SIZI'LI ESİNTİLER
Bu okumalarla mesela güne¸ geceye tutulur¸ Kâinat'a vurulur. Bir güzelliktir ki bizi teshir eder¸ bağrına basar çeker. "Şimdi¸ keşke akşam olsaydım" diye inler. Bir başka tariftir¸ tasvirdir Şairenin ki: "Muhabbet çınarlarının yapraklarına akşamın karanlığı çökünce¸ dostun zevkle içtiği akşam çayının buharıyla gökyüzünün sislerinden daha güzel ne vardır."
Dünyaya göçmüşlüğün¸ düşmüşlüğün Sızı'sı; mâsivâdan geçememenin sıkıntısı¸ aşk talebinin ağrısı¸ aynalardaki sızı¸ sevdanın bedeli Sızı. "Her solukta bin sızı"(sh. 111)
Ve Sergül'ce bir özge Sızı
Sergül Vural¸ katıldığı birçok şiir yarışmasında ödüller alan¸ Naz Çiçeğim¸ Bir Günde Dört Mevsim¸ Süveyda isimli üç şiir kitabı ve iki çocuk şiirleri kitabı bulunan; kültür sanat dergilerinde şiir¸ deneme yazıları yayınlanan¸ köşe yazarlığı da yapan değerli bir isim.
Son kitabı Sızı da denemelerini toplamış. Sızı¸ "şiir oluyorum" diyen¸ derin bir şair nefesinin habercisi. Nice baharlı¸ "dağ yüklü" mısralar döküyor kalbinize.
"Bir düş gözlemcisi" olan Sergül nesnelere¸ varlığa yeni anlamlar yüklüyor¸ "Üzerinde yaşanılan dünyada her kıvrım bir harf¸ her şekil bir semboldür(
) Sen¸ ben¸ o ve biz¸ onlar birer işaret'tir."
Bu okumalarla mesela güne¸ geceye tutulur¸ Kâinat'a vurulur. Bir güzelliktir ki bizi teshir eder¸ bağrına basar çeker. "Şimdi¸ keşke akşam olsaydım" diye inler. Bir başka tariftir¸ tasvirdir Şairenin ki: "Muhabbet çınarlarının yapraklarına akşamın karanlığı çökünce¸ dostun zevkle içtiği akşam çayının buharıyla gökyüzünün sislerinden daha güzel ne vardır."(sh. 54)
Ancak gök hasreti çeken¸ bir sevdalı; "kefeni" "beyaz gelinlik" olarak tanımlayabilir.
Aşk; bütün yolların ona çıktığı¸ biricik kaçınılmaz yoldur. GülSER "Kendine dönebilmek aşk adıyla" diyerek¸ "Ne taht¸ ne saltanat¸ ne de han¸ hamam terazide ağır gelir¸ muhabbete düşen aşkın yanında"; "Murâdımdır aşk-ı muhabbet ve muhabbet-i aşk
(sh.7)" deyişiyle bu mihengi belirler.
Aşk ki bir bûsenin kesafeti¸ sizi benliğinizi çizmesidir belki.
"İnsanoğlu ilk kez suda görmüş yüzünü. Uzanmış tutamamış. Şaşırmış kendi olduğunu anlamamış! Bir bûse almak istemiş yanağından olmamış. Bûseler dudağa dokununca geri çekilerek hep o gördüğünü bulmak için aramış¸ aramış. Hâlâ da aramakta (sh. 13)". Ki o beklediği "bûseler mucizevî¸ bûseler havaî¸ bûseler hercâi¸ bûseler tutuklu
(sh.6)".
Bûseler ki içinde ne kutlu nefesler saklar. Hâlbuki "Dudaklarda adı kalmıştır aşkın"; "Sevdâ talihtir¸ ondan nasipsiz kalmak ise ne talihsizlik".
"Çocuksu duygularla kaybettiği(miz) uçurtma(yı) ömür boyu gökyüzünde ararız. Bu nedenle de ne gökyüzünün mavisini görebilir(iz) ne de güneşin ışıltısını". Kayba¸ faniye¸ iğretiye odaklanırız. Çağa yenik¸ kutlu zamanlardan kaçarız. Aşksızlık en büyük illettir.
"Dünyayı terk edişler tam ona göredir"; hep bir "kul oluş vaktini" önceler. "Yolcusuz kalan dağlar derdidir". "Hayatı¸ kendi ruhunu fetheden bir kâşif edasıyla yaşamak" emelindedir. "Sonsuzluk merdivenlerine¸ rahmet damlalarına karışarak tırmanmak" hedefindedir.
Sınırlı¸ kibirli¸ cebbar aklı öteler bazen¸ hakikatin perdelenmesine de karşıdır zaten. Teslim olmaz; "yeni ufukların yoldaşlığında"¸ "
alın gölgenizi¸ verin güneşimi" diye haykırır SERGÜL. Et ve kemiğin ötesine geçip; mukavim¸ "bana uzak diyarlar gerek" der yiğitçe.
"Dalgalara aldırmadan¸ fırtınadan korkmadan açılmalıyım mâverâya (sh. 16). "Yürek yangını¸ ateşi yutsa da"; "Demir kadar ateşte olmak gerekir.(sh. 72)"
Çünkü "Göğsünde yedi dağın ateşi yanarken"¸ "yükü ağırdır Şair'in". "Nasırlıdır omuzları¸ çileyi taşır". Ki "Aşktan öte ne var"dır.
Hazzı değil¸ Hüznü sever Sızı'lı¸ "yağmur gözlü" "dağların yalnız kızı"; "Erciyes'in emzirdiği; okyanusunu arayan¸ Nilüfer bakışlı denizkızı". "Gün¸ hüzünle başlar(sh 43)". Kederle de olsa¸ O Gönül (müziği) daima çalar.
Mavi tutkunu¸ meftunudur. Fazla söze ne hacet¸ "Aşk mavidir".
Sergül hanım bize¸ yücelikler estiren¸ göksel bir bakış sunuyor. Bütün asrî yorgunluklara mahbeslere karşı; gökkuşağı yağmurla boyanmış kuşanmış¸ yol eden satırlarla izli¸ işli¸ ince sızılar düşürüyor yüreğimize. Şimdi'nin¸ günün sıkıntısından kurtarıp¸ farklı bir kapı aralayıp¸ ruh direnişine çağırıyor.
Kitap; anlamlı¸ zirvelere ayarlı bir iç dünyanın göstergesi. Okurken bazen bir güzellik sağanağıyla¸ bezemesiyle dilinizin¸ kaleminizin güçsüz¸ tutuk kaldığını hissediyorsunuz.
Sergül Vural¸ Sızı¸ Mola Kitap¸ 2012
Tel: (0 212) 544 44 46
Huzeyme Yeşim KOÇAK
Yazar“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Ramazan ayının kalan yarısını idrak ederken, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni ve Ramazan’ın bitimiyle de bayramı yaşayacağız inşaallah. Bu mübarek günler, hayırların tavsiye edildiği ve mü’minle...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK