SÛFÎ VE MANEVÎ HAREKET İHRAMCIZÂDE İSMAİL HAKKI TOPRAK (K.S.) ÖRNEĞİ
Sûfîler zaman zaman tembellik veya çevrelerine duyarsızlıkla itham edilseler de meselenin özüne insafla bakıldığında durumun hiç de öyle olmadığı görülecektir. Tasavvufî sistem, sûfîyi/dervişi ömür boyu süren bir hareket içerisinde tutabilmek bir başka ifadeyle bilinçli ve duyarlı bir hayat yaşamaya yönelik kurallar manzumesi olarak tesis edilmiştir. Tasavvuf; nefs, şeytan, dünya ve şeytanlaşmış insanlarla mücadele, zikir, tefekkür, halvet, celvet, rabıta, hal ve makamlar, güzel ahlak hassasiyeti ve diğer kavram ve uygulamalarıyla sûfîyi/dervişi gaflet ve tembellikten aksiyon ve kulluk bilincine ulaştırmayı hedeflemiştir. Sûfîlerin özellikle nefislerini ıslah için dayanağını Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Hira Mağarası’nda kendini ve çevresini anlamak ve anlamlandırmak gayesiyle gerçekleştirdiği tefekkür sürecinden alan ‘Halvet’ uygulamaları dolayısıyla toplumdan el-etek çektikleri yönünde eleştirildiklerini görürüz. Yine onlar, sadece kendileriyle meşgul oldukları nefs mücadelesi adı altında bir başkasıyla veya toplumla ilgilenmedikleri gibi eleştirilere maruz kaldıkları da olmuştur. Hâlbuki halvet süreci sûfîler için geçici bir süreçtir ve onlar bir tırtılın kozası içerisinden kelebek olarak çıktığı gibi maddî ve manevî bir değişim için halveti şart görmüşlerdir. Bu uygulama dolayısıyla sûfîleri eleştirenlerin Hz. Musa (a.s.)’nın Tur Dağı’na gidişi ve insanlardan bir müddet uzaklaşmasını açıklamakta zorlandıkları görülmektedir. Sûfîlerin, nefisleriyle yoğun bir mücadele içerisinde oldukları doğrudur. Ancak onların bu mücadeleleri hiçbir zaman dünyadan ele-tek çekme noktasına gelmemiş, onları çevrelerine karşı duyarsızlaştırmamıştır. Sözgelimi, seksen yaşları civarında Sivas’tan Eğri Kalesi’ne Müslüman kardeşlerinin sıkıntılarını gidermek için giden Şems-i Sivasî (k.s.); Libya’daki İtalya işgaline müritleriyle birlikte direnen Şeyh Ahmed Senûsî (k.s.); Fransızlara karşı mücadele eden Muhammed Emin el-Zeynî el-Kalkamî (k.s.), Rus işgaline karşı ‘Müridizm’ hareketiyle onurlu bir direniş sergileyen İsmail-i Şirvanî (k.s.), Hamza Nigarî (k.s.) ve Şeyh Şamil (k.s.); Sivas Mebusu olarak ilk mecliste görev yapan Mustafa Takî Efendi ve millî mücadelenin manevî mimarları dönemlerine/çevrelerine olan duyarlılıklarıyla bu önemli mücadeleleri gerçekleştirmemişlerdir.1
Aksiyon İnsanı Bir Gönül Üstadı: İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak (k.s.)
‘Efendi Hazretleri’ veya ‘Pir Efendi’ şeklinde başta Sivas olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde büyük bir sevgi ve özlemle anılan İsmail Hakkı Toprak (k.s.) Hazretleri, yukarıda özellikleri sıralanan aksiyon sahibi sûfîlerin son dönemdeki en önemli temsilcilerindendir. Kendileri ilk olarak eğitim süreci ve rızkını helalinden kazanma gayretiyle aktif bir hayatın temellerini atmıştır. Efendi Hazretleri, Sivas Rüştiyesi’ndeki eğitim-öğretim sürecinin ardından Sivas Çifte Minareli Medrese ve Gökmedrese’de yüksek tahsilini tamamlayarak memuriyet hayatına atılmıştır. İnhisar Memurluğu, Sivas Duyun-ı Umumiye Memurluğu ve kısa bir süre emlakçılık yaptıktan sonra 1931 yılında kendi isteği ile emekliye ayrılmıştır.
Yaratılana Yaratan’ın emaneti gözüyle bir başka ifadeyle şefkat gözüyle bakabilmenin izini süren İsmail Hakkı Efendi (k.s.), tabiri caizse, Anadolu’yu manevî tesiriyle mayalayan Yunus izinde bir ömür sürmüştür. Yaşadığı dönemin birçok sıkıntısına göğüs germek zorunda kalan İhramcızâde Hazretleri, inanç, ibadet ve ahlakî yozlaşmanın önüne geçebilmek için olağanüstü bir gayretin içerisinde kendisini bulmuştur. Yüzyıllardır Anadolu’nun Müslüman-Türk yurdu olduğunu simgeleyen camilere karşı takınılan olumsuz tavır ve bu tavrın neticesinde insanımızın dinine ve kimliğine yabancılaştığı bir dönemde camilere gösterdiği özenle İslâmî bir aksiyonun önemli bir temsilcisi olmuştur. Kabrinin de bulunduğu Sivas-Ulu Cami’nin 1956’da gerçekleştirilen büyük tamiratı belki de Efendi Hazretleri’nin hizmet anlayışını gözler önüne seren en büyük eseridir. İsmail Hakkı Efendi, Müslümanların dertleriyle dertlenmenin en büyük simgesi olarak döneminin şartları içerisinde atılması gereken en önemli adımı atmış ve Ulu Camii’nin aslî hüviyetine kavuşması için maddî-manevî bütün imkânlarını seferber etmiştir. Ulu Camii dernek başkanlığının yanı sıra aynı hassasiyetle Hoca İmam Camii minaresinin yapımı, Hayırseverler, Sofu Yusuf ve Serçeli Camii dernek başkanlıklarıyla bir şehrin hatta Anadolu’nun maddî ve manevî değişimine önayak olmuştur.
