ŞAİR - YAZAR MÜRSEL SÖNMEZ:"SEVDİĞİMİZİ İZHAR ETMELİYİZ"
Yûnus Emre¸ "Ben gelmedim dava için benim işim sevi için" diyor. Kendi varlığını böyle tanımlıyor. Ancak tarifi de zor. Yine Yûnus Emre diyor ki: "Sevdiğimi söylemezsem sevmek derdi beni boğar." Rasul-i Ekrem Efendimiz de buyuruyorlar ki: "Sevdiklerinize sevdiğinizi izhar ediniz." O zaman sevginin söylenmesi gerekiyor. "Behey Yûnus sana söyleme derler¸ ya ben öleyim mi söylemeyince.." demiş. Çünkü bir söyleyecek¸ rahatlayacak ve ortalığı yaşama sevinciyle dolduracaksınız ki ortalığa konfetiler yağsın.
Yûnus Emre¸ "Ben gelmedim dava için benim işim sevi için" diyor. Kendi varlığını böyle tanımlıyor. Ancak tarifi de zor. Yine Yûnus Emre diyor ki: "Sevdiğimi söylemezsem sevmek derdi beni boğar." Rasul-i Ekrem Efendimiz de buyuruyorlar ki: "Sevdiklerinize sevdiğinizi izhar ediniz." O zaman sevginin söylenmesi gerekiyor. "Behey Yûnus sana söyleme derler¸ ya ben öleyim mi söylemeyince.." demiş. Çünkü bir söyleyecek¸ rahatlayacak ve ortalığı yaşama sevinciyle dolduracaksınız ki ortalığa konfetiler yağsın.
Sevginin eş anlamlıları nelerdir?
Sevgi ile yan yana¸ aşk¸ muhabbet¸ meveddet sözcüğünü kullanırlar. Aşk¸ belki sevginin daha kapsamlı bir açılımı olarak kullanılıyor. Sevginin daha ileri bağlamları anlamında aşk devreye giriyor¸ muhabbet devreye giriyor. Muhabbet sözcüğünün ses olarak bir görkemi var. En azından biri beş harfli¸ diğeri daha çok. İnsanın ruhunda biriken hissiyatı dışarı taşımada daha büyük bir fonksiyona sahip.
Siz sevgiyi ne zaman keşfettiniz¸ kaç yaşındaydınız?
Bilmiyorum¸ geriye doğru gidip bir şey bulmak çok zor. İnsan bazen sever¸ bazen duygularını tanımlayamaz. Sevgi barışıklık halidir. İnsan annesini sever¸ babasını sever¸ kardeşini sever¸ ailesini sever¸ yakınlarını sever yaşadığı beldeyi sever¸ kendi ülkesini sever¸ kendi ülkesinin insanını sever. Bütün bunlar olurken bir de ötekiler vardır. Ötekilere tereddütle bakar. Başkalarından ayırarak sever. Belki biraz âkil bâliğ olmakla¸ kelimelerin anlamlarını bilmekle başladı. Zaman içerisinde¸ kelimeleri tanıdıkça¸ onların anlamlarını bildikçe¸ anlam taşıyıcı olduklarını¸ tanımlayıcı olduklarını anladıkça ve tanımlamaya kalktıkça neleri sevdiğinizi görüyorsunuz. Herhalde bende de öyle olmuştur.
Sevgide öncelikleriniz nelerdir?
Buna şu beyitle cevap vereyim: "Canı için kim ki¸ cananın sever canın sever/ Cananı için kim ki canın sever cananın sever."
Dinin sevgiye bakışı nasıldır?
Din¸ kulun rabbine tuttuğu aşk üslubudur. Muhabbet sürekli bir şeydir¸ varoluşsal bir şeydir. Zat-ı Ulûhiyyet görünmekliğe meyletmiştir ve öyle Muhammedî bir kemal Muhammedî bir muhabbet pazarı açmıştır. Bütün bu varoluş Muhammed Aleyhisselâm diye anılan ilâhî âyînenin tecellîsi için hazırlanmış bir cümbüştür¸ bir muhabbet pazarıdır.
