OSMAN HULÛSİ EFENDİ (K.S.) VE KİTAP SEVGİSİ
Babasıyla birlikte Darende'den Sivas'a gelmişti Osman Hulûsi Efendi.
Çok çeşitli kültürleri içinde barındırırken¸ "Gaydaları ve Gürün Halayları" ile coşan¸ Âşık Veysel'in sazında bestelenip dudaklarda nağmeleşen Sivas
Aslında geçen sene bir iki defa daha gelmişti Sivas'a.
Babasıyla birlikte Darende'den Sivas'a gelmişti Osman Hulûsi Efendi. Çok çeşitli kültürleri içinde barındırırken¸ "Gaydaları ve Gürün Halayları" ile coşan¸ Âşık Veysel'in sazında bestelenip dudaklarda nağmeleşen Sivas
Aslında geçen sene bir iki defa daha gelmişti Sivas'a. Ama bu defa gördüğü her şey bir başka görünüyordu Osman Hulûsi'nin gözlerine. Çünkü bu sene okula başlayacaktı Osman Hulûsi. Sivas'tan mektep malzemelerini alacaklar¸ ardından da 1197 yılında Selçuklular döneminde yapılan ünlü Ulu Camii'nde cuma namazı kılacaklardı. "Bundan iyisi can sağlığı
" diye fısıldayıp yürümeye başladı babasının peşinde. Pazarın başında bulunan¸ hem ciltçilik¸ hem de kitapçılık yapan Zeynel Amca'nın dükkânına gidecekler¸ kitapları gözden geçireceklerdi gönüllerince. İsmini babasının ağzından çok duyduğu Zeynel Amca'nın kitapçı dükkânına ilk kez gidecekti Osman Hulûsi. Kitapçıya doğru ilerledikçe içinde hissettiği heyecanı artıyordu gitgide. Osman Hulûsi işte
Kitap deyince yüreği erir¸ akar giderdi sayfalarla birlikte. Karşıdaki dükkânın duvarında "Kitapçı" yazan küçücük bir tabela ilişti gözlerine. Olduğu yerde duramıyor¸ sabırsızlıktan ne yapacağını bilemiyordu ki¸ dükkânın önüne gelebilmişlerdi sonunda. Sokağa kadar yayılan kitap kokusunu içine çekti Osman Hulûsi. Babasına duyurmadan: "Kitap kokusu
" diye mırıldandı içinden. Burnunda her kitap kokusu hissettiğinde okuma hevesi artar¸ içi içine sığmaz¸ yerinde duramazdı zaten. Ondaki bu kitap hevesi babası Hasan Feyzi Efendi'yi ziyadesiyle mutlu ederdi. Her fırsat bulduğunda da oğluna¸ bulabildiğince değişik kitaplar getirir¸ onun okuma hevesini geliştirirdi. Ama şimdi kendi kitabını kendisi seçecekti Osman Hulûsi. Kendi kitabını kendi seçmek¸ çok önemli bir şeydi eğitim dilinde. "Kitapçı Zeynel
" Zeynel Efendi¸ ciltçilik de yapıyordu kitap satmanın yanında. Bir kitabın nasıl ciltlendiğini ilk defa görüyordu Osman Hulûsi. Eski kitaplar nasıl da yakışıyordu Zeynel Efendi'nin yaşlılıktan titreyen ellerine. Eski kitaplar ki¸ onun ellerinde hayat bulmanın sevincini haykırıyordu sanki Osman Hulûsi'ye. Kim bilir
Zeynel Efendi¸ tamir edip hayat verdiği kitaplarla hayat buluyordu belki de
Bir baba¸ bir anne şefkatiyle okşuyordu eski kitapları avuçlarının içinde. Uzun¸ ince parmakları bu iş için yaratılmıştı sanki. Kendi ellerine baktı Osman Hulûsi. Onun da parmakları ince ve uzundu tıpkı Zeynel Efendi gibi... Yoksa o da¸ eskimiş kitaplara hayat verebilir miydi gördüklerinden sonra? Utangaçlığı bir kenara bırakıp: "Şayet benim de eskiyen kitaplarım olursa günün birinde
