PEYGAMBERİMİZ HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİMİZİ HATIRLATIYOR
“Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır:
- Selam verenin selamını almak¸
- Hasta olanı ziyaret etmek¸
- Cenazesinde hazır bulunmak¸
- Davetine icabet etmek¸
- Aksırana rahmet ile duada bulunmak.”
Buhârî¸ Cenâiz¸ 2¸ had. no: 1240.
“Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır:
- Selam verenin selamını almak¸
- Hasta olanı ziyaret etmek¸
- Cenazesinde hazır bulunmak¸
- Davetine icabet etmek¸
- Aksırana rahmet ile duada bulunmak.”
Buhârî¸ Cenâiz¸ 2¸ had. no: 1240.
İnsan varlık aleminde¸ akıl¸ idrak ve vicdanıyla diğer tüm yaratılmışlardan farklı bir yere sahiptir. Bu yerin gereği olarak bazı¸ hak ve sorumluluklarla muhataptır. Hak var olmanın ve varlıkla ilişkide olmanın en temel mefhumudur. Üzerimizde Yüce Yaratıcımızın¸ kendi nefsimizin¸ anne babamızın¸ akrabalarımızın¸ komşularımızın ve derece derece bütün mevcudatın hakkı bulunmaktadır. Kadınların erkekler üzerinde hakları bulunduğu gibi¸ erkeklerin de kadınlar üzerinde hakkı bulunmaktadır. Bu itibarla mahlukâta rahmet bağıyla bağlı olan ve hikmet nazarıyla bakan Müslüman¸ yoksulların¸ kimsesizlerin¸ yetimlerin¸ hatta hayvanların hakkına riayet etmelidir. İnsanı insan olmasından dolayı mükerrem kılan İslâm dinine göre herkesin can¸ mal¸ din¸ akıl ve nesil dokunulmazlığı vardır İslâm’da Hak kavramı ilâhi bir temele sahip olması¸ haklara riayet etmeyi de dînî/insani bir vecibe haline getirmektedir.
Haklar konusunda üzerinde durulması gereken bir husus da¸ İslâm kardeşliğinden kaynaklanan¸ müslümanın müslüman üzerindeki hakkıdır. Müslüman olsun olmasın genel olarak kul hakkı mefhumunu getiren dinimiz¸ Müslümanların birbiri üzerindeki insani ve imani yükümlülüklerine özel olarak vurgu yapmıştır. Gerek Kur’an-ı Kerim’de¸ gerekse Hz. Peygember’in hadislerinde bildirilen bu nevi hak ve ödevler aralarında inanç bağı bulunan mü’minlerin ilişkilerini düzenlemeye yöneliktir. Mûteber hadis kaynaklarımızda yer alan bir hadiste müslümanın Müslüman üzerindeki beş hakkından bahsedilmiştir. Bunlar arasında; selam verenin selamını alıp karşılık vermek¸ hasta olanı ziyaret etmek¸ cenazesinde hazır bulunmak¸ davete icabet etmek¸ aksırana rahmet ile duada bulunmak zikredilmiştir.1 Hadisin bir diğer kanalında mü’min kardeşine nasihatte bulunmak da sayılmıştır.2
Hadiste zikredilen bütün bu unsurlar¸ müslümanlar arasındaki sevgiyi artıracak¸ kardeşlik bağlarını güçlendirecek davranışlardır. Zira Hz. Peygamber selam konusunda bir hadislerinde “Hayatımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki¸ iman etmediğiniz müddetçe cennete girmezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş sayılmazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız“3 buyurmuşlardır. Bunun yanında hasta ziyareti ve davete icabet etmek de dayanışmayı perçinleyen davranışlardır.
İslam inanç ve kültüründe sıla-i rahim başta olmak üzere insanlarla ilişkileri devam ettirme özenle tavsiye edilmiştir. Hadis kitaplarımızın özellikle Birr ve Sıla bölümlerinde bunun önemini belirten pek çok hadise yer verilmiştir. Buna göre Müslüman¸ insanlardan kopuk olan¸ çevresine karşı duyarsız bir kimse değildir. Aksine yakın çevresinden başlamak üzere tüm insanlarla iyi ilişkiler içinde bulunan ve hayatı sevinçle paylaşan bir varlıktır.