Kur'an'da "vüdde" var¸ "Vedûd" ismi var. Seven ve sevilen sıfatı kullanılır. Muhammedî yolun derinlemesine nüfûzu anlamında had ve sınır yoktur. Orada sınır olmaz¸ söyler misiniz¸ imanda sınır olabilir mi? Geçenlerde bir yazar¸ "Aşkın insanda olmadığını¸ Eflatun'dan ve Antik Yunan'dan tevârüs eden mistik yaklaşımların bir süreği¸ bir devamı olduğunu¸ aşkın baştan çıkmış bir sevgi olduğunu" söyledi. Hiç böyle bir şey olabilir mi? En başta insanda gönül vardır. Yûnus Emre "Gönül Çalabın tahtı / Çalap gönüle bahtı" diyor. Cenab-ı Hak¸"Yere göğe sığmadım¸ mü'min kullarımın gönlüne sığdım." diyor. Aşka ve muhabbete dair hadisleri mevzû ve zayıf diye reddeden¸ salt akılcı¸ modernist bir din algısının sadra şifa bir yönü yoktur. Rasul-i Ekrem Efendimiz ağlamışlardır. Bu muhabbetin bir göstergesidir. Hadi "Levlâke levlâk lema halaktü'leflâk." (Sen olmasaydın¸ sen olmasaydın¸ felekleri/âlemleri yaratmazdım.) hadisi kudsîsini kabul etmediniz¸ "Vemâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn" (Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.) (21/Enbiyâ¸107) âyetini de mi kabul etmeyeceksiniz? Rahmetin içine sevgiyi sığdıramamışsanız¸ o zaman sevgiyi anlamamışsınızdır. Dolayısıyla din dediğiniz olgu bir kaş çatma¸ bir buyurganlık¸ bir despotluk değildir. Kişinin kendinden başlayarak bütün bir evrene kadar yayılan halka halka sevgiyi üst üste bindirmektir. Dinin ruhu budur.
Yani¸ bütün insanlarda sevme özelliği vardır öyle mi?
Bütün kültürlerde¸ bütün dinlerde muhabbet¸ sevgi mutlak surette fıtrî olarak var. Toplumsal olarak başat değer olarak kabul edilmiştir. Bütün dinlerde¸ bütün kültürlerde bir yaratıcı vardır. Bir büyük güç vardır¸ bir kudret vardır. Tarih ve gelenek Mutlak Bir'in¸ mutlak güzelliğin inanışıyla doludur. Pagan kültürlerde bile görürsünüz. Bir olanın sıfatlarını farklı farklı nesnelerde görüyor olmak diye izah ederler. Ama oradaki pagan¸ müşrik anlayışın kökeninde bile mutlaka¸ Mutlak Bir vardır. Mutlak Bir'in yarattıklarına muhabbet de o kadar mutlaktır. Bütün kültürlerde bunun var olması bu İslâmî ve ilâhî düzene aykırılık anlamı taşımaz¸ bizâtihî ontik zorunluluğunu işaret eder. Söz konusu yazar bunu kaçırıyor.
Peygambere iman da sevgi ile mi mümkün?
Elbette¸ bütün bir varoluş Muhammed Aleyhisselam'ın varoluş içerisindeki ana konumuna değmediği sürece boşlukta kalacaktır. Peygamberimizi sadece Mekke 571 doğumlu¸ şurada yaşadı¸ şunları yaptı gibi tanımlayamazsınız. "Ben de sizin gibi bir beşerim¸ ama bana vahyolunuyor." diyor. Bir hadisi şerifte "Allah hiçbir şey yaratılmadan önce benim nurumu yaratmıştır." deniyor. Nur-ı Muhammedî Allah'ın varoluşa temayül ettiği ilk evredir. Muhammed Aleyhisselâm'ın insanlığın mutluluğu için dünyada da cennet yaşaması için getirdiği şerîata tâbi olmakla ancak o muhabbet gerçekleşebilir.
