SURİYE GEZİ REHBERİ-II
İlk bölümde İslâm tarihinde önemli bir yere sahip olan Suriye'nin özellikle başkenti Dımeşk (Şam) üzerinde kısaca durulmuştu.
İlk bölümde İslâm tarihinde önemli bir yere sahip olan Suriye'nin özellikle başkenti Dımeşk (Şam) üzerinde kısaca durulmuştu. İkinci bölümümüzde ise ülkenin belli başlı önemli şehirlerinden¸ turistik ve tarihi yerlerinden bahsetmek istiyoruz. Suriye'de ulaşım başta olmak üzere hayat şartları bizim ülkemize oranla daha ucuz olduğundan¸ bu durum değerlendirilerek kısa süre içerisinde ülkenin çok sayıda tarihî ve turistik mevkii gezilebilir. Burada kısa kısa bu yerler hakkında bilgiler vermeye çalışacağız.
Suriye coğrafyası İslâm tarihinin birçok önemli olayına şahitlik etmiştir. Hz. Ömer'in meşhur Câbiye toplantısı Dımeşk'e 80 km mesafede bir yerde gerçekleştirilmiştir (Mart 637). Emevî hilafetinin Süfyânîlerden Mervânilere geçişi de burada olmuştur. Yine Emevîlerin kaderini tayin eden Merc Suffer ve Merc Râhıt savaşları (65/684) da Dımeşk'e yakın mevkilerde meydana gelmiştir. Hz. Ali ile Muâviye arasında cereyan eden Sıffîn savaşı 36/656 da Suriye'nin bir şehri olan Rakka yakınlarında olmuştur. İslâm'ın ilk şehitlerinin çocukları olan Ammâr b. Yâsir ile Uveys el-Karânî'nin mezarları bu şehirdedir. Rakka'da Kızlar Sarayı¸ Ulu Cami¸ şehrin restore edilmiş olan surları ve Bağdat kapısı görülebilecek ve ziyaret edilebilecek yerlerdir. Buradan bir dolmuşla Sevre şehrine oradan tutulacak bir pikapla da Caber kalesine gidilebilir. Kale Selçuklu komutanı Ca'ber b. Sâbık el-Kuşeyrî'ye nispetle bu isimle anılmaktadır. Esed barajının yapılmasıyla tutulan suyla bir ada görünümü kazanan kalenin bizim açımızdan önemi¸ kalenin kuzeybatı eteklerinde "Türk mezarı" olarak bilinen Süleyman Şâh'a nispet edilen türbeden gelmektedir. I. Dünya Savaşı sonrasında Suriye sınırları dahilinde kalan bu mezar Türkler için büyük bir manevi değeri haiz olduğundan 20 Ekim 1921 yılında Ankara İtilâfnâmesi'yle Türkiye'ye bırakıldı. Bu küçük alanda Türk bayrağı dalgalanmakta ve bir jandarma karakolu bulunmaktadır. Esed barajının yapımına kadar burada bulunan (1974) karakol ve türbe daha sonra kuzeyde Karakozak mevkiine nakledildi.
Sevre şehrinden Mansûra'ya oradan da yine bir pikapla tarihi Rusafe şehrine geçilebilir. Hişam b. Abdülmelik'in (105-125/724-743) yaptırdığı bu küçük şehir¸ çepeçevre surla çevrilmiştir. Surları¸ sarnıçları ve camisinin kalıntıları halen görülmektedir. Rakka'dan dolmuşla Fırat nehri üzerinde yer alan bir diğer şehre Deyrezor'a gidilebilir. Şehir Irak sınırına yakın küçük ve yeşili bol olan bir mevkide kurulmuştur. II. Abdülhamit Han buraya bir cami¸ medrese yaptırmıştır. Cami genişletilmiş¸ hemen yanında bulunan medresenin kemerlerini taşıyan sütunlar Fırat'ın nehrinin taşmasıyla su altında kalmış ve neredeyse yıkılmaya yüz tutmuştur.
Deyrezor'da I. Dünya savaşında buraya tehcirle gönderilen çok sayıda Ermeni yaşamaktadır. Bunların katkılarıyla burada bir müze oluşturulmuş. Bize gönüllü rehberlik yapan Deyrezorlu arkadaş Türkleri bu müzeye sokmadıklarını belirtti; fakat biz altı arkadaş yine de bir yolunu bulduk ve içeriye girdik. Zira müze görevlisine kendimizi İranlı olarak tanıtmıştık. Gerçi görevli daha sonra bizim Türk olduğumuzu anladı; fakat biz bir kere girmiştik.
