TARÇIN
Yakup Bey; balkona bitişik küçük, içinde gül, çeşitli çiçekler ve bir portakal ağacı bulunan etrafı korkuluklarla çevrili bahçesi olan girişteki sol dairede oturuyordu. Yaşı altmışın üzerinde ve emekliydi. Bir kızı evli ve öğretmen, diğer kızı üniversitede okuyordu. Kızından, üç yaşlarında Ela adında bir torunu vardı. Kentsel dönüşüm nedeniyle Bostancı’dan Maltepe’ye taşınmıştık birkaç yıl önce. Biz taşındığımızda apartman yöneticisiydi. O yıllarda tanışmıştık. Türk sanat müziğini seven, keman çalan, eşiyle koroda görevli beyefendi bir kişiydi. Apartmandaki sakinlerle sevgi ve saygıya dayanan bir ilişkisi vardı. İki yıl yöneticilik yaptıktan sonra kendi isteği ile ayrıldı. “Torun da var, vaktim yetmiyor…” dedi ayrılırken. Hafta sonu tatillerinde sitenin bahçesinde torununun elinden tutarak gezdiriyordu. Ela’nın sitedeki köpekler çok ilgisini çekiyordu. Onları sevip okşuyordu. Köpeğin yanından ayrılmak istemiyordu. Aradan birkaç ay geçti. Bir gün apartmanın dış merdiveninden inerken bir de baktım Yakup Bey’in balkonuna bitişik bahçede tüyleri kahverengi, sevimli, Golden cinsi bir köpek geziniyor. Az ilerde ahşaptan bir levha; “Tarçın” yazılı. Köpeğin adı Tarçın’dı. Hemen yanında da çatısı olan ahşaptan kulübe… Bütün bunları torunu için yapmıştı Yakup Bey… Sabahları çok erken Tarçın’ı gezdiriyordu. Veterinere götürüp aşısını yaptırmıştı, mama almıştı; gerçekten Tarçın’la ilgileniyordu. Tarçın’ı veren aile “Artık ona bakamayacağız, çok yaşlandık sabahları gezmeye çıkaramıyoruz bizim için de ayrılık zor, eğer kabul ederseniz size vereyim güvende olsun…” demiş. Yakup Bey de torununu düşünerek Tarçın’a bakmayı kabul etmiş. Apartman sakinleri Tarçın’ı seviyordu. Köpek sevmeyen de vardı ama Yakup Bey’in hatırı için sesini çıkarmıyordu. Tasmasını çıkarıyordu Yakup Bey. Tarçın sitenin bahçesinde özgürce dolaşıyordu. Yaz bitiyordu, sonbaharın serin günleri başlamıştı. Bir gün, bir de baktık, Tarçın’ın karnı büyümüş. Tarçın’ın hamile olduğunu anladık. Aradan zaman geçti. Şimdi sekiz tane siyah, kömür rengi gibi Tarçın’ın yavruları var. Annesi emzirirken ortaya çıkıyorlar. Sadece Yakup Bey ve torunu mu seviyor Tarçın ve yavrularını? Tabi ki hayır… Tüm apartman site sakinleri olarak Tarçın ve yavrularını sevmeye doyamıyoruz…
Erdal KARASU
YazarBereketin, ibadetin, paylaşmanın ve yardımlaşmanın yaşandığı Ramazan ayını geride bıraktık. Geleneksel davul sesleriyle sahura kalkıldı, niyetler edildi, oruçlar tutuldu. İftar sofraları hazırlandı, ö...
Yazar: Erdal KARASU
Herkes farklı bir hayata açar, farklı bir ortama açar gözlerini. Herkesin yaşam şekli, yaşadığı ortam birbirinden farklıdır. Ama ortak olan duygular vardır. Sevgi, saygı, mutluluk, öfke, üzüntü, korku...
Yazar: Naciye BEYZA
Anne, baba ve çocuklardan kurulan en küçük topluluktur aile. Ailelerimizi oluşturan bireyler hayatımız boyunca bize en yakın olan, en çok destek veren, bizi her hâlimizle kabullenip seven kişilerdir. ...
Yazar: Erdal KARASU
Lavantaların arasında nefessiz kalırcasına koşuyordu Akif. Böyle bir özgürlüğü daha önce hiç yaşamamıştı. Arkasına baktı, dostları geliyordu ardı sıra…. Şehrin gri renginden, puslu kokusu...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT