PANDEMİ DÖNEMİ VE ÇOCUKLARDA PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK
Modern zaman insanı, yaşadığımız bu çağda savaşlara, göçlere açlık ve susuzluk çeken insan görüntülerine ve daha birçok olumsuz duruma şahit oldu. Hatta tarih sayfalarına baktığımız zaman, nice salgın hastalıkla mücadelesine tanık oluyoruz. Ve şimdilerde, çağdaş insanın başı yine dertte. Bu defa ise dünya kıtalarını birleştiren, zengin fakir, gelişmiş gelişmemiş ayırt etmeksizin herkesi eşitleyen, adına Covid-19 denilen bir virüs biz insanoğluna musallat oldu. Denilebilir ki bu günlerde insanlık tarihinin en büyük krizlerinden birini deneyimliyoruz. İnsanı sosyolojik ve psikolojik olarak değiştiren ve dönüştüren bu salgın, bizlerin belleğine kolay kolay silinmeyecek hatıralardan bir yenisini daha ekledi. İçinde yaşadığımız dünyayı bir gemiye benzetirsek, ansızın gelen bu virüs gemideki herkesi biraz tedirgin etti diyebiliriz. Çünkü insan, kontrolü sağlayamadığı ve bildiği bütün kuralların işe yaramadığı anlarda fiziksel, duygusal ve davranışsal olarak zorlanır. Günlük rutinlerimizi değiştiren ve alışılagelen düzenimizi altüst eden bu pandemiden ruhsal olarak etkilenmek, belki biraz da kaygılanmak gayet normal ve insanî bir durum. Hatta belli bir düzeydeki kaygı, bizlere önlem aldırıp koruması adına gerekli ve işlevsel de diyebiliriz. Fakat bu salgın döneminde biz yetişkinler kaygı ve stresimizi ne kadar sağlıklı bir şekilde yönetebilirsek çocuklarımıza o kadar doğru rol modeller olabiliriz. Zira küçük çocukların travmatik olaylara verdikleri tepkiler, anne-baba ve bakım verenlerinin verdikleri tepkilere bağlıdır. Çocukların normal yaşantılarında devam ettikleri birçok aktivitenin şu günlerde askıya alınması, onları ruhsal olarak olumsuz etkileyebilir. Bu etkilenmede çocukların verecekleri tepkiler ise; yaşlarına, gelişim dönemi özelliklerine, mizaçlarına, olumsuz olaylarla baş etme becerilerine ve ailelerinin tutum ve davranışlarına göre birbirinden farklılık gösterecektir. Özellikle 10 yaş altındaki çocukların gerçeklik algıları tam oturmadığından, bu çocuklar sürekli anne babalarını taklit edeceklerdir. Çünkü çocuklar dünyayı algılamak için biz yetişkinlerin gözlerinin içine bakarlar. Evde kalmak ve çocuklarla sürekli birlikte olmak, biz anne babalara ebeveynliği yeniden tanımlattıracaktır kuşkusuz. Belki önceliklerimizi, beklentilerimizi bu sürecin bize yüklediği sorumlulukları tekrar gözden geçireceğiz. Ama bizler biliyoruz ki insanın genlerinde her zaman yeniden ayağa kalkabilme ve yoluna devam edebilme becerisi gizlidir. Yine insan, yeni ortama ve duruma çabuk uyum sağlayabilme kapasitesine sahiptir. Burada zihinsel esnekliği devreye sokarak, mevcut durumu tanımlayıp, 'Şimdi ne yapabiliriz?' sorusuna odaklanmamız gerekir. