SOMUNCU BABA HAZRETLERİ'NİN NASİHATLERİ 3: "AVAMIN ARASINA AZ KARIŞSINLAR"
"Avam¸ gördüğü kadar düşünen¸ bedenî zevk ve menfaatler peşinde koşan¸ her şeyden önce kendisini düşünen insanlar için kullanılan genel bir addır." "Din Nasihattir." Sevgili Peygamberimiz; "Din nasihattir." buyurarak Kur'an-ı Kerim'le¸ ezanlarla¸ dualarla¸ salavat ve tekbirlerle sulanan bütün İslâm coğrafyalarında bunlara ilave olarak bin bir çeşit nasihat pınarlarının da çağıldamasının önünü açmıştır. Her biri çöle dönmüş gönüllerimiz için umman mesabesinde olan âlimlerimiz¸ dervişlerimiz ve gönül erlerimiz¸ Rasûlullah (s.a.v.)'ın açtığı bu aydınlık yolda birbirinden değerli nasihatlerde bulunmuş ve bu huzur sağanağının yaşadıkları asırlarda en samimi temsilcileri olmuştur. Yalnızlığın ve kimsesizliğin patikalarında yolunu ve yönünü şaşırmış olan insanlığın her dönemde gönüllerine pusula olan bu nasihatler¸ her türlü değerimizin ve yüreklerimizin tarumar olduğu modern asırda ruhlarımızın en dingin limanları olmaya devam ediyor. Yüreğimizi eşyanın katılığına ve teknolojinin bulanıklığına hapseden çağımızda stresin¸ bunalım ve buhranların hanelerimizi sarması ile bu yangının büyüyerek sokaklarımızı¸ caddelerimizi huzursuzluğun kaleleri haline getirmesinin gerçek sebebi¸ yüreklerimizde bu nasihat pınarlarının çağıldamamasından başka nedir ki? Yüzyılımızın en büyük nasihat erbabından olan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin yürekten söyleyip gönüllerin en derinine nüfuz eden; İncitme sen kimseyi kimseye incinme hem Güler yüzlü tatlı dil her ağzın balı ol Nasihat' pınarında yıkanıp da arı duru olmayan bir kimse olabilir mi? Yine bu pınardan içip de gönül hastalıklarına duçar olmak mümkün müdür? Bu nasihatin izinden gidip de yolunu şaşırmak olur mu hiç? Nasihatler¸ bu coğrafyada dilden dile¸ gönülden gönüle ulaşarak insanlarımızı çağın yangınlarından¸ gönül hastalıklarından ve her türlü musibetten korumuş¸ korumaya devam ediyor. Ama bunlar¸ duyan kulakları¸ gören gözleri ve hala hisseden gönülleri olanlar içindir elbette. Nasihatler¸ Gönülden Gönüle Akan Irmaklardır Bazen de bu nasihatler¸ aradan yüzyıllar geçtikten sonra yeni bir görüntüye bürünerek yeni mecralarında çağıldamaya başlamıştır. Tıpkı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in çağları aşan nasihatlerinin Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nde yeni bir mecra bulduğu ve Somuncu Baba'nın nasihatlerinin ise Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'de yeni bir söyleyişle yankısını bulduğu gibi. Somuncu Baba olarak gönüllerde taht kuran bir gül ve gönül sultanı olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri¸ Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid Han zamanında yaşamış ve içinde bulunduğu çağa Kur'an-ı Kerim'in ışığını ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in büyük aşkını ilmek ilmek dokumaya çalışmıştır. Somuncu Baba Hazretleri'nin arkadaşlarına ve yolundan gidenlere salık verdiği on bir nasihatinden üçüncüsü olan "Avamın arasına az karışsınlar." düsturu¸ bu karmakarışık çağda yakalandığımız toplumsal hastalıklara en büyük şifa olarak gönüllerimizi aydınlatmaya devam ediyor. İyinin kötüyle¸ güzelin çirkinle¸ dostun düşmanla¸ doğrunun yalanla¸ riyanın samimiyetle¸ sevgini nefretle ve dahi yaşamın ölümle karıştığı bu absürt çağ¸ her dönemden daha çok iyiyi kötüden ayıran furkan mesabesindeki ilahi çağrılara muhtaçtır. Bu kadar kargaşanın hüküm sürdüğü bir dönemde avamla havas da birbirine karışmış¸ pusulalar artık doğruyu göstermez olmuştur. Nezaketin ve zarafetin bir isimden öteye gidemediği¸ kaliteden çok sayının önem arz ettiği¸ gönülden çok dünyalık arzuların bedenimize hükmettiği günümüzde¸ Somuncu Baba Hazretleri'nin arkadaşlarına ve yolundan gidenlere salık verdiği on bir nasihatinden üçüncüsü olan "Avamın arasına az karışsınlar." düsturu çağımızın yanılgılarına bir furkan olarak önümüzde durmaktadır. Zira sosyal medyanın en büyük tebliğci rolüne soyunduğu ve saçmalıkların tavan yaptığı bu çağda bilen de bilmeyen de insanlara nasihat erbabı kesilmeye aday olmuştur. Öyle ki; "Himmete muhtaç dede/ Nerde kaldı gayrıya himmet ede" sözünün gerçekliğini yaşıyoruz bütün çıplaklığıyla. Avam¸ Beden Zindanında Mahpustur Avam¸ gördüğü kadar düşünen¸ bedenî zevk ve menfaatler peşinde koşan¸ her şeyden önce kendisini düşünen insanlar için kullanılan genel bir addır. Bu¸ çağımızın az düşünen çok konuşan¸ bedenî arzularının kölesi olmuş¸ bencil ve diğergamlıktan uzak insanının tanımıdır aslında. Yirmi birinci yüzyılın bilgi ve teknoloji ağıyla yeryüzüne bağladığı¸ göklerin terennümlerine yabancılaşan insanın trajedisi. Miladi 1331 tarihinde Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğup Anadolu'yu manevî fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayseri'nin oğlu olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri¸ arkadaşlarına ve yolundan gidenlere "Avamın arasına az karışsınlar." nasihatiyle gönül dostlarını "Nefs-i Emmare"nin çirkin tuzaklarından korumak ve kollamak istemiştir. Zira avam¸ normal olarak "Nefs-i Emmare" diye tarif edilen mertebenin gereği neyse onu yaşar. Bedenlerinin arzularını yaşadıkça gönülleri perdelenen ve zulmet perdelerine maruz kalan insanların arasına her daim karışmak gönül erini asıl gayesinden uzaklaştırır. Maksuda varmaktan alıkoyar. Ruhunu tesviye ve tezkiye etmek için yola çıkan bir gönül yolcusunun bedenine hapsolmuş bir avamla her daim birlikte vakit geçirmesi¸ onun menfaat ve bencillik evinde sürekli misafir olması onu asıl hedefinden alıkoyacaktır. Amacından uzaklaştıracak ve ruhunu bulandıracaktır. Soyu Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e ulaşan bir "Seyyid" ve Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.)'in 24. kuşaktan torunu olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri¸ gönül dostlarının "Nefs-i mutmainne" mertebesinin önündeki en büyük engele takılmamaları için çağların en büyük hastalıklarına inat "avamın arasına az karışsınlar" diye uyarıyor müritlerini. Gönül Eri¸ Bütün İbadetlerini Aşkla Yapar Zira avamın namazı¸ orucu ve diğer ibadetleri bedeninin ateşten korumak içindir. Ötesini ne arar ne de düşünür avam. Oysa gönül eri¸ bütün ibadetlerini aşkla yapar¸ sırf Allah'ın rızası için yapar. Namazından¸ orucundan gelecek bir faydanın peşinde değildir o. Aşkı kuşanarak maşuka vasıl olmaktır amacı. Namazın içinde erimek¸ orucun içinde erimek ve büyük bir aşkla Allah'a kavuşmaktır onun gayesi. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri¸ "Avamın arasına az karışsınlar." nasihatiyle "Cahillerle karşılaştığınız zaman Selam!' diyerek geçip gidiniz." buyuran Yüce Rabb'imizin ikaz-ı ilahisini müritlerinin kalbine nakşetmeyi murat etmiştir. Zira onun en büyük derdi¸ gönül dostlarının kalplerinde iman nurunun en saf şekilde parıldamasından başka bir şey değildi. İslâm âlimlerimizden olan İmam Gazali'nin; "Cahillerle tartışmaya girmeyin. Zira ben onları asla yenemedim." sözü de bu anlamda çok değerlidir. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin¸ "Avamın arasına az karışsınlar." nasihatini gönüllere bir havas çağrısı olarak anlamak ve böyle değerlendirmek gerekir. Değerli olanın değersizle karıştığı ve cahillerin başköşeye kurulduğu günümüz toplumlarının aydınlık yarınlara yürüyüşü bu çağrının gönüllerimizde yankı bulmasıyla gerçekleşecektir. Avamdan çıkışın ve havassa yönelişin en büyük temsilcilerinden olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin arkadaşlarına ve yolundan gidenlere salık verdiği "Avamın arasına az karışsınlar." nasihati¸ çağımızın buhranlarına ve bunalımlarına karşı bir kalkan ve aydınlık yarınları özleyenler için bir diriliş muştusu olarak gönüllerimizi aydınlatmaya devam ediyor. Ne mutlu bu aşk çağlayanının sözlerine kulak kabartanlara
Ve ne mutlu bu nasihat pınarıyla yunup arınanlara
Mürsel GÜNDOĞDU
YazarŞerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Yazar/ Çizer: Emily Gravett Çevirmen: Sima Özkan Yıldırım Sayfa Sayısı: 36 Yaş Aralığı: 4-6 Yayınevi/Yılı: Beta Kids Yayınları/2016 İşlenen Konular: Çevre bilinci, doğal hayat, temizlik ve düzeni...
Yazar: Tuğba Karataş AYDAN
Sultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
"Kadınlara¸ oğullara¸ kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe¸ salma güzel atlara¸ hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara süslü ve çekici' kılındı. Bu...
Yazar: Mürsel GÜNDOĞDU