Ermeniler¸ dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi bizim kendilerini kestiğimiz yalan ve martavallarını burada oluşturdukları bu müzeyle¸ kamuoyunun desteğini kendi üzerlerine çekmeye çalışıyorlar. Ermeni büyükelçiliği buraya oldukça fazla önem vermekte ve burslu olarak Suriye'de okuyan öğrencilerini sık sık buraya götürerek¸ Türk düşmanlığını bunlara aşılamaktadır.
Suriye'nin bir diğer şehri de Halep'tir. Türkiye'ye yakın bir mesafede olan bu şehre Dımeşk'ten takriben 5 saatte ulaşabiliyorsunuz. Suriye'nin en önemli şehri olan Halep özellikle Zengîler ve Eyyûbîler dönemlerinde çok parlak bir çağ yaşamıştır. Osmanlılar zamanında burası tam bir Türk şehri karakterini göstermiştir. Şehir merkezindeki tepeye yapılmış olan kalesinden şehrin her tarafın umumi manzarasını seyredebilirsiniz. Buradan bakıldığında Türk damgası Şam'daki gibi belirgin olarak görülecektir. Halep'in Sokaklarında ve çarşılarında rahatlıkla Türkçe pazarlığa girişebilirsiniz. Bu arada siz siz olun satıcının verdiği rakama asla ve kat'a razı olmayın. İmkan dahilinde yarısını teklif edin ve ona göre pazarlığa tutuşun.
Şehirde özellikle minaresi Selçuklulardan günümüze kadar gelebilen Halep Ulu Camii ile muhtelif Osmanlı camileri ve külliyeleri ziyaret edilebilir.
Halep'in kuzeyinde bulunan Dâbık ovasında birçok önemli olay cereyan etmiştir. Emevî halifesi Süleyman b. Abdülmelik (96-99/715-717) Câbiye'de bulunan Suriye ordularının karargâhını buraya nakletmişti. Buradan hareket eden İslâm orduları Anadolu'nun içlerine yönelmişlerdi. Diğer bir önemli olay ise Yavuz Sultan Selim ile Memlüklü Sultan'ı Kansu Gûrî arasındaki Merc Dâbık meydan savaşı burada olmuştu (24 Ağustos 1516). Bu savaşı kazanan Osmanlılar Suriye'nin hakimiyetini Memlüklerin elinden almışlardır.
Halep'le Dımeşk arasında yer alan Humus şehri bir fatihi bağrında ağırlamaktadır. Suriye fatihi¸ Allah'ın kılıcı Hâlid b. Velid'in (ö. 21/642) mezarı burada bulunan iki minareli caminin iç kısmındadır. Şehrin tarihi dokusu iyi korunamadığından fazla bir şey günümüze gelememiştir. Yine de Hamidiye çarşılarında kısa bir tur atılabilir. Buradan tutulacak bir taksi ya da dolmuşla Humus'a çok yakın bir mesafede yer alan Kal'atu'l-Hısn'a gidilebilir. Muhkem bir yerde ve stratejik bir mevkide inşa edilen bu kale gerçekten görülmeye değerdir.
Suriye'nin bir diğer şehri ise özellikle "Nevâ'ir" denilen su değirmenleriyle meşhur olan Hama'dır. Bu dev ahşap tekerlerin dönüşlerinde çıkardıkları sesler¸ Yunus Emre'nin dertli dolabının inlemesini hatırlatmaktadır. Burada 1162 yılında yapılan Nureddin Zengî Camii¸ Hama valisi Büyük Esad Paşa'nın inşasına başladığı; fakat sonraki dönemlerde bitirilen el-'Azam Sarayı -halen Hama Müzesi olarak kullanılmaktadır- ve Rüstem Paşa Hanı ziyaret yerleridir. Ayrıca Hama'nın 60 km kuzeybatısında bulunan Efemya denilen antik şehrine¸ buranın hemen yakınındaki kaleye ve eteğindeki halen müze olarak kullanılan Osmanlı hanına gidilebilir.
Halep'e bağlı Ma'arratu Nu'mân kasabasının takriben 5 km güney-doğusunda yer alan Deyr Sim'ân isimli manastırda meşhur Emevî halifesi Ömer b. Abdülaziz'in (99-101/717-720) mezarı bulunmaktadır. Halife Ömer yoldan geçerken burada hastalanmış ve buraya defnedilmiştir.
Suriye'nin sahil kesiminde ülkenin birçok önemli şehri bulunmaktadır. Lazkiye¸ Tartuş Banyas bunlardan birkaçıdır. Tartus'dan bir tekneyle Arvâd adasına gidilebilir. Adada Osmanlılardan kalma eski bir tabya¸ cami ve kale ziyaret edilebilir. Suriye'nin birçok yerinde olduğu gibi ay yıldızlı kapılara ve evlere burada da rastlanmaktadır. Lazkiye'de Ugarit harabeleriyle (Ras Shamra)¸ şehrin 24 km doğusunda muhkem bir yere inşa edilmiş olan Selahaddin Kalesi gezmeye değer önemli ziyaret yerleridir.
Dımeşk'in kuzeyinde Hristiyanlar için kutsal addedilen ve Aramiler'den kalan birçok eserlerle¸ 547 yılında inşa edilen Seyyide Sidnâyâ Manastırı¸ Aziz Thomas Manastırı¸ Aya Sofya Kilisesi¸ Aziz Peter Kilisesi¸ Aziz George Manastırı ve Mar İlyâs Manastırı'nın bulunduğu Sidnâyâ kasabası ziyaret edilebilir. Buranın daha kuzeyinde ise halen Aramice'nin konuşulduğu tek yer olan Ma'lûlâ'ya gidilebilir. Hristiyanların yoğunlukla ziyaret ettikleri bu yerde birçok tarihi kilise bulunmaktadır.
Suriye'nin güneyde bulunan şehirleri Der'a¸ Süveyd⸠Busr⸠Şahba ve Kanavât ziyaret için önemli merkezlerdir. Özellikle Busr⸠büyük antik tiyatrosu¸ hamamı¸ şehir kapıları¸ birke denilen kervanlar için yapılan su havuzunun dışında Hz. Peygamber'in küçüklüğünde amcası Ebû Tâlip'le konakladığı Rahip Bahîra'ya nispet edilen manastırıyla meşhurdur. Bu manastırın çok yakınında İbn Kesîr'in ders verdiği medresesi bulunmaktadır. Medresenin yanındaki mescide Câmiu Mebreki'n-Nâka denilmektedir. Caminin inşasıyla ilgili olarak muhtelif rivayetler mevcuttur. İlk rivayete göre Hz. Peygamber Hz. Hatice adına ticaret yapmak için Busrâ'ya geldiğinde devesi burada çökmüş daha sonra da onun anısına bir cami yapılmıştır. Diğer rivayette ise Hz. Osman'ın Kur'an'ı cem ettirmesi sonrasında Şâm'a gönderilen ilk nüshayı taşıyan devenin burada çöktüğü ve bu nüshanın burada muhafaza edildiği belirtilmektedir.
Şahba ve Kanavât'ta Roma döneminden kalma hamamlar¸ sarnıçlar ve muhtelif yapılar yer almaktadır. Petrol bölgesi Süveyda ise Suriye'de takriben 250 bin nüfusa ulaşan ve çoğunluğunu bunların oluşturduğu bir topluluğa ev sahipliği yapmaktadır. Dürzî denilen bu topluluk 1910'lu yıllardaki isyanlarıyla bir müddet Osmanlı ordularını uğraştırmıştır. Fransız işgaline de şiddetle direnen Dürzîlerin bir kısmı da Lübnan¸ Ürdün ve İsrail'de yaşamaktadırlar. Bizim ülkemizde özellikle güney bölgelerimizde bunlardan bir miktar bulunmaktadır.
Der'a tarihi ve turistik açıdan fazla bir varlığı olmayan bir şehirdir. Yine de burada bulunan Hicâz istasyon binamız görülmeye değerdir. Terminalden bir dolmuşla Ürdün sınırına en yakın köye¸ Tel Şihâb köyüne gidilebilir. Bu köy eskiden bir tepe üzerindeyken şimdilerde düzlüğe doğru yayılmıştır. Burada bulunan bazı metruk yapıların Osmanlı karakolu olduğu¸ köylüler tarafından ifade edilmiştir. Köyün Ürdün sınırına doğru kısmındaki vadide iki adet Osmanlı demiryolu köprüsü bulunmaktadır.
Bu vadinin uzantısı ise Ürdün sınırı. Hz. Ömer döneminde Müslümanlar ile Bizanslılar arasında 13 veya 15/634-636 yılında meydana gelen Yermuk Savaşı burada olmuş ve Müslümanlar Bizanslılar karşısında büyük bir zafer kazanmışlardır. Der'a'dan kısa bir yolculukla meşhur alim¸ tabib Nevevî (631-676/1233-1277)'nin doğum ve vefat yeri olan Nevâ kasabasına ulaşılabilir. Nevevî'nin yazdığı eserler halen günümüzde önemli bir yere sahiptir. Özellikle Kitâbu'l-Ezkâr¸ Riyâzu's-Sâlihîn ve Büstânu'l-'Arifîn bunlardan birkaç tanesidir.
Topraklarının ve özellikle tepelerinin büyük bir kısmının İsrail işgali altında bulunan ve halen harabe bir şehir olan Kunaytıra¸ başkent Şâm'a oldukça yakın mesafede yer almaktadır. İki farklı zamanda buraya gitmek için yaptığımız teşebbüs akamete uğramış ve yarı yolda askerler tarafından minibüslerden indirilerek¸ Dımeşk'e dönen minübüslerle geri gönderilmiştik. Zira bölgeye çevre köylerde oturanlar izinsiz (fakat kimliklerini gösteriyorlar) diğer insanlar ise özel bir izin belgesiyle girebilmektedir.
Dımeşk'e üç saatlik mesafede yer alan tarihi bir şehir de Tedmur'dur (Palmyra). Bu şehir Fırat nehrini Şam'a bağlayan kervan yolları üzerinde¸ önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır. Tedmur¸ bu önemini Roma imparatorluğuna dahil olunca daha da artırmıştır. Günümüze kadar ulaşan kalıntılardan¸ bu şehrin zenginliği¸ görkemi anlaşılmaktadır. Burada yer alan Güneş Mabedi ve diğer devasa yapılar ile şehre ve çevreye hakim bir tepe üzerine yapılmış olan Dürzi emir Ma'n oğlu Fahreddin'e (1630) atfedilen (gerçi kalenin ona aidiyetinin şüpheli olduğu belirtilmektedir) kale önemli ziyaret yerleridir.
Osmanlı İmparatorluğunun eyaletlerinden birisi olan Suriye'de gezip görülecek oldukça fazla tarihi eser bulunmaktadır. Biz burada kısaca belli başlı olanlarına değinmeğe çalıştık. Eski Roma dönemi eserleri hariç tutulacak olursa İslâmi dönem dediğimiz dönemlerde bölgede hükümet kuran muhtelif devletlerin bu coğrafya üzerine diktikleri eserler gerçekten ziyaret edilmeye değerdir. Bu yapıların çoğunluğunun ise burada hakimiyet kuran Türk devletlerine ait olması¸ bu devletleri kuranların torunları olarak bizlerin¸ bunlara daha fazla önem vermemizi gerekli kılmaktadır. Suriye hükümetiyle yardımlaşarak¸ bu eserlerin imkan ölçüsünde korunması ve bakımlarının yapılması ve Türk-İslâm kültür mirasının gelecek nesillere aktarılması temin edilmesi temennisiyle sözlerimi burada bitiriyorum.
Kaynakça
ALLAM¸ Basel¸ Saidnaya¸ Dımeşk ?
el-ASKALÂNθ Ahmed b. Ali b. Hacer¸ (852/1448)¸ el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe¸ Lübnan 2004¸ s. 138¸ 1793¸1807¸ 1808.
AYCAN¸ İrfan¸ Saltanata Giden Yolda Muâviye b. Ebû Süfyân¸ Ankara 1990.
AYCAN¸ İrfan-İbrahim Sarıçam¸ Emeviler¸ Ankara 1993.
AYDINLI¸ Abdullah¸ “İbn Ümmü Mektûm”¸ DİA¸ (İstanbul 1999)¸ c. XX¸ s. 434¸ 435.
BARDAKÇI¸ Murat¸ Şahbaba¸ İstanbul 1999.
Baysun¸ M. Cavid¸ “Merc Dâbık Muharebesi”¸ İA¸ (Eskişehir 19979¸ c. VII¸ s. 752-754.
el-Belhî¸ Ebû Zeyd Ahmed b. Sehl¸ Kitâbu’l-Bed’ ve’t-Tarîh¸ (Haşiye: Halil ‘Umrân el-Mansûr)¸ I-II¸ Beyrut 1997¸ II¸ s. 162
BOSTAN¸ İdriş “Deyrizor”¸ DİA¸ (İstanbul 1994) c. IX¸ s. 268¸ 269.
Bozkurt¸ Celal¸ “Şam’da Osmanlı’yı Yaşamak”¸ Boğaziçi¸ Aylık Kültür ve Sanat Dergisi¸ (Mayıs 1983)¸ S. II¸ s. 21-23.
BUHL¸ Fr¸ “Sıffîn”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ c. X¸ s. 551.
BUHL¸ Fr¸ “Tedmur”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ XII-1¸ s. 112-114.
Creswell K.a.c-Allan James W¸ A Short Account of Early Muslim Archıtecture¸ Kahire 1989.
DİCKİE¸ Jameş “Appendix on The Tomb of ‘Umar b. ‘Abd al-Azîz”¸ İslamic Quarterly¸ (Ayrı basım)¸ c. XVI¸ s. 80¸ 81.
Ebû’l-Fid⸠Kitâbu’l-Muhtasar fî Ahbâri’l-Beşer¸ I-II¸ 203
ERKOÇOĞLU¸ Fatih¸ “İmar Faaliyetleri”¸ Emevîler Dönemi Bilim¸ Kültür ve Sanat Hayatı¸ (Ed. İrfan Aycan)¸ Ankara 2003¸ s. 169¸ 170.
FAYDA¸ Mustafa¸ Hâlid b. Velîd¸ İstanbul 1997¸ s. 442.
FAYDA¸ Mustafa¸ “Câbiye”¸ DİA¸ (İstanbul 1992)¸ c. VI¸ s. 538.
FAYDA¸ Mustafa¸ “Ammâr b. Yâsir”¸ DİA¸ (İstanbul 1991)¸ c. III¸ s. 75¸ 76.
Fayda¸ Mustafa¸ “Bilâl-ı Habeşî”¸ DİA¸ (İstanbul 1992)¸ c. VI¸ s. 152¸ 153.
FAYDA¸ Mustafa¸ “Burs┸ DİA¸ (İstanbul 19929¸ c. VI¸ s. 470-472.
GOODWİN¸ Godfrey¸ A History of Ottoman Architecture¸ London 1971¸ s. 256.
GÜLSOY¸ Ufuk-Ochsenwald¸ William¸ “Hicaz Demiryolu”¸ DİA¸ (İstanbul 1998) XVII¸ s. 441-445.
el-Hamevî¸ Şihâbeddîn Ebî Abdullah Yâkût b. Abdillah er-Rûmî¸ (626/1228)¸ Mu’cemu’l-Buldân¸ I-V¸ (Thk. Ferid Abdülaziz el-Cündî)¸ Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye¸ Beyrut¸ ?¸ c. II¸ 585¸ 586.
HEFFENİNG¸ W¸ “Nevev İA¸ (Eskişehir 1997)¸ c. IX¸ s. 222¸ 223.
HONİGMANN¸ E.¸ “Maarret-ün-Nûmân”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ c. VII¸ s. 116-119.
HONİGMANN¸ E¸ “Merc Dâbık”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ c. VII¸ s. 751-752.
HONİGMANN¸ E¸ “Rakka”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ s. IX¸ s. 607-610.
İbn Havkâl¸ Ebû’l-Kâsım en-Nasîbî (350/961)¸ Kitâbu Sureti’l-Arz¸ I-II¸ Leiden 1938¸ c. I¸ s. 165¸ 175.
İbn Sa’d¸ Muhammed b. Sa’d b. ez-Zührî (230/844)¸ et-Tabakâtu’l-Kübr⸠I-VIII¸ Beyrut¸ 1996¸ c. III-IV¸ 422-426; Ümmü Seleme ile ilgili bkz. c. VII-VIII¸ 287-292; Ümmü Habîbe ile ilgili bkz. İbn Sa’d¸ VII-VIII¸ 292-295.
İBN EBÎ USAYBİA¸ Muvaffikuddîn Ebû’l-Abbâs Ahmed b. el-Kâsım es-Sa’dî el-Cezerî¸ ( 668/1269)¸ ‘Uyûnu’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etibb⸠Beyrut 1998¸ s. 558-564.
el-İSTAHRθ İbn İshak İbrahim b. Muhammed el-Fârisî el-Kerhî (346/957)¸ Kitâbu Mesâliki’l Memâlik¸ Leiden 1927¸ s. 60.
