SAHABE ALBÜMÜ
Arapça bir isim olan sahâbî kelimesi¸ dost ve arkadaş anlamlarına gelir ve sahâbe ya da ashâb şeklinde çoğul olarak kullanılır.
Arapça bir isim olan sahâbî kelimesi¸ dost ve arkadaş anlamlarına gelir ve sahâbe ya da ashâb şeklinde çoğul olarak kullanılır. Burada “sahabe” ile kastedilen Hz. Peygamber’in değerli dostlarıdır. Hadisçiler içerisinde sahâbî tanımını en geniş tutan İbn Hacer (ö. 852) şöyle der: “Sahabî¸ Hz. Peygamber’e mümin olarak mülâkî olan (kavuşan) ve İslâm üzere ölen kimsedir.”1
Allah Rasulü’nün dostları olan sahabe nesli birkaç açıdan önem arzeder:
1. Onlar Hz. Peygamber’e ve O’nun getirdiği Kur’an’a ilk inananlardır.
2. Gerek vahiylerin¸ gerekse¸ Sünnet ve Hadislerin de ilk muhataplarıdır.
3. Hz. Peygamber’i en yakından tanıma şeref ve bahtiyarlığına sahiptirler.
4. Onlardan çoğu İslâm uğruna canlarını ve mallarını feda etmiş¸ bu yolda yurtlarını terkederek hicret etmiş¸ Allah’ın son dinini sonraki nesillere ulaştırma görevini başarıyla yerine getirmişlerdir.
Aslında Kur’an-ı Kerim’de sahabe hakkında inmiş olan ayetler¸ sahabenin önemini ve konumunu hatırlatmaya yetecektir.
Sahabeden söz eden bu ayetlerde¸ daha çok Hz. Peygamber’e iman¸ itaat ve ittiba etmeleri¸ onunla beraber olmaları¸ ona yardımcı ve destek olmaları önplana çıkmıştır:
“Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o Elçi’ye¸ o ümmi Peygamber’e uyarlar... O’na inanan¸ destekleyerek O’na saygı gösteren¸ O’na yardım eden ve O’nunla beraber indirilen nura uyanlar¸ işte kurtuluşa erenler bunlardır” (7. Araf 157).
“Fakat Rasul ve O’nunla beraber inananlar¸ mallarıyla canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve işte murada erenler onlardır” (9. Tevbe 88).
Bazı ayetlerde ise sahabe¸ Hz. Peygamber’e inanan ve bu yüzden doğup büyüdükleri Mekke’den hicret etmek durumunda kalan Muhacirler¸ onlara kucak açan ve her türlü yardımı yapan Ensar ve daha sonra aralarına katılan sahâbîler olmak üzere üç kategoride zikredilir:
“İman edenler¸ hicret edenler¸ Allah yolunda cihad edenler ve (Muhacirleri) barındırıp yardım edenler¸ işte hakkıyla mümin olanlar bunlardır. Bağışlanma ve hudutsuz rızık onlar içindir. Sonradan iman edenler¸ hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler¸ işte bunlar da sizdendir...” (8. Enfal 74-5¸ 72).
“Muhacirlerden ve Ensar’dan (İslam’a girmekte) ilk öne geçenler ile¸ bunlara güzelce tabi olanlar... Allah onlardan razı olmuştur¸ onlar da O’ndan razı olmuşlardır. (Allah) onlara altlarından ırmaklar akan¸ içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur” (9. Tevbe 100).
Zikrettiğimiz bu ayetlerde açıkça görüldüğü gibi Yüce Allah¸ sahabeyi üstün ve faziletli kılan vasıflardan¸ yüksek erdemlerden bahsetmektedir. Onlara vadedilen güzellikler¸ yapılan müjdeler¸ Allah’ın hoşnutluğuna erişmiş olmaları¸ iman¸ ittiba¸ itaat¸ bey’at¸ hicret¸ cihad¸ infak¸ kardeşlik¸ yardımlaşma ve dayanışma¸ mallarını ve canlarını Allah yolunda seve seve feda edebilme gibi tarihte eşine pek rastlanmayan yüce meziyetlerden kaynaklanmaktadır.
Hz. Peygamber¸ tebliğ ettiği ilahî ve nebevî öğretiler vasıtasıyla¸ inananları ve onlardan oluşturduğu toplumu¸ maddî ve manevî her türlü kirden arındırmaya¸ temiz bir toplum oluşturmaya çalışmıştır. Hz. Peygamber¸ asırlardır süregelen bir cahiliyye toplumunu¸ 23 yıllık risaleti süresince “Asr-ı Saâdet” toplumuna çevirmeyi başarmıştır. Allah’ın hidayeti ve Hz. Peygamberin tezkiyesi2 neticesinde cahiliyye döneminin zorba ve müşrik insanlarının¸ çok kısa sürede gerçekleşen bu toplumsal değişimle¸ nasıl örnek bir nesil olduklarına tarih şahittir. İşte bu sebeple olmalıdır ki¸ bazı usulcülerimiz şöyle demişlerdir:
“Şayet Rasûlullah (s.a.v)’ın nübüvvetini isbat için hiçbir mucize olmasa¸ sadece O’nun ashabı bile (bunun isbatına) yeter”.3
Gerek İslam’ın öğrenilmesinde¸ gerekse Kur’an ve Sünnet’in anlaşılmasında sahabenin rolü inkâr edilemez. Bu nedenledir ki müslümanların¸ sonraki nesillere ayetleri ve hadisleri nakleden sahabeyi tanımaları elzemdir.