İsmail Hakkı Efendi (k.s.)’nin İslâmî ve insanî saiklerle hareketli bir hayatın önemli bir temsilcisi olması sadece camilere ve etrafında toplanan insanlara hizmetle sınırlı kalmamıştır. Kendileri, Anadolu’da ilk açılan İmam-Hatip Liselerinden biri olan Sivas İmam-Hatip Lisesi’nin dernek başkanlığı görevini de üstlenerek ilim, iman, ibadet ve güzel ahlak ile şekillenmiş bir neslin yetişmesine katkı sağlamıştır. Efendi Hazretleri, İmam-Hatip Lisesi’nin ihtiyaçlarıyla bizzat kendisi ilgilenmiş ilim, irfan ve kültürel anlamda bir küllenme sürecini yaşayan toplumuna küllerinden tekrar doğabilmesi için destek olmuştur. Onun ilmî ve manevî kişiliği etrafında kenetlenen insanlarla Sivas İmam Hatip Lisesi, tarihi boyunca birçok önemli isim yetiştirmiş, gönüllere ilim, irfan ve iman nurunun akmasına vesile olmuştur.
Efendi Hazretleri, insan merkezli hizmet anlayışını cami ve İmam-Hatip hizmetleriyle de sınırlı tutmamıştır. Kendileri hangi anlayışından hangi mezhepten olursa olsun insanların maddî-manevî ihtiyaçlarını giderebilmek için dur durak bilmeksizin çalışan bir derviş olmuştur. Zara-Cencin Köyü İçme Suyu, Cencin Köyü Köprüsü ve Tozanlı Köprüsü gibi hizmetlerde bizzat kendisi de çalışarak dervişliği bir hırka-bir lokma olarak görmediğini, tam aksine dervişliğin aktif bir hayat anlayışla yaratılmışa hizmet etme sevdası olduğu hakikatini fiili olarak gözler önüne sermiştir.
İsmail Hakkı Efendi (k.s.), gönül mimarı birçok ismin hizmetinde bulunarak hayatını manevî bir aksiyonun maddî heyecan için önemini lisan-ı hali ile dile getirmiştir. Sivas Kongresi’nin ve Sivas’ın manevî hayatının önemli bir ismi olan Seyyid Abdullah Haşim el-Mekkî/Arap Şeyh (k.s.), aşk ve heyecan insanı Mûr Ali Baba (k.s.), Tokat Mebusluğu ve Anadolu’daki derin izleriyle gönülleri fetheden Mustafa Haki Hazretleri ve nihayet Sivas Mebusluğu ile tanınan, ilmî ve manevî kişiliğiyle gönüllerde özel bir yeri olan Mustafa Takî Efendi (k.s.)’ye hizmeti ve onların dualarıyla nefs, şeytan, dünya ve diğer engellerden nefsini kurtaran Efendi Hazretleri, aksiyonel hayatın temel unsurunun nefse muhalefet olduğunu ve yaratılana Yaratandan ötürü merhameti hayatın merkezine yerleştirerek hayatın anlamlı kılınması gerektiği fikrini benimsediğini ifade etmiştir.
Netice itibariyle bu hareketli hayat, maddî ve manevî anlamda bereketli bir sürece şahitlik etmiştir. Darendeli Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.), başta olmak üzere daha birçok isim onun İslâm’ın incelikleriyle şekillenen aktif hayatının bereketi olarak topluma kazandırılmıştır.
2Yunus misali, kimseyi dışlamayan, ağır başlı, az konuşan, vatan sevdalısı, temiz, fedakâr, misafirperver, şiir ve söz üstadı İsmail Hakkı Efendi (k.s.)’nin gönlünün bam telinden süzülün ve tembelliğe/atalete ve bananeciliğe muhalefetini gözler önüne seren şu cümleleriyle çalışmamızı noktalayalım:
‘Hüsnü zan velâyettir, sû-i zan cinayettir.
Ne incit ne incin. İncinmemek kolay da
incitmemek zor.’
Bu vücudum mülkü elden çıkmadan,
Çarh-ı devran bu binayı yıkmadan,
Suretle mana bir arada iken,
İki âlemde fırsat elde iken
Gel hubb-ı dünyayı gönlünden gider.
Alasın can âleminden bir haber.’
Dipnot
1. Kadir Özköse, Muhammed Senûsî: Hayatı, Eserleri, Hareketi, İnsan Yayınları, İstanbul 2000, s. 59-79; N. A. Ziadeh, Tasavvuf ve Siyaset Hareketi Senûsîlik (trc. Kadir Özköse), İnsan Yayınları, İstanbul 2006,
2. Hayatı hakkında geniş bilgi için bkz.,İsmail Hakkı Altuntaş, Nakşibendî Şeyhi İsmail Hakkı Toprak’ın Hayat ve Menakıbı (lisans tezi, 1992), AÜ İlâhiyat Fakültesi.; Ethem Cebecioğlu, ‘İsmail Hakkı Toprak’, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, İstanbul 1996, c. X, s.159-163; Selçuk Eraydın, ‘İsmail Hakkı Toprak (k.s.)’, Somuncu Baba ve es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Sempozyumu Tebliğleri, Ankara 1997, s.145-149; Lütfi Alıcı, İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Efendi (k.s.): Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri, Ankara 2001, tür. yer.