Rabb’imiz Bize Soruyor
Sevgili çocuklar;
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Yunus Suresi’nin 31. ayetinde yüce Rabb’imiz bize soruyor:
“Gökten ve yerden size rızıklar veren kimdir? Gözleri ve kulakları yaratan kimdir? Diriyi ölüden, ölüyü de diriden çıkaran kimdir? Her işi düzenleyen kimdir?”
Sevgili çocuklar;
Çevremizi incelediğimiz zaman canlı veya cansız birçok varlık görüyoruz.
Dağları, denizleri, yeryüzünü, kısacası tabiatı görüp tanıdığımız zaman hepsinin görevlerinin ayrı ayrı olduğunu anlıyoruz. Güneşe, Ay’a, Dünya’ya baktığımızda hepsinde mükemmel bir denge görüyoruz. Hele canlıların en harikası olan insanı incelediğimiz zaman, şaşkınlık içinde kalıyoruz.
Hiçbir varlık kendiliğinden meydana gelemeyeceğine göre; bütün varlıkları, uzayı, gökyüzünü, tabiatı, hayvanları, bitkileri ve insanları yaratan yüce bir yaratıcının olduğunu anlıyoruz. Aklımız ve duygularımız, bizi böyle bir sonuca götürüyor.
Bütün âlemleri, bütün canlıları yaratan, güç ve kudret sahibi olan varlığa “Allah” diyoruz. Allah ismi, yüce yaratıcımıza ait özel bir isimdir.
İnsanlarda kutsal ve yüce bir varlığa inanma ihtiyacı vardır. Bu özellik, insana yaratılışında verilmiştir. Tarihin her döneminde insanlar, yüce bir varlığa inanmışlar ve teslim olmuşlardır.
Bizim, insan olarak gücümüz ve bilgimiz sınırlıdır. Her şeyi bilemeyiz. Birçok şeye de gücümüz yetmez. Öyle durumlarla karşılaşırız ki, kendimizden daha güçlü, yüce bir varlığa sığınma ihtiyacı duyarız. O’nun tarafından korunmak ister, O’na güvenir ve sığınırız. İşte bu varlık, bizi yaratan Allah’tır.
Allah’ın bilgisi, gücü ve kudreti sınırsızdır. Yoktan var etme gücüne sahiptir. O, tektir. Ortağı, yardımcısı, eşi ve benzeri yoktur. O’nun izni olmadan hiçbir şey meydana gelmez.
Biz, Allah’ı göremediğimiz halde, O’nu görüyor gibi inanırız. O’nu, kendimizden ve bütün varlıklardan daha çok severiz. Bizi yaratan, sağlık ve sıhhat veren, çevremizi nimetlerle ve güzelliklerle donatan O’dur.
Allah bizim her hareketimizi görür. Biz O’nun her emrini yerine getirmeye çalışırız. Yapmamızı istemediği hareket ve davranışlardan kaçınırız. Bizim en önemli görevimiz, O’na ibadet etmektir.
Müslüman olmanın birinci şartı, Allah’a inanmaktır. Allah’a inanan insanlar, O’ndan başka bir ilâha tapmazlar. O’nun büyüklüğünü ve yüceliğini anlamakta zorluk çekmezler. O’na inanmaktan dolayı mutlu olurlar. Gönülleri huzurla dolar.
Allah’ın varlığını daha iyi anlamamız konusunda Peygamberimiz (s.a.v.), şunları söylemiştir:
“Göklere bakın, yerlere bakın, kendinize bakın ve bütün bunların yaratılışındaki akıllara hayret veren incelikleri, bunların kendiliğinden olup olmayacağını düşünün. Çünkü bunlar, Allah’ın varlığını, birliğini gösteren delillerdir. Fakat Allah’ın zatını, mahiyetini düşünmeyin. Allah, acaba şöyle midir, böyle midir, O’nun görmesi, işitmesi nasıldır, diye düşünmeye kalkmayın. Zira buna gücünüz yetmez. Ne kadar özenseniz de, bunu hakkıyla bilemezsiniz. Şaşırırsınız. Bilgi ve görgü ölçüleriniz buna yetmez.”