Hz. Peygamber vefat ettiğinde¸ onu görmüş ve dinlemiş sahabe sayısı hakkında 114.000 veya 60.000 olduğu şeklinde rakamlar verilmektedir. Ancak¸ sahabe isimlerini veya biyografilerini veren kitaplarımıza baktığımız zaman¸ sahâbî olup olmadıkları tartışılanlar ve çocuklar da dahil olmak üzere az veya çok kendisinden bahsedilen sahabe sayısının birkaç bin civarında olduğu görülmektedir. Bu kitapların en önemlileri şunlardır:
İbn Sa’d¸ Muhammed¸ et-Tabakâtu’l-Kubr⸠Beyrut-1985.
İbn Abdilberr¸ el-İstîâb fî Ma’rifeti’l-Ashâb¸ Mısır-1328¸ Dâru Sâdır.
İbnu’l-Esîr¸ İzzuddin el-Cezeri¸ Üsdü’l-Gâbe fi Ma’rifeti’s-Sahabe¸ tahkik: Muhammed İbrahim el-Benna¸ Muhammed Ahmed Aşur¸ Kahire-1970¸ Dâru’ş-Şa’b¸ I-VII.
Zehebi¸ Siyeru A’lâmi’n-Nübel⸠tah. Şuayb el-Arnavut¸ Huseyn el-Esed¸ Beyrut-1990¸ VII. baskı.
İbn Hacer¸ el-İsabe fi Temyizi’s-Sahabe¸ Mısır-1328¸ Dâru Sâdır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi. (DİA)
Burada hemen belirtmeliyiz ki¸ bu ve benzeri kitaplarda isimleri geçen sahabiler hakkında genellikle yeterli bilgiler verilmemekte¸ birçoğu hakkında birkaç satırlık malumat aktarılmaktadır. Dolayısıyla bir sahabi hakkında geniş bilgi edinebilmek için birçok kaynağa başvurmak gerekmektedir. Bilhassa gerek hanım sahabiler¸ gerekse sahabenin anneleri¸ hanımları ve kızları hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır.
Şüphesiz sahabe hakkında ülkemizde irili ufaklı çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Fakat öteden beri sahabe ile ilgilenen ve onlar hakkında çeşitli ilmi çalışmalar yapan biri olarak alfabetik¸ pratik¸ metodik¸ aynı zamanda akademik bir çalışmanın eksikliğini hep hissetmişimdir. Aslında yıllar önce başladığım “Sahabe Albümü” adlı çalışmam¸ tam da böyle bir eksikliği gidermeyi amaçlamaktaydı. Aradan yıllar geçtikten sonra Somuncu Baba dergisinin projeye yakın ilgi göstermesi¸ yarım ve atıl kalan bu çalışmayı yeniden ele almama vesile oldu.
Allah nasip ederse biz¸ bu mütevazı çalışmayla okuyucularımıza çok pratik ve kullanışlı bir Sahabe Albümü sunmak istiyoruz. Her sahabi için tek sayfalık kimlik bilgilerinden oluşan çalışmamıza bir çeşit ‘Sahabe Kütüğü’ de denebilir. Proje tamamlandıktan sonra çalışma¸ muhtemelen “Sahabe Albümü”¸ “Hanım Sahabiler Albümü” ve “Genç Sahabiler Albümü” şeklinde üç ayrı albüme dönüşecektir.
Hemen hemen her biri¸ bir nüfus kâğıdı bilgilerini içerecek tarzda hazırladığımız albümde yer alan sahabiler hakkında verilen bilgiler temel kaynaklarımızdan aktarılacak ve sayfanın sonunda kaynaklardaki yerlerine işaret edilecektir. İstenilen bilgiler bulunamamışsa¸ oraya “Tespit edilemedi” kaydı düşülecektir. Hakkında yeterli bilgi bulunamayan sahabilere en azından bu dergide yer verilmeyecektir.
