ŞİRAZ VE ŞEHZADE

Kitabın adı: Şiraz ve Şehzade Yazarı: Ömer Sevinçgül Yayınevi: Carpe Diem Kitap Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2020 Sayfa sayısı: 159 Yaş aralığı: 14 İşlenen konular: İlim, hikmet, rıza, itaat, eğitim… Şiraz, İran’ın en büyük şehirlerinden biridir. “Şairler Şehri”, “Güller Şehri” gibi isimlendirmelerle anılan Şiraz, tarih içerisinden onlarca şair yetiştirmiştir. Hafız ve Sadi-i Şirazî, bu meşhur şairlerdendir. Şiraz denilince Yahya Kemal’in Rindlerin Ölümü şiirini burada hatırlamamak olmaz. Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış; Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle. Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle. … Ve Sadi-i Şirazî. Size tanıtacağım kitabın kahramanlarından biri de Sadi-i Şirazî. Sadi, küçük yaşta yetim kalmış; dedesi ve amcası tarafından himaye edilip yetiştirilmiş. Nizamiye Medreseleri’nde eğitimini tamamlamış. Hindistan ve Kuzey Afrika’yı dolaşmış ve doğduğu yer olan Şiraz’da, 1292’de vefat etmiştir. Şiraz ve Şehzade, “Bir Sadi-i Şirazî Romanı” olarak adlandırılmış. Romanda iki anlatıcı bulunuyor. Bunlardan biri yazar anlatıcı ki romanın ilk sayfalarında onu görüyoruz. Henüz küçük yaşlarda dağların arasında yemyeşil bir vadinin en güzel yerindeki iki odalı küçük kulübelerinin karşısında bir dağ vardır. Bu dağda her gece mavi bir ışık yanar ve bu ışık karanlık gecelerde fark edilir. Annesinin dediğine göre burada çok eskiden bir ermiş yaşarmış. Kahramanımız, merakını gidermek için bu dağa gitmeye karar verir. Annesinin tembihleri ile sabah erkenden yola çıkar. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, kayalar arasındaki harabeye ulaşır. İçeri girer. Buradaki bir oyukta küfle kaplı, mahfaza içerisinde bir defter bulur. Bu defter, eski yazı ile yazılmıştır. Kahramanımız, defteri alır ve bu yazıyı okuyabilecek tek kişi olan Hüsrev Efendi’nin yanına varır. Hüsrev Efendi, kitabı bölüm bölüm okur ve kahramanımız onun okuduklarını yeni yazıya aktarır. Romanın bundan sonraki kahramanı, aynı zamanda defterdeki yazıları yazan Musab’dır. Musab da Sadi gibi Şirazlıdır. İlim ve sanata meraklıdır. Babası -Bahtiyar- oğlunun bu özelliğini bilir. Bir gün onu yanına alır ve çocukluk arkadaşı Sadi’nin yanına götürür. Sadi, o sıralar Şiraz’a yeni dönmüş ama hiç kimseyle görüşmeden, mütevazı evinde kız kardeşiyle yine mütevazı bir hayat sürmektedir. Bahtiyar, Sadi ile Musab’ı tanıştırır. Sadi’yi ilmini başkalarına anlatması konusunda ikna eder ve ilk öğrencisi olarak da Musab’ı ona emanet eder. Musab, iki yıl Sadi’nin yanında kalır ve ondan ilim ve hikmet tahsili yapar. Romanda, Sadi’den istifade etmeye gelen bir de şehzade vardır ki Sadi, şehzadeye anlattıkları ile aslında bütün insanlara ilmini aktarır. Sadi’nin yanında ilmini tamamlayan Musab, öğrendiklerin anlatmak için üstadının da icazetiyle Anadolu’ya gelir. Sadi’nin meşhur eseri Gülistan’dan esinlenerek yazılan romanın ilginizi çekeceğini düşünüyor ve sizlere iyi okumalar diliyorum.