SEVGİ BİRAZ DA KİMLİĞİNİ YAŞAMAKTIR
SEVGİ BİRAZ DA KİMLİĞİNİ YAŞAMAKTIR
Güvercinlere su için¸ yem için arklar açan bir medeniyetin çocuklarıydık. Bir vakit böyleydik ve böyle bilinirdik bütün topraklarda.
Sonra zaman mı değişti¸ biz mi değiştik öyle. Kapımıza gelen bir fakire yüz ekşitmeden ve kibirlenmeden veren el olmalı değil miydik?! Sevgi ekmek gerekirken yeryüzüne¸ biz merhametsizlik¸ biz zulüm yeşerttik körpe yüreklerde.
Dağdaki kurtlar açlıktan ölmemesi için et dağıtan medeniyet iken¸ kendi öz anne-babamıza bakmayı yakıştıramadık kendimize. Hep kendimiz için yaşar hâle gelirken¸ biraz da başkaları için yaşamayı unuttuk. Sevginin biraz da kendini unutmak olduğunu¸ sevginin biraz da kimliğini yaşamak olduğunu unuttuk.
Küçük bir kuş da olsa yaşatmak varken¸ can olmak varken susuz kalan gönüllere ve yere düşene uzanan el olmak dururken¸ bombalar yaptık yeryüzündeki her şeyi târumâr etmek için. Bir öksüze¸ bir yetime kanat olmak gerekirken¸ biz o kanatları kırdık. Umut yeşerteceğimize karanlık bir dünyâ bıraktık geleceğe. Farkında olmadan bütün güzelliklerin kâtili olduk. Oyuncağı olduk zamane firavunların¸ nemrutların…
Savaşta¸ düşmanlara bile merhameti öğretirken dinimiz¸ biz sokak çocukları altında yatsınlar diye köprüler inşâ ettik. Köprüler yaptık asılmak için. Köprüler yıktık utandığımız için târihimizden!
Gökyüzünü süslemeleri için yaratılmışken güvercinler¸ biz güvercinleri kafese hapsettik. Bir gün olsun evde rahatlık içerisinde oturmaya dayanamazken¸ nasıl da uçmak için yaratılan kuşların hürriyetini engelledik!
Değil insâna¸ hayvanlara dahi merhameti emreden bir dine dilimizle mensûb iken yaşayamadık bildiklerimizi. Âhireti unutmak içindi o kadar haramda ve sefâhatte yol almışlığımız. Yol değil yük aldık sırtımıza. Hesâbını veremeyeceğimiz vebâller yüklendik. Biraz daha mal edinelim¸ biraz daha para kazanalım derken boğazımıza kadar çamuruna saplandık günâhların. Kendimizden uzaklaşırken adım adım¸ “yakıtı taş ve insân” olan uçurumlara sürüklendik.
Bir bayrak vardı bize bırakılan; daha da yücelere çıkarmak için. Alıp elimize o kutsal bayrağı daha yükseklere çıkarmadık. Dahası elimize dahi almadık o bayrağı. Korktuk¸ utandık kalabalık insânlardan. Biz böyle değildik! Sevgi mimarlarıydık¸ biz merhamettik¸ biz rahmettik…
Ve bir emânet aldık ki cedlerimizden; güneşten daha parlak ve daha âşikârdı. Ama biz onu çöllere gömdük bir daha dirilmesin diye. Toprağa koyduk yaşanmasın diye bir daha…
Geçmişimizle övünüp durduk hep. Yarınlara ne bıraktık; umut mu¸ insânlık mı¸ aydınlık bir dünyâ mı! Biz övünürken atalarımızla¸ çocuklarımız bizim neyimizle övünecekler acaba! Neyimiz var övünecek¸ neyimiz var yarına bırakmaktan iftihar ettiğimiz!
Târihimize layık bir insân olmanın vakti gelip geçmedi mi? Târih olup unutulmadan yani yitip göçmeden bu dar-ı dünyâdan¸ bu kasvetli gafletten¸ bu muzır hâletten¸ bu pusulasız rüyadan uyanmanın vakti gelmedi mi?
Kapılar açmak için yaratılmışken sevgiye¸ güzele¸ merhamete… Kapılar kapattık kapımıza uğrayan dilencilere. Dünyâya¸ veren olmak için geldiğimizi unuttuk. “Tebessüm en güzel sadakadır” fermânını unuttuk.
Duâ ederdik¸ duâ olurduk¸ duâ olup yeryüzüne Nûr gibi yağardık bir vakit. Âmin derdi bütün melekler. Amin derdi yedi kat sema.
Artık hem du⸠hem de âminlerin vaktidir
Milyonlar el ele biât edip¸ yeminlerin vaktidir
İnsânı insân kılan îmânın vaktidir
Zafer ŞIK
YazarSultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK
15 Temmuz’da köprüye yürüyenler arasındaydık. Bir hafta sonra kızımın düğünü vardı ve biz düğün hazırlıklarıyla uğraşırken, hiç aklımıza gelmezdi böyle bir gecenin yaşanacağı. O akşam çocuklarla Çeng...
Yazar: Raziye SAĞLAM