SULTAN ABDÜLAZİZ’İN HAYRAT SAHİBİ ANNESİ PERTEVNİYAL SULTAN
Sultan II. Mahmud’un eşi, Sultan Abdülaziz’in annesidir. Doğum yeri, tarihi, Osmanlı öncesi geçmişi ve Sultan II. Mahmud’un ikbali olmasına kadarki hayatına ilişkin fazla bir bilgi yoktur. 1810’da doğduğu ve Çerkez asıllı olduğu tahmin edilmektedir. Osmanlı sarayında kendisine, güzelliği ve hanımefendiliği sebebiyle “ışığa erişen” anlamına gelen Pertevniyal ismi verilmiştir. II. Mahmud’un ikinci ikbali iken Şehzade Abdülaziz’i dünyaya getirmiş ve beşinci kadınefendiliğe yükselmiştir. 25 Haziran 1861’de Sultan Abdülmecid’in vefat edip oğlu Abdülaziz’in tahta geçmesiyle Valide Sultan olmuştur. 1861’den 1876’ya kadar Valide Sultan olarak kalmıştır. Osmanlı’nın son büyük valide sultanıdır. “Mehd-i Ulya-yı Saltanat”, “Devletlü İsmetlü Pertevniyal Valide Sultan Aliyyeti’ş-şan Hazretleri”, “Devletlü, Necabetlü Abdülaziz Efendi Hazretleri’nin Valideleri İsmetlü İkinci İkbal Hanım Efendi Hazretleri” ve “Han Mahmud-ı Adli’nin Goncası Abdülaziz Efendi Validesi” unvanlarını/mühürlerini kullanmıştır. Sultan Abdülaziz üzerindeki nüfuzundan ötürü kendisine “Ümmü’l-Cihân/Dünya’nın Annesi” da denmiştir. 1876’da Sultan Abdülaziz’in darbeyle tahttan indirilmesi ve katledilmesi üzerine inzivaya çekilmiştir. Oğlunun şehit edilmesine çok içerlediği, hemen her gün akşamla yatsı arası secdeye kapanıp yüksek sesle ağladığı ve şöyle haykırdığı rivayet edilmektedir: “Her şeyi affederim. Oğlumun kanını helâl etmem!” Sultan II. Abdülhamid’in Haziran 1881’de kurdurduğu Yıldız Mahkemesi’nin, oğlunun şehit edilmesinden Mithat Paşa ve arkadaşlarını suçlu bulması üzerine padişaha bir teşekkür mektubu göndermiştir. Bu inziva dönemindeki en büyük eğlence ve avuntusu, etrafına topladığı küçük çocukları güzelce yetiştirmek, onlarla vakit geçirip şirinlikleriyle teselli bulmak ve hatim indirtip onlara “âmin” dedirtmek olmuştur. Birçok çocuğu yetiştirip himaye etmiş, meslek sahibi yaparak evlendirmiştir. Sultan II. Abdülhamid’in eşi Müşfika Hanım’ı da kendisinin yetiştirdiği, kaynaklarda zikredilmektedir. 4 Şubat 1883’te veya 26 Ocak 1884’te vefat etmiş ve Aksaray’da yaptırdığı türbeye defnedilmiştir. Pek çok eser bırakan hayırsever bir valide sultandır. Aksaray’da, daha önce yanmış olan Kâtip Camii’nin arsasına 4 Ocak 1869’da temelini attırdığı cami, mektep, muvakkithane, kütüphane ve türbeden oluşan külliyeyi, 9 Ocak 1871’de kendisinin de katıldığı bir törenle hizmete açtırmıştır. Geride bıraktığı eserlerin en ihtişamlısı burasıdır; yapımına hususî bir itina göstermiştir. Diğer büyük eserleri şunlardır: 1814, Karagümrük Pazar Meydanı arkasında Pertevniyal Valide Sultan Meydan Çeşmesi; 1856, Eyüp civarında Defterdar İskelesi yanında Yavedut Camii sırasında Pertevniyal Kadın Efendi Çeşmesi; 1867, Aksaray semtinde Valide Camii’nin avlu kapısının sol tarafında Pertevniyal Valide Sultan Çeşmesi. Bunlardan başka, yaptırdığı 4-5 tane daha çeşme ve sebil vardır. Yanı sıra, 1868-1869’da Eyüp’te Valide Sultan Tekkesi’ni; 1872’de Aksaray’da Valide Camii bitişiğine (bugünkü Pertevniyal Lisesi’nin olduğu yere) eşi Sultan Mahmud adına Mahmudiye/Pertevniyal Valide Sultan Mektebi’ni; 1875’te Ayvansaray semtindeki Yavedût Sultan Türbesi’ni inşa ettirmiştir. Ayrıca, Yeni Mevlevihane kapısındaki Ebubekir Çelebi Türbesine vakıflar tesis ettirmiş; 1873’te Beşiktaş’taki Yahya Efendi Türbesi’ni yeniden onartmış ve 1864’te tersaneye bir gemi inşa havuzu yaptırmıştır (Osmanlı’nın ilk zırhlı gemisi olan Feth-i İslâm bu tezgâhtan çıkmıştır.) Hayratlarının dışında, darda kalan birçok insana yardım ettiği; borcu yüzünden hapsedilen insanları kurtardığı da bilinmektedir. 1875’te borcundan dolayı hapse düşen Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi inancına mensup 89 kişinin borçlarını ödeyip salıverilmelerini sağlamıştır. 1866’da hükümet ekonomik kriz yüzünden Ağustos maaşlarını ödeyemeyince, aylık tahsisatı olan 5000 lirayı hazineye bağışlamıştır. 5 Eylül 1865’te Hocapaşa’da çıkan ve 7-8 bin ev, 14 cami ve mescidi kül eden büyük yangında, felâketzedelere nakdî yardımlarda bulunmuştur. 1874’te yaşanan kuraklık ve kıtlık münasebetiyle Anadolu halkına da yardımlar göndermiş ve Kırım’dan getirttiği çift öküzlerini çiftçilere dağıttırmıştır.
Zühal ÇOLAK
YazarBabamla verip el ele, Evimizden çıktım ben de, Kapıldık bayraklı sele, On beş Temmuz gecesinde… Camide yanmış ışıklar, Bayrama dönmüş sokaklar, Korkuttu bizi uçaklar, On...
Şair: Halil GÖKKAYA
Sultan Abdülmecid’in zevcesi, Sultan V. Murad’ın validesidir. Çerkez asıllı olduğu ve Gürcistan’ın Abhazya sınırlarına yakın olan Poti sahil şehrinde 12 Aralık 1820’de dünyaya geldiği rivayet edilmekt...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Seher vaktinde güller açılıp bülbül figan eyler Bu hali anlara bad-ı saba-yı cavidan eyler Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri, yukarıdaki dizelerde olduğu gibi, birçok şiirinde seher vakti...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Doğru sözlü olmak, insan olmanın en önemli ahlaki değerlerinden birisidir. Doğru söylemek İslam ahlakının da en önemli kurallarından birisidir. Hatta doğru konuşmak, doğru olmak kişinin imanı ile ilgi...
Yazar: Eşref BOLUKÇU