SORULARLA PEYGAMBERLERİN HAYATINDAN BİLİNÇALTI ÖRNEKLERİ
Hz. Âdem (a.s.) bir peygamber olmasına rağmen yasak meyveyi yemesine sebep olan bilinçaltındaki hangi duygulardı? Bir peygamberin normal şartlarda Allahu Teâlâ’nın emirlerinin dışına çıkması düşünülemezken Hz. Âdem’in (a.s.) hangi dalgınlığı bu yasağı çiğnemesine neden oldu? Bilinçaltında yasak ağaç ile ilgili ne vardı? “Biz; ‘Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yiyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz.’ dedik.”[1] “Derken, şeytan şöyle diyerek onun kafasını karıştırdı: ‘Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacının ve son bulmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?’ Nihayet ikisi de o ağaçtan yediler. Bunun üzerine mahrem yerleri kendilerine göründü, üstlerini cennet yaprağıyla örtmeye çalıştılar. Böylece Âdem Rabb’ine karşı gelmiş ve yolunu şaşırmıştı. Sonra Rabb’i onu seçkin kıldı, tövbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti.”[2] “Hani, Rabb’in meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ demişti. Onlar, ‘Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.’ demişler. Allah da, ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim.’ demişti.”[3] Melekler, insanın yaratılışına neden; “…bozgunculuk yapacak ve kan dökecek biri” diye geri bildirim verirken “ıslah edecek ve ibadet edecek biri” diye vermiyorlardı. Meleklerin, neden insan denince bilinçaltlarında Kabil’in yeryüzünde işleyeceği cinayet akıllarına geliyordu? Olumsuzluklar bilinçaltında farkındalık açısından daha mı öncelikli? *** Hz. Âdem’in (a.s.) çocuklarından Kabil, kardeşini öldürecek kadar bilinçaltına ne yükledi? Habil’in “Ben seni öldürmek için elimi uzatacak değilim.” dedirten bilinçaltındaki hangi duygulardı. Ölümle burun buruna gelen Habil neden kaçmadı ya da kardeşine karşı kendini savunmadı? İki kardeşin bilinçaltlarındaki geri bildirim neden farklı idi? “Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, ‘Andolsun seni öldüreceğim!’ dedi. O da dedi ki: ‘Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder.’ dedi (ve ekledi): ‘Andolsun ki sen öldürmek için bana el uzatsan bile, ben öldürmek için sana elimi kaldıracak değilim! Zira ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”[4] *** Normal şartlarda boğulan bir insan; “İmdat ya da kurtarın beni!” diye bağırırken Firavun neden; “Ey Musa, beni kurtar!” diye bağırmadı da “…Ben de Müslümanlardanım!” diye seslendi. Firavun’un bilinçaltında neden can güvenliği yerine iman güvenliği için “Aman!” vardı? “Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet (denizde) boğulma haline gelince (Firavun:) ‘Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı İlah’tan başka ilah olmadığına ben de iman ettim. Ben de Müslümanlardanım!’ dedi.”[5] *** Hz. Yusuf (a.s.) zindanda kendisine rüyasını yorumlatan gençlere: “Ey zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. Yorumunu sorduğunuz iki rüya (bu şekilde) kesinleşmiştir.” demiştir. Yusuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, dedi ki: ‘Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır).’ Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla (Yusuf), birkaç sene daha zindanda kaldı.”[6] Hz. Yusuf (a.s.) her ne kadar bir peygamber de olsa sonuçta bir insandır ve beşerdir. Doğal olarak zindandan kurtulmak istemesi de normaldir. Bir peygamberin gerektiğinde insanlardan yardım istemesi, kurtuluş için vesileler araması Rabb’ini unuttuğunu göstermez. Burada Hz. Yusuf’un, bir an dalgınlıkla bir beşerden yardım istemesi bilinçaltında zindandan kurtuluş için çareler aradığının bir göstergesi değil midir? *** Hz. Yunus (a.s.) yıllarca puta tapan Ninova halkına Allahu Teâlâ’nın dinini anlatmasına rağmen çok az kişi iman etmişti. Ümidini yitiren Hz. Yunus (a.s.), kavmine kızmış ve şehri terk etmişti. Bindiği geminin yükünün fazla olmasından dolayı gemi batmaya başlayınca geminin yükünü hafifletmek için kura çekilmiş ve kura Hz. Yunus’a çıkınca denize atılmıştı. Denize atılan Hz. Yunus’u da bir balık yutmuştu. Hz. Yunus’un yıllarca Allahu Teâlâ’nın dinini anlatmasına rağmen kavminin iman etmemesine verdiği bir anlık tepki onun bilinçaltında ümmetinin iman etmeyeceğine inancından kaynaklanan duygu ve düşünceler midir? Bu duygular içinde kavminin başına gelecek azaptan kendini kurtarmak mı ya da vaat ettiği azabın gelmemesinden dolayı alay edilmesi mi veyahut kavminin kesin iman etmeyeceği mi? “Zünnûn’u da (Yûnus) zikret! Hani öfkeli bir halde geçip gitmiş, bizim kudretimizin kendisine yetmeyeceğini zannetmişti. Sonunda (balığın karnındaki) karanlıklar içinde, ‘Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!’ diyerek yalvardı. Bunun üzerine duasını kabul ettik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte biz iman etmiş olanları böyle kurtarırız.”[7] [1] 2/Bakara, 35. [2] 20/Tâhâ, 120-122. [3] 2/Bakara, 30. [4] 5/Mâide, 27-28. [5] 10/Yunus, 90. [6] 12/Yusuf, 41, 42. [7] 21/Enbiyâ, 87, 88.
M. Emin KARABACAK
YazarSalona eli bağlı üç kişi getirildi, sanık sırasına oturtuldular. Mahkeme başkanı Saruhan Mebusu Mustafa Necati, sanıklardan en yaşlısına, ihtiyar köylüye sordu: - Baba, adın ne? Dinleyicilerde b...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Okul korkusu, çocuğun şiddetli bir endişeyle okula gitmeyi reddetmesi ve okula karşı isteksiz olması demektir. Okul korkusu, çocuğun okula gitme zamanı gelince açık anksiyete ve panik durumlarının gör...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Okulların her yaz tatiline girişinde çocukların kendi aralarında ders çalışma planı yaptıklarını gördükçe kendi öğrencilik yıllarım aklıma gelir. Bizler de her öğrenci gibi öğrencilik yıllarımızda tat...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Çocukların doğumdan itibaren anne babalarıyla geçirecekleri kaliteli zamanlar, çocukların gelişimleri için çok değerli ve önemlidir. Çünkü çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimleri, ...
Yazar: M. Emin KARABACAK