" diye düşünerek¸ onlarca soru sordu Zeynel Efendi'ye. Zeynel Efendi'nin anlattıklarına göre¸ gerekli malzemeleri elde edebilirse¸ bir kitabı rahatlıkla ciltleyebilirdi bundan böyle. "Eskiyen kitaplara hayat vermek
" diye düşündü kendi kendine. Ciltçilikle ilgili soruları bitince¸ Zeynel Efendi'ye tekrar tekrar teşekkür ederek raflara yöneldi hevesle. Kitapların rutubetli kokusunu içine çekti çekebildiğince. Dükkânı gezdikçe yüreği yerinden çıkacakmış gibi oluyor¸ her kitap onu başka âlemlere taşıyordu tozlu halleriyle. Bu kadar kitabı bir arada ilk kez görmenin heyecanı yüreğini hoplatıyor¸ kitapların arasında kitap oluyor¸ kitaplarla hayat buluyordu Osman Hulûsi. Sadece bir dükkânda bu kadar kitap olabileceğini biri söylese inanmazdı gözleriyle görmedikçe. İçinden: "Şu Zeynel Amca denen adam ne kadar şanslı
" diye düşünüyor¸ onun yerinde olabilmek için can atıyordu içten içe. Kitaplar âlemindeydi Osman Hulûsi. Ya da kitaplar onun âleminde
Kitaplarla yaşıyordu Osman Hulûsi
Ya da kitaplar onunla
Babasıyla Zeynel Amca'nın¸ kahve eşliğinde koyu bir sohbete dalıp gitmelerini fırsat bilmiş¸ rafların arasında kaybolup gitmişti şimdi. "Böylesine büyük bir kitaplığa sahip olabilmek için her şeyimi verirdim
" diye düşünüp hayal âleminde koca bir kitaplık kurdu kendine. Hayal âleminde kurduğu kitaplığa: "Osman Hulûsi Kitaplığı
" dedi kendince. Bundan böyle Sivas denince "kitap" gelecekti gözlerinin önüne. Artık mektep için gerekli bütün malzemelerini tedarik etmiş¸ mektebe gitmeye hazırdı Osman Hulûsi. Okumak için aldığı kitaplar ise cabası
Sivas'tan döndükleri o gece¸ geç saatlere kadar uyuyamadı yine. Uyumak istemiyordu Osman Hulûsi. Yeni kitaplarıyla meşgul oldu gece boyunca. Mektep kitaplarını bir yana koydu¸ okumak için aldığı kitapları bir yana
Yarın gündüz gözüyle okumaya başlayacağı kitabı seçmeye çalıştı tam yedi kitap içinde. Hangisine karar vereceğini bilemedi Osman Hulûsi. Kitapların içinde kaybolup gitti yine. İnsanın kendisine ait kitaplarının olması ne kadar da güzeldi böyle. Okuyacağı kitaba bir türlü karar veremeyince de¸ mektep kitaplarını önüne alıp onları karıştırdı sayfa sayfa. "Mektep" ve "kitap"
Bu iki sözcük nasıl da yakışıyordu birbirine. Mekteple kitap¸ bilgi demekti
Mekteple kitap¸ ufuk demekti
Mekteple kitap¸ görmek bilmek demekti
Mekteple kitap¸ hayat demekti
Mekteple kitap¸ her şey demekti Osman Hulûsi için. Kitap¸ ilmin tohumlarını saklardı içinde. Mektep¸ o tohumların kök salıp filizleneceği yerdi ona göre. Büyüyüp gelişecek¸ gökyüzüne kadar tırmanacak ağacın meyvesini ise¸ kim yerse yesindi. Ağaç meyvesiz kalmasın yeterdi
Çocuklar kitapsız kalmasın¸ Osman Hulûsi kitapsız kalmasın yeterdi
İlhan AKIN
YazarSultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Adını bile hatırlamadığımız durakların birinde bekleriz öylece. Dilimiz de kurumuştur artık ağzımızın içinde Derin bir iç geçirir¸ sonra yine bilgisayarımızın faresini tıklar dururuz&cedi...
Yazar: İlhan AKIN
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi