabası, Zincidere derken Zincidere’nin mahallesi durumuna gelen eski Akçakaya Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Burada Somuncu Baba’nın cami-i şerif...
Yazar: Sümeyye YILDIZ