TAYYAR RAHMİYE HANIM
Bir süredir yurt dışındaydım. Dışarıda iken hasretini çektiklerimle bir arada olmanın güzelliği yanında, başka ülkeleri gezip görmek de ayrıca çok mutlu eder beni. Allah, her ülkeye farklı birçok nimet vermiştir. Benin gittiğim Norveç ve İsveç, doğal güzellikleri açısından gerçekten Allah’ın çok cömert davrandığı ülkelerden. Buna bir de var olanı koruyup geliştirme ve refah seviyesinin yüksek olması gibi unsurlar eklenince, ortaya çıkan manzara muhteşem oluyor. Ancak yine de bir süre buralarda gezip dolaştıktan sonra, döneceğimiz bir vatanımızın olduğunu bilmek ve onu çok sevmek, milletimin her ferdi gibi bana da her şeyden daha güzel geliyor. Millet olarak vatanımızın kıymetini bilip şükretmek ve ona Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin “Elimde bir taş olsa, onu vatanımın hizmetinde kullanırım.” düşüncesi doğrultusunda hizmet etmeye çalışmak, bir tehlike ile karşı karşıya kaldığında canı pahasına savunmak, hep ona duyduğumuz bu sevgidendir. Birkaç sayıdır yazılarımızda, İstiklâl Savaşı’nda mücadele eden kadın kahramanlarımıza yer vermekteyiz. Bu sayımızda da Tayyar Rahmiye Hanım’ı anlatmaya çalışacağız. Tayyar Rahmiye Hanım, Osmaniye’ye bağlı Raziyeler (Kayalar) köyünde, 1890 yılında doğmuştur. Otuz yaşında iken şehit olana kadar iki kez evlilik yapmış, ilk evliliğinden iki kızı, ikinci evliliğinden iki oğlu (oğulları daha sonra ölmüş) olmuştur. 1920 yılında Fransızlar Osmaniye’yi işgal etmişti, halka çeşitli saldırılarla işkence ediyorlardı. Rahmiye Hanım, bu saldırı ve işkencelere dayanamaz ve Hüseyin Ağa’nın millî kuvvetlerine katılır. Küçük bir müfrezeye de komutanlık yapmaya başlar. Hüseyin Ağa’nın millî kuvvetlerinin 89. Tümen’le Fransız Kuvvetleri’ne yaptığı taarruza, kendi müfrezesiyle katılır. Fransızlara büyük zayiat verdirirler ve onlardan 80 tüfek ve iki tane de makineli tüfek alırlar. Çatışmalar sırasında askerlerimizin bir kısmı arada kalır. Rahmiye Hanım ve diğer askerlerimiz, kahramanca savaşarak onları kurtarır. Rahmiye Hanım bu çarpışmalarda o kadar hızlı ve gayretlidir ki, ona Tayyar (Uçan) Rahmiye denmeye başlanır. Tayyar Rahmiye Hanım ve müfrezesi, 1920 senesinin 1 Temmuz’unda aldıkları bir emirle, baskın düzenlemek üzere Fransız Karargâhı’na doğru yola çıkarlar. Ancak Fransızlar çok kuvvetle karşılık verince, müfreze duraklar. Tayyar Rahmiye Hanım, yoğun ateş altında ayağa kalkarak, “Ben kadın olduğum halde, ayakta duruyorum. Siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” der ve aldığı kurşun yaralarıyla karargâha varmaya çok az kala şehit olur. Onun şehit olması müfrezesini harekete geçirir ve kahramanca dövüşerek, karargâhı ele geçirirler. Tayyar Rahmiye Hanım da otuz yaşında şehit olurken, geride otuz yıl gibi kısa fakat kahramanlıklarla dolu bir hayat bırakmıştır.
Raziye SAĞLAM
YazarTorun sevgisi bu dünyadaki en güzel sevgilerden biridir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Atlas Kerim ve Ada Melike’yle en güzel oyunları oynarken bunun daha çok farkında oluyorum. Çocukların büyüdü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Ben sekiz yaşındayken, Vefa’dan Fatih’e, otuz altı dairelik büyük bir apartmana taşınmıştık. Komşularımızın çoğu Karadenizli olduğu için, bizim adımız Malatyalılardı. İlk tanışırken, komşumuz Hafız Ha...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Aşağı köyün yakınlarındaki büyük araziye sirk kuruldu. Ömer’le Zeliş de gitmeyi çok istiyorlar. Hafize Teyze;-Çocuklar sirkler eğlenceli yerler gibi görünse de aslında hayvanla...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bu yazıyı hazırladığım günlerde, dünyada Kadınlar Günü kutlandı. Kadınlara karanfillerin verildiği, toplantılarda afili sözlerin sarf edildiği yine içi boş bir kutlama... Dünya Kadınlar Günü ilk olara...
Yazar: Raziye SAĞLAM