Yirminci yüzyılda muhabbetin içi boşaltıldı mı?
İnsanlarda idrak ve hal denilen şey kalmadı. İnsanlar sıkıştırılmış bir hayatı yaşıyor¸ koşuşturuyor¸ para kazanmak için mücadele ediyor¸ ev geçindirmek için çalışıyor. Kapitalizmin "tüket" emrine riayet etmek için kendini parçalıyor. Durup da kendini dinleyecek¸ duygularını dinleyecek¸ içini durulayacak vakti kalmadı ki. İnsan her noktada tıkanmaya başladı. İçinde bulunduğu yaşam koşulları insanı¸ insanî vasıflarından uzaklaştırmaya başlayınca doğal olarak sevgiden de uzaklaştırmaya başladı.
Beşerî aşk¸ ilâhî aşk diye kategoriler yapılır¸ nedir bu?
Yahu¸ hangi destansı¸ beşerî aşkı görüyoruz? Yok. Varsa da çok azdır. İlâhî aşk dendiği zaman¸ çağımızda sahteci gönüllerde sahte vecdlerden¸ sahte istiğrâklardan öte bir şey göremiyorsun. Suratı asık namaz kılan bir adam görüyorsunuz¸ ciddiyet¸ huşu başka bir şey onu kastetmiyorum. "Lebbeyk Allah'ım" der gibi namaza durabiliyor muyuz? Sevinç ve neş'e içerisinde bir namaz
Bu sevginin tezahürüdür. Sevinç içinde geliyorum Allah'ım¸ seni özledim Allah'ım¸ diye seccadenin başına gelmek gerek.
Muhabbet derecesinde geldiğiniz nokta neresidir?
Anlıyorsunuz ki¸ bütün gevezeliklerinizin ve bütün entelektüel birikiminizin o muhabbete yakıt olduğu zaman bir kıymeti var¸ yoksa hiçbir kıymeti yok. Muhabbet insanın kendi sınırlarını aşıp mutlak ile buluşma noktasıdır. O noktaya vardığınızda dünyada da mutlu oluruz¸ âhirette de. Yoksa aklın sürekli kavga ve çelişkileriyle¸ benlikteki abuk sabuk fırtınalarla ne yaşamaktan zevk alırız¸ ne de doğal olarak ilâhî buyrukları dinleriz. Ben artık muhabbetin tek şey olduğuna hiçbir delil aramaksızın inanıyorum. Benim kişisel mâcerâmda geldiğim yer burası¸ muhabbeti doyasıya yaşamak susmak¸ kâh¸ ağlayarak kâh gülerek o sevinci yaşamak istiyorum.
Çok teşekkür ediyoruz
Ben de teşekkür ederim.
Şair Yazar
Mürsel Sönmez: Kimdir?
İbrahim YARIŞ
YazarRamazan ayının kalan yarısını idrak ederken, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni ve Ramazan’ın bitimiyle de bayramı yaşayacağız inşaallah. Bu mübarek günler, hayırların tavsiye edildiği ve mü’minle...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Artvin'in Yusufeli kazasında Kaçkar'ların eteğinde Bakırtepe Köyü'nde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde okudu. Daha sonra Erzurum İmam Hatip Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat F...
Yazar: İbrahim YARIŞ
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Evlilik ve Aile Uzmanı Saliha Erdim: “Evlilikte Erkeğin Liderliği Çok Normaldir” Sizce evlenirken nelere dikkat edilmeli?Bana bir gün bir delikanlı mesaj gönderdi. Dedi ki; Saliha Abla biraz sonra bir...
Yazar: İbrahim YARIŞ