ŞARK’IN SULTANI SELÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ
1081 yılında Bizans tahtına çıkan Alexios, Selçuklu ve Peçenek Türklerinin akınları karşısında çaresiz kalmıştı. ”Bizans imparatoru I. Alexios Komnenos, 4 Nisan 1081 tarihinde tahta çıktığında imparatorluğun dört bir yanı adeta iç ve dış tehditlerle kuşatılmıştı.” Güçsüz bir durumda olan Bizans Papa’dan yardım istedi.“ Alexios’un elçileri Papa’ya; Türklere karşı zor durumda bulunan imparatorluğa yardım etmesini dile getirdi.” Bunun üzerine bir haçlı seferi yapılması fikri oluşmaya başladı ve Papa II. Urbanus 1095 yılında Haçlı Seferleri hazırlıklarına başladı. Hazırlıklar başladıktan sonra ana merkezler Fransa, İtalya, ve İngiltere oldu. Sonra bunlara Almanlar, Katalonlar, Macarlar da katıldı. Çeşitli ülkelerden müteşekkil ordu 1096’da Pierre L’Hermit’in komutasında yola çıktı. Bunların içerisinde kaybedecek hiçbir şeyi olmayan maceraperestler, kontlar, ve güçlerini arttırmak peşinde olan birçok kral ve komutan yer alıyordu. Savaşa katılanlar arasında aynı zamanda büyük şövalyelerde bulunuyordu. Bu senelerde İslam dünyası bir kriz yaşamaktaydı. İslam dünyasında mevcut olan bu dağınıklıktan yararlanan Haçlılar, hızlı bir şekilde işgal hareketlerine başladılar ve bunun sonucunda ise Kudüs, Antakya, Trablus ve Urfa ele geçirilerek buralarda Haçlı kontlukları kuruldu. Bu sırada bölgede (Musul Atabyliği) Zengilerin kurmuş olduğu devlet hızlı bir şekilde yükseldi içlerinde Selahaddin Eyyübi’nin babası Necmeddin Eyyüb ve amcası Esededdin Şirkuh’ta vardı. Zengilerin yaptığı fetihlerden biri de Urfa’nın fethedilmesidir. Urfa’nın fethi ikinci haçlı seferine sebep olmuştur. Bu sefere Alman imparatoru III. Konrad ve Fransa kralı VI. Louis katıldılar. Bunlar 1148 tarihinde Dımaşk’ı(Şam) kuşattılarsa da muvaffak olamadılar. Selahaddin Eyyubi adını bu zamanda duyurdu. 1170 yılında Musul Atabeyi Mevdud ölünce kardeşi Nureddin Zengi topraklarına el koydu. Aynı yıllarda Selahaddin Eyyubi Kudüs krallığı topraklarına akın yaptı ise de asıl hedefi Eliat kalesi idi. Çok stratejik bir yerde Haçlıların Kızıldeniz’e açılan tek kapısıydı. Selahaddin-i Eyyubi Humus ve Hama şehirlerini aldıktan sonra Halep’i kuşattı. Kendisine gönderilen Halep-Musul kuvvetlerini bertaraf etti. Bu sıralarda Selahaddin-i Eyyubi Abbasi Halifesine elçi göndererek Suriye ve el-Cezire bölgesinde hâkimiyetini tanımasını istemiştir. Tanındıktan sonra istiklalini ilan etti ve kendi adına hutbe okutturup para bastırmaya başladı. Böylece Eyyübiler devleti kurulmuş oldu. Eyyubiler Abbasi halifesi tarafından tanındı, Suriye ve Mısır’daki hakimiyeti de kabul edildi. Eyyubiler; Halep’i ele geçirdi ve Halep-Harim’i Salih’e bıraktıktan sonra Şam bölgesi de onun oldu. Haçlılarla Mücadele Kudüs’te 1185 yılında IV. Baudouin öldü ve yerine oğlu V. Baudouin geçti. Fakat halefin küçük olmasından dolayı III. Raymond ona vasi tayin edildi. “Önce Trablus kontu III. Raymond naib oldu, yerli baronlar ve Hospitaliter şövalyeleri onu destekliyorlardı.” Buna rağmen hâkimiyet