SULTAN VAHDEDDİN’İN SENÛSİYYE TARÎKATI ŞEYHİ AHMED EŞ-ŞERÎF’E OLAN HÜRMETİ
Enver Paşa, Senûsiyye Tarîkatı şeyhi Ahmed eş-Şerîf’i İstanbul’a davet eder. Ahmed eş-Şerîf tahta yeni çıkan VI. Mehmed Vahdeddin’e biat etmek ve kılıç kuşanma merâsimine katılmak amacıyla 10-11 Ağustos 1918’de Sirte Körfezi’nde bir Alman denizaltısına binerek yola çıkar. Gerçekleşen bu yolculukta Senûsî şeyhlerinden Muhammed ez-Zâvî, Binbaşı Muhammed Sâlih, Senûsî zâviyeleri dervişlerinden Sâlih Ebû Urkup es-Senûsî ve özel doktoru Tabib Binbaşı Abdüsselâm Bey de kendisine eşlik eder. Gemi 12 Ağustos 1918’de Avusturya’nın Pola Limanı’na ulaşır. Burada kendisi için, 12 Ağustos 1918 tarihli bir karşılama ve uğurlama merâsimi hazırlanır. Ancak Şeyh Ahmed eş-Şerîf es-Senûsî’ye eşlik etmek için Pola’ya gelmiş olan Yûsuf Şetvan Bey, Şeyh’in güvenliğini gerekçe göstererek merâsim programını iptal ettirir. Bu arada Alman İmparatoru II. Wilhelm, Pola’da olduğunu öğrendiği Şeyh Ahmed eş-Şerîf es-Senûsî’yi Berlin’e davet eder. Ancak Alman propagandasına âlet edileceği endişesine kapılan Şeyh Ahmed eş-Şerîf, rahatsızlığını bahane ederek söz konusu daveti nâzik bir ifadeyle reddetmiştir. Şeyh Ahmed eş-Şerîf, birkaç gün daha Pola’da kaldıktan sonra Balkan Treni ile İstanbul’a hareket etmek üzere yola çıkmış ve 30 Ağustos 1918’de İstanbul Sirkeci Tren İstasyonu’na ulaşmıştır. Harbiye Nâzırı Enver Paşa’nın isteğiyle Ahmed eş-Şerîf için devlet başkanlarına uygulanan büyük bir karşılama merâsimi hazırlanmıştır. Söz konusu merâsim programı şu şekildedir: Ayastefanos’ta Rumeli Hat Komiseri ile birlikte Umûr-ı Şarkiyye dairesinden bir heyet tarafından istikbâl olunacaktır. Sirkeci İstasyonu’nda bir müfreze-i askeriyye ile bir bando mızıka tarafından resmî selâm îfâ edilecektir. Ahmed eş-Şerîf Sirkeci İstasyonu’nu teşrif ettiğinde doğruca Merâsim Salonu’na alınarak, istikbal için bulunacak zevât-ı kirâm taraflarından resmî takdim îfâ edilecektir. Sirkeci İstasyonu’nda hazır bulunacak zevât-ı kirâm: a- Zât-ı Şâhâne nâmına Yâverân-ı Hazret-i Şehriyârî’den Miralay İbrahim Bey ile Mâbeyn-i Hümâyûn Kâtiplerinden İhsan Bey; Sadrazam Paşa Hazretleri nâmına Teşrîfât Müdür Muâvini Şevket Fuad Bey; Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi Hazretleri nâmına Fetvâ Emîni Ali Rızâ Efendi Hazretleri bulunacaktır. Harbiye Nâzırı Enver Paşa Hazretleri’nin husûsî olarak bulunmaları muhtemeldir. Süferâ-yı kirâm, Ulemâ ve Afrika mücâhidlerinden müteşekkil bir heyet. Sirkeci İstasyonu’ndaki merâsimi müteakip, özel olarak tahsis edilen arabalarla doğruca Topkapı Saray-ı Hümâyûnu’na gidilecektir. Birinci arabaya Ahmed eş-Şerîf Hazretleri mihmandarıyla, diğer arabalara ise diğer zevât mihmandarlarıyla binip beraber hareket olunacaklardır. Ahmed eş-Şerîf, teşrîfâtlarının ilk günü istirâhat edeceklerdir. Zât-ı Hazret-i Hilâfetpenâhî, Ahmed eş-Şerîf Hazretlerini kabul buyuracak gün ve saat Mâbeyn-i Hümâyûn’dan bildirilecektir. Ahmed eş-Şerîf, Hazret-i Şahane’ye kabul buyurduktan sonra, Veliaht Hazretleri’ni ziyâret edecek, müteakiben Sadrazam Talat Paşa, Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendi ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa Hazretleri’ni ziyâret edecektir. Ahmed eş-Şerîf Huzâr-ı Hümâyûn'a kabulünden sonra her gün sırasıyla nezâretlere ziyâretlerde bulunacaktır. [1] İslâm dünyasında büyük bir nüfuzu ve saygınlığı olan Ahmed eş-Şerîf’i; Harbiye Nâzırı Enver Paşa ile birlikte Afrika, Asya ve Hicaz'dan gelen Müslümanların temsilcileri ve çok sayıda vatandaş karşılamıştır. Enver Paşa, yakın dostunu çok sıcak ve samîmî karşılamış ve trenin basamaklarından bizzat indirmiştir. Enver Paşa tören kıtasındaki askerî birliği, Ahmed eş-Şerîf ile birlikte teftiş etmiştir. Teftiş sırasında istasyonda bulunan halk, Ahmed eş-Şerîf lehine büyük sevgi gösterisinde bulunmuştur. Senûsîlerin lideri, şerefine tertip edilen görkemli karşılama merâsiminden oldukça hoşnut kalmış ve duygulanmıştır. Ahmed eş-Şerîf merâsimin ardından Padişah VI. Mehmed Vahdeddin’in misâfiri olarak Topkapı Sarayı’na götürülmüştür. Burada kendisine Mecidiye Kasrı tahsis edilmiştir. Topkapı Sarayı’nda kaldığı süre içerisinde bütün ihtiyaçları hükümet tarafından karşılanmıştır. Ahmed eş-Şerîf’in İstanbul ziyâreti devam ederken, tahta yeni çıkan VI. Mehmed Vahdeddin için kılıç kuşanma merâsimi hazırlıkları devam etmektedir. Gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından, 31 Ağustos 1918’de Eyüp Sultan’da geleneksel Taklîd-i Seyf Alayı (Kılıç Kuşanma) merâsimi düzenlenir. Merâsime; Veliahd Abdülmecid, Şehzâdeler, Damad Paşalar, Şeyhülislâm ve Mevlevî Postnişini ile diğer devlet erkânı katılmıştır. Sultan VI. Mehmed Vahdeddin İttihatçılara olan kızgınlığından dolayı Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım’ın da Konya Mevlevî Dergâhı yetkililerinin de kendisine kılıç kuşatmalarını istemez. Bu yüzden yeni Padişah’a Hz. Ömer’in kılıcını kuşatma görevi, Ahmed eş-Şerîf’e tevdî edilmiştir.[2] Ahmed eş-Şerîf, Kılıç Kuşanma merâsiminin sona ermesinin ardından Mecidiye Kasrı’na dönmüş ve istrâhate çekilmiştir. Yaklaşık bir günlük istrâhatin ardından, 2 Eylül 1918’de Bâb-ı Âlî’ye gelerek Sadrazam Talat Paşa, Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa’yı makamlarında ziyâret ederek fikir alışverişlerinde bulunmuştur.[3] Enver Paşa'nın isteğiyle Padişah VI. Mehmed Vahdeddin’in Kılıç Kuşanma merâsiminden yaklaşık bir hafta kadar sonra, 8 Eylül 1918’de Trablusgarp ve Bingazi Nâibissultanı Şeyh Ahmed eş-Şerîf es-Senûsî Paşa’ya Murassa Osmanî Nişanı verilmiştir.[4] Şeyh Ahmed eş-Şerîf es-Senûsî, Osmanlı Devleti ile yazışmalarında; Allah’ın Kulu ve Halife’nin Nâib ve Veziri Ahmed eş-Şerîf es-Senûsî unvânını kullanmıştır. [5] Enver Paşa, 30 Eylül 1918’de Sadâret’e takdim etmiş olduğu yazısında, Padişah VI. Mehmed Vahdeddin’in tahta çıkış merâsimi nedeniyle İstanbul’da bulunan Trablusgarp ve Bingazi Nâibissultanı Ahmed eş-Şerîf’e refâkat eden ve toplam beş kişiden oluşan Trablusgarplı mücâhidler için nişan verilmesini istemiştir. Onun bu isteği, Sadrazam Talat Paşa Hükümeti tarafından hiç vakit kaybedilmeden yerine getirilmiş ve 1 Ekim 1918 tarihli irâde-i seniyye ile yürürlüğe girmiştir. Buna göre; Şeyh Ahmed eş-Şerîf’in refâkatinde Müâahid Şeyh Muhammed ez-Zâvî Üçüncü