Hadiste sayılan aksırana rahmet dilemek ve cenazeye katılmak da müslümanın insani görevlerindendir. Müslüman insan din kardeşini ebedî yolculuğuna uğurlamalı¸ ona karşı son görevini yerine getirmelidir; yalnızca iyi günlerinde yanında bulunmamalı¸ acılarını da paylaşmalıdır. Şüphesiz ki müslümanın birbirleri üzerindeki hak ve ödevleri bunlardan ibaret değildir. Sevgili Peygamberimiz¸ her vesileyle insanları birbirlerine yaklaştıracak¸ aralarında yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayacak tavsiyelerde bulunmuştur. Asr-ı Saadet’te muhacir-ensar kardeşliğinde müşahede edilen bu bağlılığın gerçekleştirilmesi için insanların Allah için birbirlerini sevmeleri tavsiye edilmiş¸ aralarında kin ve husumete neden olabilecek davranışlar ise nehyedilmiştir. Bir hadislerinde Rasûl-i Ekrem efendimiz bu kardeşliği şöyle tanımlamaktadır: Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez¸ onu düşmanına teslim etmez. Kim mü’min kardeşinin bir ihtiyacını giderirse¸ Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa¸ Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim müslümanın bir kusurunu örterse¸ Allah da kıyamet günü onun bir kusurunu örter.4
Böylece mü’minler bir binanın taşları gibi kenetlenmiş olurlar.
Müslüman İslâm’ın yüksek insani değerlerini özümseyerek rahmet timsali erdem insanı olur ve bu rahmet ile insanlara yaklaşır¸ onları gözetir. Bu şekilde hak yemeyen¸ gönül incitmeyen¸ elinden ve dilinden emin olunan kâmil insan ortaya çıkar. Böylece mü’minler de tek bir vücut gibi olurlar ve birinin duyduğu acıyı¸ vücudun organları misali diğer mü’minler de duyar.
Allah’a imandan sonra mahluk-u Hüda’ya şefkat umdesi kadar güzel bir şey olmadığını dile getiren Hulûsi Efendi¸ yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevme mesajları vermektedir. Bu şekilde birbirlerini seven ve birbirlerinin haklarına duyarlı insanlar hedeflenmektedir: ” İnsan bütün mahluk-u Hüdâ’ya karşı bir hiss-i samimiyetle hürmette bulunmalı¸ Allah-u Teâla’nın mahlukâtına muhabbet ve hürmet göstermelidir. Her insan sevdiği zâtın etbâ’ını¸ mensuplarını da sever. Onlara karşı kalben bir husûmet beslemez. Artık nasıl olur da insan¸ sevdiği Hâlık-ı zîşanın mahlukatını sevmez. Onlara karşı bir muhabbet ve hürmete mütehassıs bulunmaz. Böyle hiss-i insaniyeden mahrum olan gönüller ruhsuz bir cisim gibidir. Bir gönül ki¸ mana ruhundan¸ maneviyat ziyasından aydın değildir. Ona gönül deme¸ taştır¸ demirdir...”5
Dipnotlar
1- Buhârî¸ Cenâiz¸ 2¸ had. no: 1240; Müslim¸ Selâm¸ 4¸ had. no: 5650¸ 5651; Tirmizî¸ Edeb¸ 1¸ had. no: 2736; İbn Mâce¸ Cenâiz 1¸ had. no: 1433.
2- Müslim¸ Selâm¸ 5¸ had. no: 5651.
3- Müslim¸ İmân¸ 22¸ had. no: 93.
4- Buhârî¸ Mezâlim¸ 3¸ had. no: 2442; Müslim¸ Birr¸ 15¸ had. no: 58.
5- Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi¸ "Hutbeler"¸ Ankara¸ 2000¸ s. 148.
Rukiye AYDOĞDU
YazarYazar/ Çizer: Emily Gravett Çevirmen: Sima Özkan Yıldırım Sayfa Sayısı: 36 Yaş Aralığı: 4-6 Yayınevi/Yılı: Beta Kids Yayınları/2016 İşlenen Konular: Çevre bilinci, doğal hayat, temizlik ve düzeni...
Yazar: Tuğba Karataş AYDAN
Tefsir, hadis ve fıkıh âlimi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in bacanağı, Şeyh Edebali’nin hemşehrisidir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Sultan Orhan devrinde vefat etti. Karamanlı olan Durs...
Yazar: Muammer YILMAZ
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ebû Hureyre (ra)'dan: "Her doğan çocuk temiz bir yaradılış (fıtrat) üzerine doğar¸ sonra anne-babası onu Yahudi¸ Hristiyan veya putperest yapar. Nitekim¸ her hayvan uzuvları tam ve kusursuz olarak...
Yazar: Rukiye AYDOĞDU