kavgası devam ediyordu ve 1186 yılında Guy de Lusignan ve Renaud de Chatillon grubu idareye el koydu. Bunun üzerine Raymond Sultandan yardım istedi ve yardım vaadi aldı. Bu arada Chattillon, kendi bölgesinden geçen Müslüman kervana el koyunca Selahaddin Eyyubi durumun düzeltilmesini istedi, fakat ne kral ne de Chatillon bir şey yapmayınca Sultan sefere çıktı. Sultan Chatillon’un topraklarını aldı. Daha sonra Chatillon yardım alarak savaş meydanına geldi. Hıttin savaşında Eyyubiler Haçlı ordusunun büyük bir kısmı imha edildi( 1187). Bu savaştan sonra hızlı bir şekilde Sultan Selahaddin, Taberiyye, Akka, Nasıra, Hayfa, Nablus, Sayda, Beyrut ve diğer birçok şehir fethetti. Akka şehri ülkenin en büyük limanı ve ticaret merkezi olması hasebiyle önemlidir. Buradan kaçanlar Sur’a gittiler. Daha sonra birçok yerden kaçan kişilerin çoğu Sur kalesine sığındı. Sultan; Askalan, Gazze ve Darum’u fethedince onlardan kaçanların büyük bir çoğunluğu da Sur kalesine geldiler. “Selahaddin Eyyubi 1188 yılında fetihlerine devam ederek 1189’da Sur dışında bütün Kudüs Krallığı topraklarını ele geçirdi.” Kudüs’te haçlı liderlerinden Hittin’den kurtulan Balian D’ibelin ile Patrik Heraklius bulunmaktaydı. Fethedilen şehirlerden gelen insanlardan dolayı şehir nüfusu oldukça artmıştı. Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs üzerine yürüdüğü duyulunca savunmak için gelen gönüllüler de şehrin nüfusunu iyice artırmıştı. Bu dönemde şehrin nüfusu gönüllüler dahil 20 bin civarındaydı. Kudüs Kuşatması Selâhaddîn-i Eyyûbî, önce Kudüs’ün teslimini müzakere etmek için çağırttığı Haçlı heyetiyle Askalân’da görüştü. Hıristiyanların şehri teslim etmeyeceklerini söylemeleri üzerine Sultan Kudüs üzerine yürüdü. Bunu duyan gönüllü mücahitler de orduya katıldı. Selâhaddîn-i Eyyûbî 20 Eylül 1187’de Kudüs önünde karargâh kurdu. Üç gün sonra surda büyük bir gedik açıldı. Savunmayı yöneten Balian D’Ibelin, 30 Eylül’de Selâhaddin’in karargâhına gelip teslim şartlarını konuştu. Selâhaddin çok az bir fidye ödemek şartıyla halkın şehri terketmesine izin verdi. Ayrıca para bulamayan binlerce kişi de serbest bırakıldı. Selâhaddin’in bu insanca davranışı Kudüs’ü zapteden Haçlılar’ın vahşetiyle tam bir tezat teşkil etmekteydi. Mi’raç kandiline denk düşen (2 Ekim 1187) Cuma günü İslam ordusu Kudüs’e girdi. Haçlılar’ın seksen sekiz yıl önce kana buladıkları şehirde hiçbir taşkınlık yapılmadı; Müslümanlar zafer sevincini olgunluk içinde kutladılar. Haçlılar Kudüs’ten çıkıp giderken Ortodoks ve Ya‘kūbî Hristiyanlar şehirde kaldı. Musevilerin de şehre yerleşmesine izin verildi. Hıristiyanlara ait kutsal yerlerin idaresi Ortodoks kilisesine teslim edildi. Bir süre Kudüs’te kalan Selâhaddîn-i Eyyûbî, Haçlılar tarafından saray olarak kullanılan Mescid-i Aksâ’yı camiye çevirdi. Nûreddin Mahmud’un Halep’te yaptırdığı minberin getirilmesini emretti.Selâhaddîn-i Eyyûbî devrinde surlar tamir ettirildi ve önlerine derin hendekler kazıldı. Burçlar inşa edildi. Sultan Kudüs’ün idaresini Fakih Ziyâeddin Îsâ’ya verdi, onun 1189’da