SULTAN ABDÜLMECİD’İN HAYIRSEVER ANNESİ BEZMİÂLEM SULTAN
Sultan II. Mahmud’un eşi, Sultan Abdülmecid’in annesidir. Eski hayatıyla ilgili sağlam ve tatminkâr bir malumat yoktur. Doğum yeri ve tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Küçük yaşta Osmanlı sarayına cariye olarak teslim edilen bir Gürcü kızı olduğu muhtemeldir. Sarayda yetiştirilip eğitildikten sonra, Sultan II. Mahmud’un hanımı olmuştur. Daha sonra, 25 Nisan 1823’te Şehzade Abdülmecid’i dünyaya getirmiş ve ikinci kadınlığa yükselmiştir. Oğlu Abdülmecid’e çok düşkündü; onun eğitimi ve terbiyesiyle yakından ilgilenmiştir. Sultan Mahmud’un vefatından sonra, 16 yaşını henüz bitirmiş olan oğlu Abdülmecid tahta çıkınca “Vâlide Sultan ve Mehd-i Ulyâ-yı Saltanat” unvanını kazanmıştır. Daha ziyade “Bezmiâlem Valide Sultan” adıyla anılmıştır. Sultan Abdülmecid’in genç yaşta padişah olması ve devlet işlerindeki tecrübesizliği sebebiyle uzun yıllar ona rehberlik etmiş; padişahın memleket seyahatlerinde, saray ve devlet işlerini başarıyla yürütmüştür. Yakalandığı amansız bir hastalık sonucunda, 3 Mayıs 1853’te Beşiktaş Sarayı’nda vefat etmiş; Divan Yolu’ndaki Sultan II. Mahmud Türbesi’ne defnedilmiştir. Padişah, annesinin ölümüne çok üzülmüş, ruhunu şâd etmek için 79 bin kuruş gibi büyük bir parayı cariye, kalfa, Enderun halkı, hoca, imam ve fakirlere dağıtmıştır. Bezmiâlem dindar, akıllı, tedbirli, hayırsever, ince ruhlu, şefkatli, cömert, dünyevî hırs ve nümayişlerden uzak bir valide sultandı. Yazışmalar ve mektuplarda kullandığı mühürler üzerindeki dinî-tasavvufî tabirler, onun manevi şahsiyetinin bir göstergesidir. Sıklıkla kullandığı mühürlerin birine “Hayy Hakk” ibaresi nakşedilmişken; bir diğerinin üzerine de Hz. Muhammed (s.a.v.)’e derin muhabbetini ifade eden şu dizeler kazınmıştır: Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl/Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl/Zuhurundan Bezmiâlem oldu vâsıl Bezmiâlem, tartışmasız en fazla hayır eseri bırakan valide sultandır. Oğlu Abdülmecid’in padişahlığı sırasında kendisine tahsis edilen maaş ve diğer gelirleri, Hicaz’dan Balkanlar’a ülkenin muhtelif yerlerinde tesis ve tamir ettirdiği camiler, hastaneler, mektepler, hamamlar, çeşmeler ve sebiller gibi pek çok hayır eserine sarf etmiştir. III. Mustafa Han’ın baş kadınefendisi Mihrişah Sultan’dan sonra Osmanlı’da en fazla çeşme ve sebil yaptıran valide/hanım sultan odur. Çoğu İstanbul’da (10) -diğerleri Medine (2), Mersin (6) ve Kerbela’da (1)- olmak üzere, toplam 19 çeşme ve sebil inşa ettirmiştir. Bunların dışında, 6 çeşme ve sebili de tamir ve ihya ettirmiştir. Tesis ettirdiği cami, mektep ve hastanelerin isimleri ise şöyledir: Gureba-i Müslimin/Vakıf Gureba Hastanesi (1845, yapımında 1826’daki kolera, 1843’teki çiçek hastalığı salgını etkili olmuştur); Valide Mektebi/Dârü’l-Maarif (1850, Osmanlı’nın ilk sivil lisesidir); Bezmiâlem Valide Mektebi; Bezmiâlem Sıbyan Mektebi (1844); Bezmiâlem Sıbyan/Yeşil Mektebi (1850); Bezmiâlem Valide Sultan/Dolmabahçe Camii (1853); Bezmiâlem Valide Sultan Gureba-i Müslimin Hastanesi Camii (1845); Mekke-i Mükerreme Gureba-i Müslimin Hastanesi (Vefatında yarım kalmış, Sultan II. Abdülhamid tamamlatmıştır). Ayrıca, Eminönü ile Karaköy’ü birbirine bağlayan bugünkü Galata Köprüsü’nün (Valide Köprüsü) ilk kurucusunun Bezmiâlem olduğu rivayet edilmektedir. Köprü 1844’te, ahşap dubalar üzerinde sâbih/yüzer olarak inşa edilmiştir. Kâbe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara ve Eyyube’l-Ensari vakıflarına da çeşitli hizmetler sunmuş ve bağışlarda bulunmuştur. Büyük meblağda “nükūd-ı mevkūfe” (vakfedilmiş para) ayırarak, vakıflarının her türlü masrafını ve hizmetlerini yerine getiren görevlilerin yevmiye ve maaşlarını karşılamak üzere, ülkenin muhtelif yerlerinde kiraya vererek veya hasılatını satıp akar (gelir) getirecek birçok konak, ev, dükkân, fabrika, han, tarla, arazi, bağ, bahçe, meyve ve zeytin ağacı, değirmen ve emlâk satın alarak, vakıflarının sonsuza kadar hizmet etmelerini teminat altına almıştır. Bu sayılanlar haricinde, bizzat mahalle aralarında dolaşarak fakir ve muhtaçlara merhamet elini uzatmış, ihtiyaçlarını gidermiş, yetim ve kimsesiz kızları evlendirmiş, borcunu ödemeyen ve hapse düşen gariplere çeşitli malî ve nakdî yardımlarda bulunmuştur. Yanı sıra, tarikat erbabını gözeterek, başta Yahya Efendi Dergâhı olmak üzere pek çok tekke ve dergâha büyük ölçüde bağışlar yapması, onun rahmet ve şükranla anılmasına vesile olacak ince ruhlu, şefkat timsali bir insan olduğunu ortaya koymuştur.
Zühal ÇOLAK
Yazarİstanbul ve diğer şehirleri gezen birçok Batılı seyyah, yazar, araştırmacı ve tarihçi, kaleme aldıkları eserlerde, Osmanlı ülkesinde yaşayan kadınların yüksek mevkileri, sahip oldukları haklar ve özgü...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Âlime Hüma Hatun, Sultan II. Murad’ın eşi, geleceğin Fatih’i Sultan Mehmed’in annesidir. Esas adı Hatice Âlime Hüma Hatun olup, Kastamonu’nun Devrekâni ilçesinde doğmuştur. Hüma Hatun isminin, Acem ef...
Yazar: Zühal ÇOLAK
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak, b...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Tam adı Sitti Mükrime/Mükerreme Hatun’dur. 1435’te doğduğu rivayet edilmektedir. Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıdır. Sitti kelimesi, Arapça Seyyide kelimesinden gelmektedir. Arapça “benim hanımım” m...
Yazar: Zühal ÇOLAK