JOUDALLH¸ Fatima¸ Syria Source of Civilization¸ Dımeşk 2004.
KAYA¸ Mahmud¸ “Fârâb DİA¸ (İstanbul 1995)¸ XII¸ s. 145-161.
el-Kıftî¸ Cemâluddîn Ebû’l-Hasen Ali b. Yûsuf¸ (646/1248)¸ Kitâbu Ahbâri’l-‘Ulemâi bi-Ahbâri’l-Hukem⸠Kahire ?¸ s. 182-184.
KILIǸ Ünal¸ Yezîd b. Muâviye¸ İstanbul 2001¸ s. 273¸ 274.
KURAN¸ Aptullah¸ Mimar Sinan¸ İstanbul 1986¸ s. 69¸ 70.
Lammenş H¸ “Merc Râhıt”¸ İA¸ (Eskişehir 1997)¸ c. VII¸ s. 754¸ 755.
MANTRAN¸ Robert¸ “Humus”¸ DİA¸ (İstanbul 1998)¸ c. XVIII¸ s. 371-373.
ÖZAYDIN¸ Abdülkerim¸ “İbn Kesîr”¸ DİA¸ XX¸ (İstanbul 1999)¸ s. 132-133.
SEVİM¸ Ali¸ Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi¸ Ankara 2000.
SİMONİŞ Damien-Finly¸ Hugh¸ Jordan and Syria¸ Lonely Planet 1997.
ŞERİF¸ Ahmet¸ Arnavudluk’ta¸ Suriye’de¸ Trablusgarb’de Tanîn¸ (Haz. Mehmed Çetin Börekçi)¸ Ankara 1999.
TANERݸ Aydın¸ “Ca’ber Kalesi”¸ DİA¸ (İstanbul 1992)¸ c. VI¸ s. 525-526.
ULUÇAM¸ Abdüsselam¸ “Halep Ulu Camii”¸ DİA¸ (İstanbul 1997)¸ c. XV¸ s. 248¸ 249.
ULUDAи Süleyman¸ “Hâlid el-Bağdâd DİA¸ (İstanbul 1997)¸ c. XV¸ s. 283-299.
el-‘UMERθ İbn Fadlullah¸ (748/1347)¸ Mesâliku’l-Ebsâr fî Memâliki’l-Emsâr¸ I-XXIV¸ Ebu Dabi 2004.
el-Ush¸ M. Ebû’l-Ferec-Adnan Joundi-Bachir Zouhdi¸ A Concise Guide to The National Museum of Damascuş Dımeşk ?.
YAZICI¸ Tâlib¸ “Halep”¸ DİA¸ (İstanbul 1997)¸ c. XV¸ s. 239-244.
ZAQZUQ¸ Abdurrazzaq¸ Hama¸ Tourism Guide Book¸ ?. ?¸ s. 9-34.
ZEHEBθ Ebû Abdullah Şemsuddîn Muhammed b. Ahmed b. Osmân Kaymâz¸ (748/1347)¸ Siyeru ‘Alâmi’n-Nübel⸠Beyrut 2004¸ I¸ s. 1158¸ 1159; 1242-1244; II¸ 1698¸ 1699; III¸ s. 4107¸ 4108.
ZÜBEYR b. BEKKÂR¸ (256/870)¸ el-Müntehab min Kitâbi Ezvâci’n-Nebî¸ (Thk. Sükeyne eş-Şihâbî)¸ Beyrut 1983¸ s. 42-44; 50-52
Fatih ERKOÇOĞLU
Yazar"Tunus¸ M.Ö. 216 yılında 30 bin asker ve 30 fi lle birlikte¸ çok zor şartlar altında bugünkü İspanya'dan yola çıkarak¸ Fransa'yı geçip Alpleri aşarak Roma'yı sıkış...
Yazar: Fatih ERKOÇOĞLU
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
"Bakî Mezarlığı¸ Mekke'deki Cennetü'l-Muallâ gibi İslâm tarihi ve kültürü bakımından önemli mezarlıklar arasındadır. Mezarlığın önemi başta Hz. Peygamber (s.a.v.)'in eş ve çocuk...
Yazar: Fatih ERKOÇOĞLU
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK