TAKDİRE RIZA GEREKİR
Âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Hak bütün varlıklara hayat verip¸ onların bütün ihtiyaçlarını da takdir etmiştir.
Âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Hak bütün varlıklara hayat verip¸ onların bütün ihtiyaçlarını da takdir etmiştir. Yoktan var eden¸ rızık verip¸ besleyip büyüten¸ her canlıya ömür takdir eden de O’dur. Canlılar içinde “ahsen-i takvim” olarak yaratıldığı için diğer bütün varlıklar insanın emrine âmâde kılınmıştır. Her canlı¸ insanın bir ihtiyacını karşılamak üzere yaratılmıştır. Onların ahirette hesabı yoktur. Bu dünya hayatı bittikten sonra yaptıklarından hesaba çekilecek olanlar insanlardır. Bu bakımdan insan kendisine hizmet için¸ bir ihtiyacının giderilmesi için yaratılan varlıkları kullanmada¸ kendisini en mükemmel varlık olarak yaratan Rabbine kulluk yapmada¸ O’nun emir ve nehiylerini yerine getirmede sorumlulukları vardır.
İnsanın ömrü hep aynı düzeyde gitmez. Herkesin hayatta elde ettiği imkânlar aynı seviyede olmaz. Yaşadığı ortamlardaki hayat tarzı aynı rahatlıkta sürmez. Hatta bir ömür içindeki günler¸ haftalar¸ yıllar birbirine uymaz. Çocukluk¸ gençlik¸ yaşlılık yılları hep aynı huzur veya sıkıntı içinde geçmez. Bir atasözünde de ifade edildiği gibi¸ “insan için hayatın bir günü lehte bir günü aleyhte”’dir. İnsan için sevinç de vardır hüzün de. Bolluk da vardır darlık da. Kolaylık olduğu gibi¸ sıkıntılar ve meşakkatler de olur insan hayatında. İnsan elinde bol bol nimetler¸ vücudunda sağlık ve âfiyet¸ âilesinde huzur ve mutluluk varken bunlara karşı şükrünü eda edebilmelidir. Başı dara düştüğü¸ musibet ve belalara uğradığı; vücuduna bir hastalık bulaştığı¸ malını mülkünü ve hatta en yakınlarını yitirdiği zaman da sabretmesini bilmeli¸ bütün bunları takdir edenin Allah Teâlâ olduğunu unutmamalıdır. Böyle durumlarda şairin şu sözünü¸
Hoştur bana Senden gelen
Ya gonca gül yahut diken
Ya hil’at u yahut diken
Lutfun da hoş kahrın da hoş
diyebilmelidir. Ya da İbrahim Hakkî-i Erzurumî’nin¸
Mevlam görelim neyler
Neylerse güzel eyler
dediği gibi takdire rızâ göstermelidir.
Hulûsî Efendi de yukarıda ifade ettiğimiz hususları bu gazelinde pek güzel dile getirmiştir. Kazâ ve kadere olan teslimiyetini gayet hoş bir şekilde beyan eylemiştir. Ona göre her şeyin sahibi Allah’tan geldiği için her türlü hükme razı olmak gerekir. Çünkü seven sevdiğinin emirlerine boyun eğmelidir. Nitekim bülbülün gülün dikenine katlanması bundandır. Bu dünyada âşıkın sevgilisinden gelen can yakıcı bakışlar¸ hattâ ok gibi olan kirpiklerinin gönülde açtığı yaralara rıza gösteriyorsa¸ hikmet-i ilâhîyi de öyle algılamak gerekir. Şairimiz 4. beyitte seher vaktinde yapılan ilticâlara da temas ederek¸ bunların Allah indinde daha makbul olduğunu ifade eder. Hayır ve şerrin hakiki dost olan Allah Teâlâ’dan olduğunu¸ onun Rasûlünün getirdiği bütün hükümlere tâbi olmanın gerekliliğini de son iki beyitte ifade etmiştir.
Gazelin Metni:
1. Her ibtilâya dil verip dil-dârdan geldi deyü
Her bir kazâya râzıyız ol yârdan geldi deyü
2. Her tîr ü hâra sînemiz bülbül gibi etdik hedef
Her ne gelirse kâiliz gül-zârdan geldi deyü
3. Müjgân oku tâ-be-seher atmışdı dost cângâhına
Bağrıma basdım gamzesi hûn-hârdan geldi deyü
4. Saldım sabâ ile selâm dil-dâr iline dün gece
Etmiş kabûl kılmış atâ bîmârdan geldi deyü
5. Her neyler ise yârimiz eyler bize ağyâr yok
Ölsek dahi gam çekmeyiz o yârdan geldi deyü
6. Zülfün senindir ey perî îmânımız ikrârımız
Uyduk sana kim Ahmed-i muhtârdan geldi deyü
Gazelin Açıklaması:
1. Biz gönlümüzün sahibinden geldi diye başımıza gelen her türlü belâya sabreder¸ kabulleniriz. Gerçek dost olduğu için de O’nun her hükmüne boyun eğeriz.
2. Nasıl bülbülün göğsü en çok sevdiği gülün dikenlerine¸ oklarına hedef ise¸ biz de o gül bahçesinin de sâhibi olan Allah’ın her türlü hükmüne rızâ gösteririz.
3. O sevgilinin nazarından gelen oklar sabaha kadar gönlümüze atılmıştı. Bütün gelen bu okları O’ndan geldi diye hepsini bağrıma bastım.
4. Ben dün gece sabâ rüzgarıyla gönlümün sahibine selam yolladım. O da bu selam benim hasta kulumdan geldi diye selamımı kabul etmiş ve bana çeşitli ikramlarda¸ ihsanlarda bulunmuştur.
5. Bize ne gelirse hep hakiki dostumuz olan Allah’tan gelir. Bizim O’ndan başka yârimiz yok. Bundan dolayı ölsek de gam çekmeyiz. Çünkü ölüm de O’nun emridir.
6. Ey sevgili! Bizim imanımız da ikrarımız da hep sanadır. Bize bu hakikatleri getiren Peygamberimiz öğretti. O ne hüküm getirmişse biz onların hepsine uyar¸ onun her istediğine tabi oluruz.
Mehmet AKKUŞ
YazarHulûsî Efendi’nin şiirlerinde gönül konusu oldukça yer işgal eder. Geçmiş sayılarımızda da çeşitli gazel açıklamalarında bu konunun ele alındığını¸ hatta bazı şerhlerin başlıklarını da gönül teş...
Yazar: Mehmet AKKUŞ
15 Temmuz’da köprüye yürüyenler arasındaydık. Bir hafta sonra kızımın düğünü vardı ve biz düğün hazırlıklarıyla uğraşırken, hiç aklımıza gelmezdi böyle bir gecenin yaşanacağı. O akşam çocuklarla Çeng...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Ey öğrencim! Dünya sevgisinden sakın. Zira sirke saf balı bozduğu gibi dünya sevgisi de sâlih ve iyi amellerini bozar. Yetimlere, şefkat, çıplaklara elbise giydirmekle merhamet, açları doyur...
Yazar: somuncueditor
Daha önceki açıklamalarımızda da temas ettiğimiz gibi Cenâb-ı Hak dilerse kendisinden hoşnut olduğu mü’min kulunun gönlünde tecellî eder. Bu hususu ifade eden bir rivayet Gazzâlî’nin İhyâu...
Yazar: Mehmet AKKUŞ