TRENİ KAÇIRMAK
Mahallemizdeki marangoz Rasim Usta'nın oğlunun yaşı ilerleyip de ortaokulu bitiremeyince, "Tevfik, sen treni kaçırdın evladım. Öğrenim hayatın bitti. Artık askerden de istiyorlar..." dedi dayısı, askerlik şubesinden çıkarken. Trenlerde makinist olarak görev yapan dayısı Halil Abi malulen genç yaşta emekli olmuş, eşinden ayrıldıktan sonra da Rasim Usta’nın evinde kalmaya başlamıştı. Rasim Usta’ya, marangozhanede, ufak tefek işlere ve getir götür gibi şeylere bakarak yardım ediyordu. Tevfik askerden geldi bir yıl sonra... İlkin iş aradı. Ama becerisine, yeteneklerine ve öğrenimine göre bir iş bulamadı. Dayısı, babası, annesi durumu görüyor, bir an önce iş bulamayınca üzülüyorlardı. Tevfik bir gün, "Bana, bir sıhhi tesisat dükkânı aç baba..." dedi. Dayısı, "Tesisatçılık bir meslek. Çocukluktan öğrenecektin tesisatçılık sanatını. Bu yaştan sonra artık çok geç; sen treni kaçırdın evladım..." dedi. Daha sonra çarşının işlek bir yerinde Tevfik'e bir bakkal dükkânı açtı babası. Aradan altı ay geçti. İş yapan bir dükkân değildi. İşler akmıyordu, damlıyordu. Az ilerdeki büyük markete gidiyordu müşteriler. Dükkân kıt kanaat para kazanıyordu. Ama Tevfik'in bir işi vardı en azından. Evlilik yaşı gelmişti. Mahallede Ruhsar adında güzel bir kız vardı. Tevfik'in gönlü ondaydı. Evlilik için para lazımdı. Babası, marangozhaneden eline geçen parayı ancak eve ve mutfağa harcıyordu. Tevfik'in para biriktirmesi lazımdı. Bir akşam yemekte, ailesine kız isteme durumunu açtı: "Ruhsar'ı beğeniyorum, biraz para biriktireyim de kızı bana isteyeyim..." dedi. Aradan yedi ay geçti. Yakın komşularının kızı Ruhsar'ı bir öğretmen istemiş ve söz kesilmişti. Akşam dayısı Tevfik'e "Ruhsar'a söz kesmişler... Sağlık olsun. Sen treni yine kaçırdın evladım..." dedi. Yıllar böyle geçti... Tevfik çok geç evlendi. Çok sonra da çocuğu oldu. Tevfik'in yaşamından kesitlerde hep "Treni kaçırmak..." söz konusuydu. Yakın arkadaşı da babası, dayısı da "Sen treni kaçırdın..." derdi. Kısacası Tevfik'in yaşam fragmanında hep "Treni kaçırmak..." vardı.
Erdal KARASU
YazarEşsiz Boğaz’ı ile iki kıtayı birbirine bağlayan, bir çağı kapatıp bir çağın açılmasına neden olan, doğal güzellikleri, tarihî binaları, sarnıçları, çeşmeleri, yalıları, sarayları, kasırları, kiliseler...
Yazar: Erdal KARASU
Osmanlı Devleti, zaferlerle dolu tarihinin zorlu savunma savaşlarından birini, 1601 yılında Kanije Kalesi’nde verdi. Kanije, tarihimizi süsleyen altın sayfalardandır. İşte Kanije Destanı ve kale komu...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Oruçların tutulduğu, yardımlaşma, hoşgörü, sevgi, saygı ve ibadetle geçirilen aydır Ramazan. Bizim için önemlidir, hazırlıklar yapılır, özlemle beklenir, coşkuyla karşılanır. Ardından gelen bayram gün...
Yazar: Erdal KARASU
Arkadaşlarımız, akrabalarımız, yakınlarımız, komşularımız, çevremizdeki pek çok kişiyle hiçbir çıkar gözetmeksizin kurduğumuz bağdır dostluk. İçi boş bir kavram değildir, ağırlığı, sorumluluğu, güzell...
Yazar: Erdal KARASU