SANA NASIL DAVRANILMASINI İSTİYORSAN, SEN DE ÖYLE DAVRAN!
İnsanlarla olan ilişkilerimize gerçekten dikkat ediyor muyuz? İnsanlara istediğimiz gibi mi yoksa beklediğimiz gibi mi davranıyoruz? Ne yazık ki, istediğimiz gibi davranıyoruz. İnsanların ne düşündükleri umurumuzda değil. İnsanlar ne kadar bencil oldu. Sadece kendileri var, sanki başkalarının hiç hakları yokmuş gibi. Kendi ne yapmış olursa olsun normal, başkalarının çok küçük bir hatasını büyütüp anormal bir davranışmış gibi görüyorlar. İnsanlar kendi işlediği kocaman günahları çuvala basıyor ama başkalarının küçücük yanlışını duvara asıyor! Kendi günahının hâkimi ama başkasının günahının savcısı oluyor. İnsan, nefis muhasebesi yaparak kendini bir türlü hesaba çekemiyor. Zaman zaman öz eleştiri yapmadığımızda buna benzer yanlışlara düşebiliyoruz. Oysa düşünülmesi gereken en önemli şey: Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de öyle davran! Çünkü sen insanlara nasıl davranırsan onlar da sana öyle davranırlar. Saygı görmek istersen saygı göster. Sevilmek istiyorsan önce sev. İlgi görmek istersen önce ilgi göster! Sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran insanlara! Çünkü benim, sizin, herkesin hakkı var bu dünyada ve kimse kimsenin hakkını yiyemez çünkü “Benim hakkım diğerinin hakkının başladığı yerde biter.” diye boşuna dememiş atalarımız. "Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma! O zaman Allah’a karşı hakkıyla takva sahibi olursun!" (Ahmed, ez-Zühd, 59) Müslüman, hayatının her noktasında terbiye yolculuğu içinde olur ve sabrederek yürürse gerçek mü'min özelliğini yakalar. Bu yolculuk, Müslüman’a özel ve güzel özellikler kazandırır. Bunların bazılarını sayacak olursak; İstikamet sahibi olmak, emin-güvenilir olmak. Haksızlığa, zulme yol açmamak. Kendi aleyhimize bile olsa adaleti ayakta tutmak. İncitmemek, incinmemek. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına karşı yapmamak. Bütün ilişkilerde barışı öncelemek. Kavgalardan, tartışmalardan, öfkeden kaçınmak. Sonunda “Ben bunu neden yaptım?” denilecek işlerin içinde olmamak. Söz verince yerine getirmek. Aile içinde insaflı, şefkatli, hakkaniyet sahibi, adil olmak. Anne-baba hukukunu gözetmek. Yaşlandıklarında onlara hizmet ederken “Öf!” bile dememek. Trafikte kul hakkını ihlal etmemek. Gözleri korumak, yolda insanlara eziyet verecek davranışlara yönelmemek, varsa mani olmak... Medya alanında, ister yazılı, ister görsel, ister sosyal tüm medya ilişkilerinde haysiyetlere, mahremiyetlere tecavüz niteliği taşıyacak hiçbir işi yapmamak. Her sözün, her davranışın yazıldığı ve ahirette önümüze çıkacağı bilincini kaybetmemek. Tüm davranışlarda “Allah’ı görüyormuş gibi yaşama”, yani ihsan, “dikenli bir yolda yürüyormuş gibi dikkat etmek” yani takva, “Benim bu davranışımdan Allah razı olur mu?” yani Allah rızası, “Bunlar ahirette önüme çıkarsa savunabilir miyim?”, yani ahiret hassasiyeti disiplinleri içinde hareket etmek. Gelin, hep birlikte şu sorulara cevap vermeye çalışalım. Elimiz temiz mi, dilimiz, gözümüz, kulağımız, kalbimiz, zihnimiz temiz mi? Yetimin başını okşuyor muyuz? Hasta ziyaret ediyor muyuz? Yoksa bir kere kapılarını çalalım diye yaşlı anne-babalarımızın gözleri yollarda mı kalıyor? Bu sorular karşısında durumumuz nedir? Eğitim dilinde kullanılan bir söz var: Empati, duygudaşlık veya eş duyum olarak da adlandırılan bir kavram. Kelime anlamı açısından bakıldığında çok kolay bir duygu gibi görünse de karşılaşıldığında bu duyguyu hissetmek hiç de kolay değil. Empatiyi kısaca, karşımızdaki kişinin yaşadıklarını anlamak, kendimizi onun yerine koyarak düşünmek, onun duygu durumunu paylaşmak ve hissettiklerini bir nebze de olsa anlamaya çalışmak olarak özetleyebiliriz. Empati kurmak için şunlar gerekir: Karşımızdaki kişinin yerine tam anlamıyla kendimizi koyabilmek ve olaylara onun gözüyle bakarak tarafsız bir şekilde değerlendirmek. Karşımızdaki bireyin neler hissettiği noktasında tüm duygu ve düşüncelerini iyi analiz ederek doğru yönden değerlendirmek ve gerçek anlamıyla hissedebilmek. Karşımızdaki kişinin tüm duygu ve düşüncelerini anladığımızı ona hissettirerek doğru bir şekilde ifade etmek. Rabb’im, bizleri mü'min feraseti ve basiretiyle davranan kullarından eylesin. Âmin...
Sümeyye Büşra YILDIZ
Yazarİslâm kardeşliği, Allah’ın mü’minler arasına koyduğu öyle yüce ve değerli bir hukuktur ki hakkıyla yapıldığı zaman mükâfatı çok büyüktür. Toplumun huzur, sevinç ve mutluluk kaynağıdır. İslâm kardeşliğ...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Çiçekler hayatımızın bir parçası. Yaşamın her devresinde çiçeklerin değişik türlerini görüyoruz. Doğumda, düğünde, kabir başında... Yeşilsiz ve çiçeksiz bir hayat düşünülemez. Çiçeklerin doğuşu hakkın...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Yüce Rabb’imiz insana; gurur, kibir ve kendini beğenmeyi yasakladığı gibi, bencil bir hayatı da istemiyor. İnsanların diğerkâm olmasını arzu ediyor ve hizmet eden mü’minlere büyük mükâfatlar vaat ediy...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı am...
Yazar: Ayşe Gül PINAR