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın belki bizim seçimimiz değil, ama bu süreci nasıl yaşayacağımız bizim tercihimizdir. Bu zor günleri sağlıklı bir şekilde atlatmak için çocuklarımızın fiziksel sağlıkları için aldığımız önlemlerin yanı sıra, ruhsal sağlıkları adına neler yapabilirize bir bakmak gerekir. Ya da alacağımız hangi önlemlerle onların psikolojik iyilik hâllerini ve dayanıklılıklarını artırabiliriz, sorusuna cevap arayalım. Burada öncelikli olarak yapılacak şey, çocuklarımızın yaşlarına uygun durumla ilgili bilgilendirilmeleri olacaktır. Özellikle çocukların konu ile ilgili olarak merak ettikleri soruları varsa, onlara cevap vererek başlayabiliriz. Unutulmaması gereken ise, çocuğa yaşının üzerinde bilgi vermek onu daha fazla tedirgin edecektir. Basit, anlaşılır ve net bir şekilde bilgilendirmenin yapılması önemli. Örneğin şu anda mücadele edilen hastalığın Covid-19 ismini taşıdığı ve doktorların bu virüsle ilgili bilgi edinmeye devam ettiklerini söyleyebiliriz. Yine bu hastalığa birçok kişinin yakalandığı ama çoğunun durumunun iyi olduğundan bahsedebiliriz. Genelde başka hastalıkların eşlik ettiği kişilerin yakalandığını ve çocukların nadiren hastalandıklarını, hastalandıklarında da daha hafif geçirdiklerini anlatabiliriz. Aynı zamanda hijyen ve sosyal mesafe kurallarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizebiliriz. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise fiziksel hijyen kadar zihinsel hijyene önem verilmesi gerektiğidir. Onun için sürekli kaos haberlerinin verildiği, bununla ilgili görsellerin gösterildiği televizyon, sosyal medya ortamlarından kendimizi ve çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Sürekli olumsuz haber bombardımanı altında bizlerin ve çocuklarımızın ruhsal dayanıklılığı zayıflayacaktır. İhtiyacımız olan bilgileri doğru ve güvenilir kaynaklardan, günün belirli saatlerinde öğrenmemiz yeterli olacaktır. Ayrıca, çocuklarımızın bu salgın hastalık sürecine dair duygu ve düşüncelerini aktarmalarına yardımcı olmalıyız. Her çocuğun kendini ifade etme şekli birbirinden farklıdır. Kimisi konuşarak anlatır kendini, kimisi resimle, kimisi müzikle ve şiirle kimisinde ise beden dili devreye girer. Hangi şekilde olursa olsun duygularını dışarı akıtmaları ruh sağlıkları için faydalı olacaktır. Bu süreçte, bazı çocuklarımızda yaşlarının gerisinde davranışlarla karşılaşabiliriz. Parmak emme, alt ıslatma gibi... Bu durumda sakin kalarak psikolojik destek alabileceğimiz bir uzmanla veya okul rehber öğretmenimizle iletişime geçebiliriz.
Asuman DÜZGÜN
YazarDuygu eğitimine ilk önce çocuklarımıza duyguları tanıtarak başlayabiliriz. Korkmak, sevmek, üzülmek, ürkmek, heyecanlanmak, hayal kırıklığına uğramak, endişelenmek vs. O kadar geniş bir duygu çeşitlil...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Yurdun dört bir yanı çiçek bahçesi Hiç solmasın diye korur öğretmen Dostluk ve barıştır onun goncası Ata’nın izinde yürür öğretmen... Dosdoğru davranır başı hep diktir Kin tutmaz kimseye, hased...
Yazar: Hızır İrfan ÖNDER
Yazının başlığı, birçok anne babanın günlük hayatta kullandığı bir yakınma cümlesi… “… Hocam, kendi başına hiçbir şey yapmıyor, hep beni bekliyor. Kendisi derse başlamıyor; ben başlamazsam ödevini ...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
İnsanın dünyadaki varoluş serüvenine baktığımızda, yüklendiği emanet ve mükellefiyetlerle diğer varlıklar içerisindeki saygın konumuna yükseldiğini görüyoruz. Yeryüzünün halifesi hükmünde bulunan âdem...
Yazar: Asuman DÜZGÜN