Rütbeden Mecîdî Nişanı ve Mücâhid Sâlih Efendi Beşinci Rütbeden Mecîdî Nişanı, Afrika Grupları emrindeki Tabib Binbaşı Abdüsselâm Efendi Kılınçlı Dördüncü Rütbeden Osmânî Nişanı, Afrika Mücâhidîninden Mücâhid Senûsî Gümüş İftihar Madalyası ve Afrika Mücâhidîninden Mücâhid Hecinsüvârî Çavuşu Osman Çavuş Harp Madalyası ile taltif edilmişlerdir. [6] İkinci Talat Paşa Kabinesi’nin, 8 Ekim 1918’de istifâ etmesi üzerine, 14 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa Kabinesi kurulmuştur. Yeni Sadrazam ve Harbiye Nâzırı Ahmet İzzet Paşa’nın teklifiyle Ahmed eş-Şerîf’e bir kıta Üstün İftihar Madalyası takdim edilmiştir.[7] Mondros Mütârekesi’nin imzalanmasının ardından İtilaf Devletleri’nin, özellikle İtalyanların baskısı nedeniyle Osmanlı Hükumeti, Ahmed eş-Şerîf’in Trablusgarb’a dönmesine izin vermemiştir. Takip eden günlerde Sultan Vahdeddin, güvenlik gerekçelerinden dolayı Ahmed eş-Şerîf’in İstanbul’dan ayrılmasını ve Bursa’da ikâmet etmesini uygun görmüştür. Padişah VI. Mehmed Vahdeddin’in söz konusu kararı üzerine, kısa süre içerisinde İstanbul’dan ayrılan Ahmed eş-Şerîf, 5 Kasım 1918’de Bursa’ya gelir. Burada Celal Bayar ve Ali Fuad Cebesoy gibi Millî Mücâdele’nin lider kadrosunda yer alan eski İttihatçılarla görüşmelerde bulunur. Yirmi ay kadar Bursa’da ikâmet eden Ahmed eş-Şerîf, daha sonra Bursa’dan ayrılarak Konya’ya geçer.[8] Bursa ve Konya’da ikâmet ettiği günlerde Millî Mücâdele hareketini yakından takip eden Ahmed eş-Şerîf, Millî Mücâdele’yi İslâm âleminin en büyük cihadı olarak görmüş ve açıkça desteklemiştir.[9] [1] Nevzat Artuç, İttihat ve Terakki’nin İttihad-ı İslâm Siyaseti Çerçevesinde İttihatçı-Senûsî İlişkileri, Bilge Kültür Sanat Yayın Dağıtım, İstanbul 2013, s. 178-180. [2] Artuç, İttihatçı-Senûsî İlişkileri, s. 182. [3] Artuç, a.g.e., s. 183. [4] Lütfi Simavi, Sultan Mehmed Reşaci, Vahdettin ve Osmanlı Sarayının Son Günleri, Pegasus Yay., İstanbul 2006, s. 267-268. [5] Artuç, a.g.e., s. 185. [6] Artuç, a.g.e., s. 186. [7] Artuç, a.g.e., s. 186. [8] Artuç, a.g.e., s. 187. [9] Artuç, a.g.e., s. 190.
Kadir ÖZKÖSE
Yazarİdil (Volga) ile Tuna arası on sekizinci yüzyılın sonuna kadar bir Türk ülkesi olarak kalmış ve birbiri ardından gelmiş Türk kavimlerinin ili olmuştur. Söz konusu sahada Hazar, Bulgar, Altınordu...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Tasavvuf büyükleri müntesiplerini samîmî olmaya çağırır. Toplumsal ve ailevî ilişkilerimizde bizleri samîmiyetten alıkoyan faktörlere dikkat çekerler. Kişiyi samîmiyetten uzaklaştıran temel faktörleri...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Hem Yetim Hem de Öksüz Bir Çocuğun Hayata Tutunma Çabası Osmanlı padişahlarının 36. sı (ve de sonuncusu), İslâm halifelerinin ise 115. si olan VI. Mehmed Vahdeddin (Vahîdeddin), 4 Ocak 1861’de İstanbu...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Rabb’imiz bizden iyi işlerde birbirimizle yarışmamızı ve hepimizin dönüşünün Allah’a olacağını hatırlatırken[1], Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Bir kavmin efendisi, onlara hizmet edendir.”[2] buyurmak...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE