SEHA VE MİNİK ÇINAR
Şimdi, Seha'ya bakarken, onunla ilk tanıştığım gün geldi aklıma. Ne kadar da küçüktüm. Evet, evet miniciktim. Seha beni o küçücük poşetten çıkarıp masmavi bir saksıya bırakıverdiğinde. Ellerinden kayıp düştüğümde, o da ben de ileride nasıl değişeceğimizi bilemezdik sanırım. Benimle her gün sohbet eder, okulda yaptıklarını anlatır, sonra da bana günümün nasıl geçtiğini sorup, iyi miyim diye hep toprağımı yoklardı. Sonra da beni kucaklar iyi geceler dileyip, her zamanki yerime -pencere kenarına, diğer arkadaşlarımı görebileceğim şekilde- yerleştirirdi. Fakat vakit tamamdı. Artık o saksıdan çıkıp gerçek evime yerleştirilmem gerektiğini Seha da ben de çok iyi biliyorduk. Büyüyebilmem için buna mecburduk. Beni her zamanki yerimden alıp, diğer arkadaşlarımın yanına götürürken Seha'nın da benimle aynı hayalleri kurduğunu hissedebiliyordum. Dallarımda kuracağı salıncakta sallanacağı, gölgemde oturup piknik yapacağı, bana hikâyeler anlatacağı o harika günlerin hayalini tabii ki. Büyüdüm, yavaş da olsa... Mevsimler geldi geçti. Tüm damarlarımda hissedebiliyordum değişimi, büyümeyi. Yine bir gün dökülen yapraklarımın arasına yatmış, uzun uzun bana gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu Seha. Sonra birden "Bir gün o kadar çok yaprağın olacak ki, hepsini bir araya topladığımda ufak bir dağ gibi görünecekler." demişti bana. O kadar sevinmiştim ki, bunun nasıl olabileceğini sormak aklımın ucundan bile geçmemişti. Günler birbirini hızla kovaladı. Zamansa su misali aktı gitti. Zamanın nasıl su gibi akıp gittiğini, sizin büyüdüğünüze şahitlik eden birinden daha iyi kimse bilemez. Seha hem benim büyümeme şahitlik etmiş hem de benimle tüm hayallerini paylaşmıştı. Ne de olsa en güzel hayaller dostlarla paylaşılan hayallerdi... Bir gün Seha elinde kocaman kırmızı bir çantayla yaklaştı yanıma. Yanında tüm ailesiyle birlikte. Hepsi etrafa gülücükler saçıyor, gölgemde oturup şarkılar söylüyorlardı. Çantadan çıkardıkları yiyecekleri teker teker, gölgeme serdikleri rengârenk örtüye yerleştiriyorlardı. Bir de baktım dallarımda bir salıncak salına salına gidip geliyor. Her gidişinde bir kat daha yeşeriyor dallarım, her gelişinde bin kat daha kök salıyor, köklerim derinlere. Mutlu oluyorum ben de onlar mutlu oldukça… Biraz daha büyüyorum, bu kez dallarımda salıncak yapmıyor Seha. Yere düşen yapraklarımı topluyor bir kenarda. Yapraklarımı toplarken Seha'nın da ne kadar büyüdüğünü fark ediyorum. İşte o anda, yapraklarımı topladığı yeri işaret ederek bana bakıyor. "Ben sana ne demiştim? Tam da sana söylediğim gibi. Ufak bir dağ!" Seha'ya bakıyorum. Yanıma oturuyor. Gövdeme yaslanmış, beni dinliyor. O'na şöyle sesleniyorum: “Çünkü en güzel hayaller dostlarla paylaşılan hayallerdir. Çünkü gerçek olan hayaller sevgiyle beslenen hayallerdir. Yeter ki yürekten isteyelim ve inanalım tüm kalbimizle.”
Seda BAYRAK DURGUT
YazarKâbe’nin yanında bulunan ‘Hacerü’l-Esved’ değerli bir taştı. Rasûlullah (s.a.v.) onu öpmüştür. Hacda tavafa Hacerü’l-Esved’den başlanır ve yine onunla bitirilir. Tavaf esnasında imkân varsa, diğer Müs...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Annesinin yanağına bir öpücük kondurdu. Uyandırmaya kıyamadı. Odadan çıktı.Mutfağa girdiğinde mis gibi kokularla karşılaşmak isterdi ama annesi uyuduğu için bu mümkün olamazdı. Öğle vakti daha yeni ge...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Kanatlarını açtığında utanıyordu kumru. Gözlerinin küçüklüğünden, kuyruğunun kısalığından. Kendinden utanıyordu...Aslında bulutların sonsuz huzuru arasında süzülmeyi seviyordu. Etrafı seyretmek eşsizd...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Sevgili çocuklar; İslâm tarihinde ikinci halife olan Hz. Ömer, adaletiyle tanınan bir şahsiyettir. Onun yaşlı ve fakir bir kadına gece yarısı un ve yağ götürmesi yüzyıllar boyunca dilden dile aktar...
Yazar: Sırrı ER