ölümü üzerine de yerine Hüsâmeddin en-Necmî getirildi. III. Haçlı Seferi ve Eyyubiler Kudüs’ün alınması Avrupa’da bir üzüntüye sebep olmuştur. Papa III. Urbanus’un 1187’de kederinden öldüğü söylenir. -”Hasta olan Papa III. Urbanus duyduğu haberlerin üzüntüsüyle 20 Ekimde öldü.” Halefi VIII. Gregorius Katolikleri yeni bir Haçlı seferine davet etti. Daha sonra o da ölünce Papa III. Clemens Haçlı savaşını organize etmek için önce Fransa-İngiltere arasındaki uzlaşmazlığı çözüme kavuşturmuştur sonra da III. Haçlı seferi başlamıştır.Sonrasında bir sefer daha düzenlediler ve yine püskürtülünce bir ay kadar sessizce hazırlık yapmaya başladılar. Sonrasında Guy komutanlığında hem karadan hem de denizden Akka’ya geldiler. Selahaddin’i Eyyubi komutanlarından asker yardımı istediyse de yardım gelmemesi üzerine kendisi o bölgede bulunan Harrube dağına yerleşti ve Haçlıların durumunu incelemeye koyuldu. Bu süreçte Sultan yanında yeterince asker olmadığı için beklemeye karar vermişti. Selahaddin başarılı birkaç harekat yapmış olsa da Haçlı ordusu sürekli destek alarak ve etraflarına hendekler kazarak bir nevi güvenliklerini sağlamış oldular. “Bu arada Frenklere yeni yardımcı kuvvetler geldi. Kondrad da Sur’dan yeni takviyelerle düşman karargahına vardı. Sultan Selahaddin Alman Haçlıların 100.000 olarak geleceğini haber alınca Halifeye mektuplar yazarak yardım istedi ise de sonuç alamadı. Fakat gelen Alman ordusunun komutanı Barbarossa nehirden geçerken boğulması üzerine yerine oğlu geçtiyse de ordu Kılıç Arslan’ın topraklarından geçerken zayiata uğradı. Haçlıların yanına varınca da hastalıktan kırıldılar. Bu arada Sultanın kardeşi El-Melik El- Adil donanma ile gelerek Haçlılara zayiat verdi. Daha sonra da Hüsameddin Lü’lü de gelince abluka kırıldı. ”Hüsameddin önce adadaki kaleyi kuşatmadan kurtarıp Eyle’yi geri almış, ardından güneye inerek donanmayı imha etmişti.” Bunun üzerine Sultan, gemiler yardımıyla şehre malzeme ve asker yardımı yapabilmiştir.Kış şartlarından dolayı herkes yıpranmış ve yardıma muhtaç bir halde iken Haçlılar Fransa ve İngiltere kralının geleceğini duyarak sevinmişlerdi. Fransız kralı Philipp Auguste ile İngiltere kralı Richard Ceur de Lion(Arslan yürekli Richard) 1190 yılında donanmalarıyla yola çıktılar. 1191 yılında bölgeye ilk önce Fransa kralı daha sonra İngiltere kralı geldi. Durum gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. İki seneye yakın süren Akka müdafaası kaybedilmişti. “Akka, Haçlıların eline geçti(1191); ancak Kudüs’ü tekrar ele geçirme teşebbüsleri geri püskürtüldü.” Birçok yoldan antlaşma girişiminde bulunan ancak bunu elde edemeyen Richard, daha sonra tek başına zafer kazanacağını düşünse de yine kesin bir zafer sağlanamayınca Kudüs önlerinden ayrıldılar. Zafer müslümanların olmuştu. Vefatı ve Etkileri Yaklaşık 55 yıllık hayatının neredeyse 25 yılını vezir ve sultan olarak geçiren, ömrünün büyük bir kısmını harp meydanlarında tüketen, Ortadoğu’daki Haçlı varlığının belini kıran ve onu asla eski gücüne kavuşamayacağı bir hale getiren ve böylece İslam dünyasının kudretini bütün dünyaya gösteren Sultan Selahaddin-i Eyyubi, 4 Mart 1193 tarihinde Şam’da hayata gözlerini yummuştur.