Kimliği verilen sahabi hakkında söylenilen önemli ifadelerin yanısıra¸ o sahabiden nakledilen bir hadis veya söze de teberrüken yer verilecektir. O sahabinin üstlendiği görevler¸ fiziki ve başka özellikleri vb. bilgiler de o sayfada kaydedilecektir. Böylece o sahabi hakkında çeşitli kaynaklarda nakledilen dağınık bilgiler¸ tek sayfa halinde kullanışlı bir şekilde okuyucuya sunulmuş olacaktır. Okuyucularımızın tenkid ve teklifleriyle mevcut bazı eksikliklerin giderileceğine inanmaktayız. Sahabe Albümü’nün ilk örneğini ilgi ve bilginize sunuyor¸ hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gayret bizden¸ tevfik ise Rabbimizdendir.
Kaynaklar: Tabakat¸ III. 440-1; İstiab¸ II. 452-6; Üsd¸ III. 150-1; Nübela¸ I. 337-340; İsabe¸ II. 263; DİA¸ I. 12.
Abbâd Bin Bişr
(b. Vakş b. Züğbe b. Zeûrâ b. Abdu’l-Eşhel)
Adı : Abbâd
Künyesi : Ebu Bişr¸ Ebu’r-Rabî’
Doğum yılı : M. 589
Doğum yeri : Medine
Baba adı : Bişr
Anne adı : Tespit edilemedi
Eş(ler)i : Tespit edilemedi
Oğulları : Künyesinden hareketle Bişr ve Rabî’
Kızları : Tespit edilemedi
Kabilesi : Ensar-Evs
Nesebi : Eşhelî
İslam’a girişi : Medine’de Mus’ab b. Umeyr vasıtasıyla hicretten önce.
Sohbet süresi : 10 yıl
Rivayeti : 1
Yaşadığı yer : Medine
Mesleği : Tespit edilemedi
Savaşları : Hz. Peygamber’in katıldığı bütün savaşlar
Görevleri : Hz. Peygamber ve İslâm aleyhine çalışan Yahudi şair Ka’b b. El-Eşref’i öldürenler arasında; Müzeyne ve Benî Süleym Kabilelerinden zekat tahsildarlığı; Tebük Savaşı’nda Hz. Peygamber’in korumaları arasında; Hayber Seferinde öncü kuvvetlerin komutanı; Zatu’r-Rika’da gönüllü ilk nöbetçi.
Fiziki yapı : Tespit edilemedi
Mizacı : Cesur¸ kahramanlığıyla meşhur gözü pek bir savaşçı
Ayrıcalığı : Ensar’ın ilklerinden ve ileri gelenlerinden¸ Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rebîa ile kardeşleştirildi.
Ömrü : 45
Ölüm yılı : 13/634
Ölüm yeri : Yemame
Ölüm sebebi : Şehid
Hakkında: Hz. Peygamber Abbad’ın sesini işitince: “Allah’ım¸ Abbad’a merhamet eyle” demiştir.
Hz. Aişe: “Ensar içinde kimse şu üç kişiden daha üstün sayılamaz. Hepsi de Abdul-Eşhel Oğulları’ndandır: Sa’d b. Muaz Useyd b. Hudayr ve Abbad b. Bişr.”
Karanlık bir gecede elindeki asasının yolunu aydınlattığı rivayet edilir.
Zatu’r-Rika’daki nöbetinde namaz kılarken yediği iki oka rağmen okuduğu sureyi tamamlayabilmek için namaza devam ettiği¸ ancak üçüncü oktan sonra nöbete döndüğü anlatılır.
Hadisi: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ey Ensar topluluğu! Siz bedeni saran asıl elbisesiniz¸ diğer insanlar ise dış giysi (gibi)dir.”
Sözleri: Yemame Savaşı’nda arkadaşlarına “Kılıçlarınızın kınını kırıp atın!” diye bağırarak düşman saflarına dalmış ve yüzünden aldığı kılıç darbeleriyle şehid düşmüştür.
Kaynaklar : Tabakat¸ III. 440-1; İstiab¸ II. 452-6; Üsd¸ III. 150-1; Nübela¸ I. 337-340; İsabe¸ II. 263; DİA¸ I. 12.
Bünyamin ERUL
YazarKanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Sahâbe ile Hz. Peygamber (s.a.v.) arasındaki ilişkide herhangi bir resmiyet yoktu. Canlarından çok sevdikleri Peygamberlerine karşı sonsuz bir güven, samîmiyet, sevgi ve saygı hâkimdi. Allah Rasûlü, a...
Yazar: Bünyamin ERUL
Adı : Abdullah Künyesi : el-Ensârî Doğum yılı : - Doğum yeri : Medine Baba adı : Atîk b. Kays Anne adı : Tespit edilemedi Eş(ler)i : Tespit edilemediAdı : Abdullah Künyesi : el-Ensârî Doğum yı...
Yazar: Bünyamin ERUL
"Din dilinde iyi ve güzel şeyler için nasıl melek sembolizmi kullanılıyorsa¸ kötü ve çirkin şeyler için de şeytan sembolizmi kullanılmaktadır. İbnu'l-Arabî'nin çok yerinde tespitiyle söyleyecek olursa...
Yazar: Bünyamin ERUL