Ömrünün büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçiren Sultan, birçok yönden İslâm tarihinin en canlı ve hareketli dönemine damgasını vurdu. Bu dönemde Ehl-i sünnet itikâdını yaymak gayesiyle, Kahire ve Dımaşk’ta birçok medrese açıldı. Ayrıca bu medreselerde tefsir, hadis, fıkıh ilimleri yanında, fen ilimleri de öğretiliyordu. Aynı zamanda Kur’ân ilimlerini öğretmek için Dâr-ul-Kurrâlar, hadîs ilimlerini öğretmek için Dâr-ul-Hadîsler ve fen ilimlerini öğretmek için Dâr-ül-Hendeseler açıldı. Selahaddin Eyyubi İslam dünyasının en değerli beldelerinden biri olan Kudüs’ü fethetme lütfuna erişerek onu koruma görevini yerine getirmiştir. Frenkler 91 yıl önce Kudüs’ü nasıl aldılarsa bende öyle alacağım demiş ve bunu gerçekleştirmiştir. Haçlılara karşı girmiş olduğu kutsal mücadelede kendilerinden sayı ve teçhizatça üstün olan orduları bozguna uğratmış ve onları bir daha asla eski gücüne kavuşamayacağı bir hale getirerek davasında muvaffak olmuştur. Aynı zamanda hüküm sürdüğü dönemde İslam dünyasında birçok önemli gelişme meydana gelmiştir. Bu dönemde İslam dünyası arasında birliğini sağlamaya çalışmış ve bunda da kısmen muvaffak olmuştur. Selahaddin Eyyubi vefat ettiğinde Mısır, Libya, Yemen, Hicaz, Filistin ve Ürdün’den Suriye-Lübnan, Şam, ve Ahlat’a kadar olan bölgelerde adına hutbe okunuyordu. KAYNAKÇA Erkan Göksu, “Haçlıların Anadolu’daki İlk faaliyetleri Ve Kırkgeçit(Drakon) Savaşı (1096).” EKEV Akademi Dergisi, Sayı 39, Yıl 13 , 2009. Işın Demirkent, Haçlı Seferleri Tarihi, İstanbul 2007. Işın Demirkent, “Kudüs.” DİA. Namık Kemal, İslam Meşhurlarından Selahaddin Eyyübi, İstanbul 1964. Necib Süleyman el-Haddad, Adil Sultan Selahaddin-i Eyyubi, (Çev: M. Said, Mesud Serfinaz, Semih Gezer), İstanbul 2012. Okay Tiryakioğlu, Selahaddin Eyyubi, İstanbul 2018. Ramazan Şeşen, Selahaddin Eyyübi Ve Devlet, İstanbul 1993. Ramazan Şeşen, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi, İstanbul 2018.
Resul KESENCELİ
YazarBeyitBir bülbül-i âşüfte miyim nalân u âhım goncayaGayrı kime yüz döneyim her dem nigâhım goncaya(Çok fazla seven bir âşığım, sürekli olarak feryâdım, inlemelerim, ahlarım sevdiğimedir, yüzümü başka k...
Yazar: Resul KESENCELİ
Asıl adı Numan b. Ahmed b. Mahmud olan ve halk arasında Hacı Bayram-ı Velî (k.s.), Ankara’nın Solfasıl köyünde, genel kabule göre,[i] 1350 yılında dünyaya gelmiştir.[ii] Ailesi hakkında detaylı bilgi ...
Yazar: Fatih ÇINAR
İslâm’da bir toplumun farklı soylara ve kabîlelere ayrılması doğal kabul edilir. Kur’an-ı Kerim’de, toplumların farklı boy ve kabîlelere ayrılması, sosyolojik anlamda insanların birbirlerini tanımada ...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Ağrı Dağı/Nuh’un GemisiAğrı Dağı, Yahudilik ve Hristiyanlık inançlarına göre Büyük Tufan'dan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevî özelliği olan bir dağdır. Tanah ve Eski Ahi...
Yazar: Resul KESENCELİ